Kemal Okutan: Gün Gelecek Devran Dönecek; Maskeleriniz Düşecek!

Yazarlar

Savaşların tarihi sınıflı topluma geçiş tarihiyle başlamıştır. Erkeğin fiziki gücünün üstünlüğüne dayanarak anaerkil topluma son vermesinden itibaren savaşlar tarihi başlamıştır.Anaerkil toplum sürecinde savaşlar yoktur, çünkü sınıflar yoktur, devlet yoktur, sömürü yoktur, baskı yoktur, şiddet yoktur.Bana göre savaşların bitim tarihi de anaerkil toplumun çağdaş biçimi olan komünal topluma geçiş tarihi olacaktır.Demek ki savaşlar güçlülerin güçsüzleri; ezenlerin ezilenleri daha çok sömürmek için kullandıkları siyasetin silahla sürdürülmesinden başka bir şey değildir.Günümüze geldiğimizde ise gerek demokrasi ve özgürlük mücadelelerinin gerekse ulusal kurtuluş hareketlerinin etkisiyle uluslararası çapta savaş yasaları oluşmaya başladı.1949 tarihinde savaşların ahlak ve etik dışı yanlarını yasaklayan Cenevre Savaş Sözleşmesi imzalandı.Ancak uluslararası güç odakları işlerine gelmediğinde bu sözleşmeyi uygulamayabiliyorlar, ağır savaş suçlarını işliyebiliyorlar. Eğer savaş suçu işliyen devletin durumu güçlülerin işine geliyorsa problem de olmuyor.Kendini cihan devleti sayan Türk devleti savaş suçlarını işleyen bu devletlerin başında gelmektedir.Bu nasıl bir cihan devletidir ki, 50 yıla yakın savaş uçakları, tankları, nükleer silahları, korucu çeteleriyle Kürtlerle savaşıyor? Ve bu savaşta her türlü savaş suçunu işliyor; yasaklanmış silahları kullanıyor, cenazeleri param parça ediyor, sivil yerleşim alanlarını bombalıyor ve dünyadan buna karşı ciddi bir ses çıkmıyor?Bu nasıl bir cihan devletidir ki öldürdükleri insanların kemikleriyle bile mücadele ediyor? Çatışmalarda yaşamını yitiren Kürt gençlerinin kemiklerini torbalara koyup kargoyla ailelerine gönderiyor? Bu nasıl bir cihan devleti oluyor?Bu cihan devleti, hakkını arayanı linç ediyor; hırsıza, arsıza sahip çıkıyor, çeteciyi koruyor, haksızı kolluyor, haklıyı eziyor?Bu cihan devletini yönetenlerin dilinde Esat bir gün kardeş oluyor; ikinci günü kalleş oluyor. Bir gün “Eyyy Putin!..” başka bir gün “Dostum Putin!” oluveriyor. Filistin’e sahip çıkar gibi yapıyor el altından İsrail’e her türlü kirli ilişkiyi sürdürüyor.

Mısır’da bir dönem Mursi’ye arka çıkıyor, sonra Sisi’den özür diliyor.Bütün diplomasisini, dış ilişkilerini batılı güçleri ve Rusya’yı Kürtlere karşı kendisinin yanında olması üzerine kuruyor. Hazineyi tümüyle çalıyor,kirli savaşı; esrar, eroin, kara para, tarihi eser kaçakçılığından sağladığı kirli paralarla sürdürüyor.Türk devlet yöneticileri silahsız insanları katletmekle kalmıyor; aynı zamanda kürtlerin kemikleriyle de savaşıyor.Ama satın aldığı gazetecisi,akademisyeni,sözde aydınını kullanarak kürtlerle değil, PKK ile savaştığı yalanını yayıyor.Oysa daha PKK yokken onlarca katliam yaptığını hepimiz biliyoruz.İçerde rüşveti, başkalarının mallarına çökmeyi, fakir fukarayı ezmeyi marifet sayıyor ama güçlü devletler karşısında ezilip büzülüyor; süt dökmüş kedi gibi oluyor.Dini bir maske olarak kullanıyor, her türlü çeteyi kullanarak onların elde ettiği yasadışı rantları paylaşıyor.Kendisinden güçlü olanların önünde diz çöküyor ama savunmasız Kürd’e yiğitlik yapıyor.Ey kendilerini cihan devleti sayan Türk devlet yöneticileri sizin devletiniz cihan devleti değil,siz de kahraman değil, korkaksınız.Ölülerden ve cenazelerden hatta kemiklerden bile korkuyorsunuz.Ama gün gelecek,devran dönecek, bütün maskeleriniz bir bir düşecek!

İlginizi Çekebilir

Temel Demirer: Unutul(a)mayan Yazar(lar)dan
Uğur Güney Subaşı: Nefessiz ve Kimsesiz

Öne Çıkanlar