Bir doktor arkadaşımla sohbet ederken birden bire dilimin ucuna geleni sordum: ‘’Doktor sence Corona virüs mü daha tehlikeli yoksa ırkçılık mı?’’ dedim. Doktor gülerek, ‘’tabii ki ırkçılık daha tehlikeli’’ cevabını verdi. Ayrıntıya girmeden veda ederek telefonu kapattım.
Biliyoruz ki bundan sonra (coronadan sonra) insanlar olayları, olgu ve tarihsel süreçleri anlatırken, ‘’coronavirüs öncesi mi, coronavirüs sonrası mı’’ diye analiz edecek. Çünkü yine biliyoruz ki corona virüs sonrası ekonomi, siyaset, sağlık, kültür, teknoloji, velhasıl her şey değişecek. Genel anlamda yaşam bir bütün olarak farklılaşacaktır.
Neyin nasıl şekilleneceğini ise şimdiden kestirmek olanaklı değil. Corona virüs tüm canlıların yaşamlarını etkileyecek kadar tehlikeli bir virüstür. Ancak bana göre ırkçılık corona virüsten daha tehlikeli bir virüstür. Öylesine tehlikeli bir virüstür ki 2. Dünya Savaşı’nda 50 milyon insanın ölümüne neden oldu.
Bu rakama 2. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında günümüze kadar devam eden ırkçılık kaynaklı ölümleri de eklersek, bu rakam belki de 100 milyonları bulacaktır. Corona virüsün çılgınca yayıldığı şu günler bile ırkçılık kaynaklı ölümler olabiliyor.
Almanya 2.Dünya Savaşı öncesinde bilimde, teknolojide, felsefede, kültür ve sanatta devrim yaratan bir topluma sahipken, Hitler isminde bir psikopat, bir ırkçı, bir deli Alman toplumunun ezici bir çoğunluğunu peşine taktı. Ve dünyayı ateşe verecek sürecin fitilini yaktı.
Benim anlamakta zorlandığı şey, kültür düzeyi bu denli yüksek bir toplumu Hitler peşine nasıl taktı? Bu kadar bilim adamı, prof, mühendis, doktor, aydın, entelektüel hangi gerekçeklerle toplumu aydınlatamadı? Alman toplumunun bünyesine yerleşen bir virüsten toplumu niye uzak tutamadı?
Bilim insanları ırkçılık virüsün engellenmesi için nasıl çare olamadı? Panzerini yaratamadı. Bu soruları hep kendi kendime soruyorum, cevabını da tam olarak bilemiyorum…
Ama bildiğim tek şey var; o da bir toplumun hücrelerine yerleşen ırkçılığın insanlığın başına çok büyük belalar açacağıdır. Kitlesel katliamlara, önü alınamayan düşmanlıklara , hatta soykırımlara neden olacağıdır. Dünya tarihi bu tür katliam ve soykırımlarla doludur.
Irkçılık yüzyıllara yayılıp, düşmanlıkların kolay kolay yok olmayacağı bir virüsken, coronavirüsün çok uzun sürmeyeceği konusunda herkes hem fikirdir. Yani coronavirüs gelip geçicidir. Er veya geç bilim insanları bir çaresini bulacaktır.
Hatta bilimin bu gelişmişlik düzeyine rağmen bugüne kadar coronavirüse bir ilacın bulunamaması da başka bir sorundur. Peki bilim adamları ırkçılığa bir çare bulacak mı?
Evet coronavirüsün panzehiri bilimsel çalışmalarsa, ırkçılığın panzehiri de daha çok insan hakları, daha çok özgürlük, daha çok adalet ve hukuktur. Bu evrensel kuralların toplumun en ince damarlarına kadar işlenmesidir.
Peki şu görüşlere ne demek lazım? Coronavirüs Türkiye’de tespit edilmeden önce biri ne diyor biliyor musunuz?
-Bu hastalığın Türkiye’de olmamasının nedeni Türk genidir.
Ya bu?
-Batılı güçler Müslümanları yok etmek için bu virüsü icat etti.
Ya şu adam?
-Ne Coronavirüsü yahu, bu Siyonistlerin oyunudur?
Allah akıl fikir versin ne diyeyim.
Oysa bir Budist, bir Hıristiyanın da Müslümanın da faydalanacağı ilaç için çalışmıyor mu? Ya da Türkiyeli bilim insanları bir aşı bulsa, bunu bütün dünyaya vermeyecek mi? Bu yobazlık, bu ırkçılık nereye kadar devam edecek?
Şimdi coronavirüs sonrası hayalimdeki yaşamı kısa bi senaryo ile anlatarak yazımı bitirmek istiyorum: Yıl 2045 bahar güneşine sırtını dönen 120 yaşındaki yaşlı adam torununa anlatıyor:
-Oğlum artık insanlar meyve ve sebzelerini doğal ortamda yetiştiriyor. Endüstriyel tarım bitti. Gıdaların GDO’larıyla kimse kar hırslarından dolayı oynamıyor. Bir fabrikatör ikinci fabrikasını ancak kırk yıl sonra kurabiliyor.
Fabrikatörlerin fahiş karları sosyal devlete akıyor.Tarım kooperatifleri köylülerin ürünlerini değerlendiriyor. Köylüler kooperatiflere ortak.
Sağlık bütün dünyada parasız, özel hastaneler yok. Bilim insanları, doktorlar halkın sağlığı için çalışıyor. Büyük silah ve petrol tekelleri sınırlandırıldı. Herkes birbirini seviyor, ırkçılık bütün dünyada ağır suç haline geldi.Kimse kimseyi zayıf diye ezemiyor, insanlar insanca yaşıyor.
Bütün dünyada sağlık, eğitim,konut gibi sorunlar çözüldü. Afrika’da bile kimse açlıktan, hastalıktan ölmüyor.
- Oğlum sana daha çok anlatacaklarım var, onları da başka gün anlatırım.
- Oğlum sen coronavirüsten önce mi coronavirüsten sonra mı doğdun?