Kemal Okutan: Kürd tarihinde ihanet

Yazarlar

İtirafçılık düğme iliklemekle başlar. Bir kez kendini salıverdin mi, kendini bıraktın mı, özgürlüğü, kimliği ve kişiliği kaptırdım mı sonuna kadar seni bırakmazlar; teslim alıncaya, kişiliğini yokedinceye kadar devam ederler.Bu noktada artık sen sen değilsin, sen başkasısın, başkalarının çanağında yal (köpek yiyeceği) yiyen bir haline getirilmiştir. Kimliğin, kişiliğin, onurun kalmamıştır, özgür değil kölesin. İnsan değil, insan altı bir varlıksın.Her halkın tarihinde kendine, halkına ihanet eden kesimler, bireyler, partiler vardır. Ama uluslaşmış, halklaşmış, kurumlaşmış, kimlik sahibi uluslarda ihanet, hiçbir şeye sahip olmayan hatta varlığı, yokluğu tartışılan bir halka göre daha az etkili olur.İhanetin en çok zarar verdiği, uluslaşmasını, devletleşmesini, özgürleşmesini engellediği halkların başında Kürd halkı gelmektedir.Başından bu yana bu halkın özgürleşmesini, dünya halkları arasında onurlu bir yere sahip olmasını engelleyen ihanet bu halkı herşeyden, özgürleşmekten mahrum bırakmak bir yana, büyük acıların yaşanmasına neden olmuştur ve hala da yaşanmasına neden olmaya devam etmektedir.Eğer hala Kürtlükten, Kürt özgürlüğünden birazcık bahsediliyorsa ihanete rağmen buyük kahramanlıkların da yaşanmasındandır.Kürd tarihinde kahramanlıkla ihanet, devrimci uyanıkla gaflet, özgürlük çizgisiyle köleci anlayış, direnişle teslimiyet, aydınlıkla karanlık hep olmuştur.Kürd’ün tarihinde bir yanı büyük fedakarlıklar, üstün direnişçilik, kahramanlık destanı yaratma, diğer yanı işbirliği ve ihanete yatma yanı olmuştur.Dikkat edilirse her direniş sırasında direniş önderliklerinin yakınları tarafından ihanet ettirilerek direnişler bitirilmeye çalışılmıştır. Şex Sait ve Seyit Riza’nın yakınları tarafından ihbar edilmesi, yakalanması trajik değil midir? Birçok örnek verilebilir.Kürd halkının durumu her hangi bir halka benzememektedir. Kürdün coğrafyasına, tarihine, ekonomimisine sosyal ve ulusal kimliğine, kültürel şekillenmesine, dini ve ahlaki değerlerine müdahale edilerek alt sömürge statüsüne maruz bırakılmıştır.Bundan dolayı sıradan bir mücadele ile Kürdler özgürleşemez. Kürtlerin statü sahibi olması, özgürleşmesi, kimlik ve kişilik sahibi olması ancak radikal bir mücadele ile mümkün olabilir. Bu durum da ağır bedellerin yaşanmasına neden oluyor.Ağır bedellerin yaşanmasına neden olan da bahsettiğim işbirlikçiliğin ve ihanetinçilerin çok yoğun yaşanmasındandır.Kürt tarihinde demokratik yaklaşımla tanışmaları engellenen kesimler içinde ihanetçilik daha çok yaşanmaktadır. Demokratik kültürden yoksun bu kesimler ulusun genel çıkarları yerine kendi dar, aile ve aşiret çıkarlarını gözetmektedirler. Bunlar kraldan daha çok kralcı olabilecek duruma getirilmişlerdir.Ama dünya ve bizim tarihimiz bize ihanetçilerin kullanılıp, işi bitince bir kenara atıldiklarını da öğretmektedir.Hele Türkiye rejiminin tarihi benzer binlerce örnekle doludur. Osmanlı’da yüzlerce sadrazam kendi eceliyle ölmemiştir.Türkiye kendi başbakan ve bakanlarını asan bir rejime sahiptir. Kendi cumhurbaşkanını zehirleyen bir rejimdir. Kontr-gerillayı  Kürd coğrafyasında örgütleyen Cem Ersever’in cenazesi bir gün ormanda bulunmadı mi?Kendi kadro ve yöneticilerine bunu yapan bir rejim ihanetciye mi yapmaz?  İhanetçilerin işi bitince başlarına ne geleceğini de iyi biliyoruz? Barış sürecinde korucuları nasıl peçete gibi atacaklarını tartışmadılar mı?Şırnak 93’de taranırken, bombalanırken korucu başı Tatar’ların evi taranır. Alixan Tatar telsizle askeri komutana kendi evinin de tarandığını bildirdiğinde komutan, “haydi ulan sen de Kürd değil misin” demişti.Vietnam’da genel vali kaçmak için uçağa bindiğinde ihanetçiler vali’nin paçalarina yapışıp “bizi de götür” dediğinde vali, “sizleri Vietkonglar’la başbaşa bırakıp gidiyorum” demişti.Bu söz ihanetçilerin kulağına küpe olsun..!

İlginizi Çekebilir

Hakan Tahmaz: Suriye’nin Rojava bölgesine yeniden askeri müdahale
Ömer Çiftçi – Korkunç Putin’in son savaşı

Öne Çıkanlar