Benim adım corona, soyadım Covid-19.
Biliyorsunuz ben çok kötü biriyim, mikrobun tekiyim ama çok tehlikeliyim. İnsanları öldürüyorum. Şimdilik hayvanlara dokunmuyorum. Aslında sizlere çok büyük iyilik yaptığımı unutmayın. Hangi iyilikleri yaptığımı sonra anlatacağım, bekleyin.
Ben kendiliğimden gelmedim, beni siz getirdiniz. Nasıl mı? Anlatayım.
Size can, hayat veren, yaşamınızı kolaylaştıran, sizi benim ve benim gibi mikroplardan koruyan doğayı mahvettiniz. Doğanın dengesini bozdunuz. En büyük oksijen kaynağınız olan ormanları bile kestiniz, yaktınız.
Hayat kaynaklarınızı, çiğerlerinizi yok ettiniz. Ormanların yerine para pul için inşaatlar yaptınız. Denizleri, nehirleri kirlettiniz, su kaynaklarınızı hovardaca harcadınız.
En tehlikeli maddeleri sularınızın içine attınız. Pis çıkarlarınız için atmosferi deldiniz, ticari sisteminiz uğruna eko-sistemi bozdunuz. Hayvanları öldürdünüz, börtü böcek demeden zehirlediniz velhasıl kendinize zararlı ne varsa yaptınız.Kendi sonunuzu düşünmediniz.
Ve işte beni size getirdiniz. Ben sizden doğanın intikamını almak, size bir ders vermek için geldim. Benden sonra da ders çıkaracağınızdan da emin değilim.
Evet sizi öldürüyorum ama sizlere çok büyük bir iyilik de yapıyorum. Nasıl mı?
Bugüne kadar hurafelere inanıyordunuz…Bilimin değerini bilmiyordunuz. İnsanları uyuşturmak için, hurafeler, yalanlar uydurdunuz. Milyonlarca insanın bu hurafelerin peşinden gitmesini sağladınız.
Bir yobaz on milyonlarca insanı uyuşturdu, soyup soğana çevirdi, ses çıkarmadınız. Din adı altında bilime düşmanlık yapılmasına göz yumdunuz. Halkı hurafelerle kandıranlara bilim adamlarından daha çok değer verdiniz.
Bilimsel çalışma yapılan laboratuvarlar, üniversiteler yeterli değilken, yobazlara destek verdiniz.
Ha, az kalsın unutuyordum; birbirinizi sevmiyordunuz ve çok da kıskançtınız. Ananızı, bacınızı, eşinizi, sevgilinizi öldürüyordunuz. Hala da akıllanmadınız, öldürmeye devam ediyorsunuz.
Ben size birbirinizi korumanızı, birbirinizi sevmenizi öğrettim. Her ne kadar benim korkumdan birbirinize sarılamıyorsanız da, ben gidince birbirinize sıkı sıkı sarılmanın önemini anlattım size. Belki anlamışsınızdır diye düşünüyorum.
Ben mikroskopla anca görülebilen zerreciksem bile, size verdiğim, daha da vereceğim zararları ve ölümleri hala iyi düşünemiyorsunuz, tedbirlerinizi almıyorsunuz.
Bakınız; ne kadar küçük olsam bile bütün dünyayı kaosa sürüklemem hiç de zor olmadı. Kısa sürede bütün din adamlarını susturdum. Liderlerinizi, başkanlarınız, büyüklerinizi, padişah ve krallarınızı saraylarına hapsettim.
İngiliz prenslerini ve başbakanlarını bile yakaladım. Kafamı bozarlarsa daha güçlülerinizi de yakalarım. Kimse benim küçümsemesin!
Gördünüz mü bütün cami, kilise ve sinagoglarınızı kapattım. Din adamlarınızı korkuttum. Cadde ve sokaklarınızı, o görkemli AVM’lerinizi kapattım. Akıllanmazsanız sizi yıllarca evlerinize hapsederim, bakanlıklarınızı, parlementolarınızı kapatırım.
Daha da önemlisi dünyayı yönettiğinizi zannettiğiniz, korkup çekindiğiniz, bombalarıyla ve her türlü silahlarıyla övünenlerinizi bile saraylarına kapattım. Ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar, korkudan ödleri patlıyor.
Bir gerçeği de itiraf ediyorum; ben de korkuyorum. Ama liderlerinizden, onların tank ve toplarından, atom ve hidrojen bombalarından değil. Bilim insanlarınızdan korkuyorum.
Biliyorum bilim insanlarınız bir gün beni bitirecek aşıyı bulacaklar ve bu hikaye bitecek! Bilim insanlarınız beni yenecek ama eskisi gibi devam ederseniz yine geleceğim.
Ben gelemezsem bile yakın akrabalarım gelecek ve sizi mahvedecek.
Size en büyük tavsiyem hurafeyi bırakın, bilime yönelin. Bilimin ışığında ilerleyin. Sizi bugün yarı yolda bırakan yöneticilerinizi siz de bırakın. Onlar sadece kendi keselerini düşünüyorlar, siz de kendinizi düşünün.
Sevgiyi, barışı, adeleti, eşitliği esas alan yeni ve alternatif bir sistemi keşfedin ve ona yönelin. Vahşi kapitalizminiz benim gibi küçücük bir varlığa bile çare olamadı. Onu bırakın. Yeni ve hümanizmayı, bilimi esas alan bir sistem kurun. Doğal yaşama geri dönün.
Ve bu iyiliğimi de unutmayın!