Bulgaristan halkı seçime gidiyor. Seçime katılan partiler arasında üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Bulgaristan Hak ve Özgürlükler Hareketi( Partisi) de var.Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin dikate değer bir sonuç alacağı ve birçok milletvekili çıkaracağı gözüküyor. AB üyesi olan Bulgaristan’da Hak ve Özgürlükler Hareketinin çıkaracağı vekiller arasından birkaçı da Avrupa Parlamentosuna seçilecek. Buraya kadar herşey normal.Peki anormal olan ne diye soracağınızı tahmin ediyorum.Normal olmıyan şey; Kürtler Türkiye parlementosuna seçilmesin diye her türlü şiddeti dayatan Türk sisteminin Bulgaristan’da Türklerin daha çok seçilmeesi için destek sunmasıİ tv’lerin, basının kendini yırtarcasına propaganda yapmasıdır. Bu konuda çifte standart uygulamasıdır.Türkiye’de parlementoya seçilen Kürt vekilleri de düzmece ifadelerle, imzaladığı uluslararası sözleşmeleri ayaklar altına alarak hapse atması, sürgüne tabii tutmasıdır.Kürt milletvekilleri sözcüğünü kullanıyoruz ama bu bile anayasaya göre suçtur. Çünkü mevcut anayasaya göre Türkiye’de Kürt yoktur. Dolayısıyla Kürt milletvekili diye bir vekil de yoktur. Anayasaya göre de HDP’nin Kürt vekilleri de Türk milletvekilidirler.Bulgaristan’daki Türk vekiller var ama Türkiye’de Kürt vekiller yok. Bu nasıl bir çifte standart? Nasıl bir ırkçılık?Hani Kürtler kardeşinizdi? Bulgaristan Türklerine hak gördügünüz parti kurma, parlementoya girme, siyaset yapma hakkını Kürtlere hak görmeyen bir anlayış nasıl kardeş olacak?Kürtler bölünmüş, parçalanmış bir halk. Yaşadıkları sunni sınırlar içerisine hapsedilmiş bir halk. Dili yasaklanmış, kimliği inkar edilmiş, her türlü zulme uğratılmış bir halk.Bana göre en büyük katliam inkardır. Bir halkın kimliğini inkar etmek, onu başka bir halkmış gibi göstermek fiziki katliamdan daha büyük bir katliamdır. En büyük katliam inkardır, asimilasyondur.İran’da uygulanmassa da resmi belgelerde “Kürdistan eyaleti”var ve kimse Kürt yoktur demiyor.
Ira Kürdistan’ında bunda kırk ıl önce bile Bağdat radyosu Kürtçe yayın yapıyordu. 1970 yılında yapılan özerklik anlaşmasında şimdi Kürtlerin yönettiği Süleymaniye,h Hewlér, Dohok, Zaxo yine Kürtlere verilmişti. Sonuç olarak Saddam da Kürt yoktur demedi.İnkarı dayatan, Kürtlerin bir evi, bir dikili ağacı olmasın diye her türlü uygulamayı reva gören Türk devletidir.Kürt anasını görmesin de isterse yer yarılsın, kıyamet kopsun.Hani Kürtler kardeşinizdi? Bu nasıl kardeşlik?
