Kemal Okutan: Sivas Cizre-Sur’dur; Cizre -Sur Sivas’tır

Yazarlar

Türkiye’de egemenlerin en büyük başarısı birbirleriyle ilintili olan ve aralarında diyalektik bağ bulunan olayları ve olguları birbirinden kopararak insanların beyninde ayrıştırmayı yapabilmesidir.Egemenler bunu bilim yuvası olması gereken üniversiteler ve sahte tarih ve resmi ideoloji kurumlarının tümünü devreye sokarak yapmaktadır.Beşikten mezara kadar insanların beyninde birbirinden bağımsız olmayan, aralarında kopmaz bağ bulunan olay ve olguları ayrı ayrı ele alma alışkanlığı kazandırmaktadır.Bu durum egemenlerin rejimlerinin ömrünü uzatmaya yaramaktadır.Öyle ki her toplumsal kesim kendi sorunlarını gündeme getirirken diğerinin sorununa duyarsız kalmakta ve  bu sayede toplumsal muhalefetin birliği engellenmektedir. Canı yanan, evine ateş düşen komşusunun evi ve canı yandığında görmemektedir.1993 yılının 2 Temmuz’unda Sivas’ta büyük bir vahşet yaşandı. Alevi aydınlar diri diri yakıldı. Bilinçli, örgütlü Kürtler kendi canları yanmış gibi duyarlı davrandılar. Ama toplumun ezici bir çoğunluğu ya vahşeti duymadı ya da duysa bile sesi çıkmadı.

Alevi toplumu da bu vahşetle diğer vahşetler arasındaki bağı anlayamadı. “Olay bazı dinci yobazların yakma eylemi” olarak değerlendirildi.Oysa kibriti yakan el kim olursa olsun bu vahşet rejimin Alevilere karşı yaptığı yüzlerce katliamdan sadece biriydi. Bu vahşet 1900’lerin sonundan itibaren yapılan katliamların devamıydı. Ama bu vahşetin arkasındaki tarihi bağ ve ırkçı,faşist bir zıhniyetin olduğu yeterince görülmedi.Rejimin aslında tüm Türk olmayan ve Müslümanlığın en çarpıtılmış biçimini rededen halklara ve farklılıklara düşman olduğu hala çoğunluk tarafından bilinmemektedir.Burada anlaşılması gereken kural “hiçbir şey birbirinden bağımsız değildir” diyalektik kuralının gereği olarak, hiçbir katliam birbirinden bağımsız değildir kuralıdır.Bilinmesi ve unutulmaması gereken şey; Ermeni, Rum, Yahudi, Süryani, Ezidi, Dersim, Koçgiri, Şex Sait, Ağrı katliamlarının talimatını veren ile Sivas katliamının talimatını verenler aynıdır; bu da rejimin kodlarında bulunan tekçi, faşist anlayıştır. Sivas katliamını yapanla Cizre, Sur, Roboski, Şırnak, Silopi, Nusaybin katliamlarını yapan el aynıdır. Sabahattin Aliyi katleden el ile Ape Musa’yı katleden el aynı eldir.Talimatın yazılı olduğu kitap ise 1920’lerden bu yana sümen altında bulunan ihtiyaç duyuldukça okunan kırmızı kaplı kitaptır. Bu katliamlarda kullanılanlar ve provoke edenler de faşist rejimin kontr-gerilla güçleridir.Neden hala görmüyoruz? Hrant Dink”in katili ile Deniz Poyraz”ın katili asker ve polisler arasında aynı pozu vermiyor muydu?Tetikçileri gördüğümüz kadar talimatı veren ve bunlara yol açan rejimi görmedikçe yol alamayız…

İlginizi Çekebilir

Uğur Güney Subaşı: Kırmızı Bir Gül Yaprağı
Ali Engin Yurtsever: Öncülük ve Talepler

Öne Çıkanlar