Kemal Okutan: Yasal Partiler Ve Kürtler-7

Yazarlar

90’ları gerek yaşları, gerek başka nedenlerden dolayı yaşamayanlara, insanların arkadan kafalarına nasıl sıkılarak öldürüldüğünü anlatmak çok zor.

Hele kürt coğrafyasında yaşamayanlara anlatmak daha daha zor. Benim birikimim o süreci anlatmaya yetmiyor.

Her dakikada arkasına bakmak zorunda olmanın psikolojisini nasil anlatacağız 18 yaşındaki gencimize? Bir kuytu köşede, Silvan çarşısında, Batman sokağında insanlarin arkadan tek kurşunla katledildiğine nasıl inandıracağız?

Kimdi bu katledilenler? Silahlı insanlar mıydı? Suçları neydi? Kimdi bunlar? Niçin öldürülmüşlerdi? Öldürenler kimdi? Kimden cesaret alıyorlardı? Kimden talimat alıyorlardı?

Rejim Kürt coğrafyasında ismi öne çıkmış, halka önderlik yapabilecek parti yöneticisi, gazeteci, yazar ve aydınlardan kurtulmak için MGK’da karar almıştı ve ‘temizleyin’ demişti.

Bunu nerden biliyorsun demeyin.Artık bilmiyen yoktur.Susurluk raporlarıni bulun okuyun.Mahkeme dosyalarini bulun okuyun.

Bir tv programında emekli orgeneral Atilla Kıyat’ı dinledim. Aynen aktarıyorum. “Ben Türk askerini bilirim. Hiçbir asker birkac Kürdü temizleyeyim de bunlardan kurtulayım demez, düşünmez,askerlikte üstünden emir almadan tuvalete gidilmez. MGK karar aldı ve bu talimatı jitem vb .örgütler uyguladı…”

Bunu söyleyen emekli ve askerliği bilen bir general. Bu konuşmayı devlet suç islemez diyen yagci yazarlara cevap verirken söyledi.

Peki bu cinayetleri kim işledi? Tetikçi kimdi? Rejim resmi güçleriyle yapamadıklarını paramiliter güçler kurarak yaptırır. Neden? Çünkü resmi güçlerce böyle işler yapıldığında içte ve dışta tepki oluşur. Bunun için yasadışı örgütler oluşturulur. İşte Jitem ve Hizbul kontra bunlardan sadece iki tanesidir.

Bu tetikçi örgütlerin elemanlarının çoğu da Kürtlerden oluşturuldu ki eleştiriler karşısında Kürtlerin ve örgütlerin iç çatışmasi süsü verilebilsin.

Dikkat edilirse gerek Hizbul-kontra’nın gerek JİTEM’in işledigi cinayetlerin önemli bir bölümü şehirlerin en kalabalık cadde ve sokaklarında işlenmiştir. Nedeni ortadan kaldırdıklarının dışındakilerin yani geride kalanların bize ne zaman sıra gelecek diye düşünmelerini sağlamaktır.

17 bin diye ifade edilen faili belli cinayetlerin işlendiği, 4 bin köyün boşaltıldığı yıllardan yani, 90’lardan bahsediyoruz. Dönemin çocuklarının bomba sesleriyle büyüdüğü, saat 17’den sonra sokakların boşaldığı kentlerin sessizliğe büründüğü yıllardan bahsediyoruz.

Parti yöneticilerinin, gazeteci, yazar, haberci ve dağıtıcılarının sokak ortasinda hunharca öldürüldüğü coğrafyadan bahsediyoruz. Bombalanmamış parti binasının kalmadığı, bürosunun taranmadığı, gazete çıkarmanın kahramanlık sayılması gereken 90’lardan bahsediyoruz. HEP, DEP, HADEP yöneticiliği bir yana binayı açıp kapatmanın da kahramanlık istenen yıllar olduğundan bahsediyoruz.

Birgün telefonda bana Mamak ilçe binasının yerini soran bir vatandaşa ‘’Mamak’ı gez, bombalanmış bir bina bulursan o Mamak parti binasıdır’’ demiştim. Böyle tarif etmiştim ancak.

Süreç Tansu Çiller, Doğan Güreş, Mehmet Ağar’ın şiddet konsepti sürecidir 90’lar.Taş üstünde taş bırakılmayan süreç. Sadece parti yöneticilerinin, gazeteci ve aydınların öldürüldüğü sureç değil, Kürt iş adamlarının bile tasfiye edildiği süreçtir 90’lar.

Behçet Cantürk, Savaş Buldan ve onlarca iş adamının öldürüldüğü süreçtir 90’lar. Küçücük çocukların bile bisiklet üzerindeyken kafalarına sıkıldığı süreçtir 90’lar…

 

/Devam edecek/

İlginizi Çekebilir

Ali Engin Yurtsever: Sosyalizm Ne Yana Düşer Usta, Kurdîstan Ne Yana?-4
Osman Aytar: Pêşnîyarek ji bo dadrêsîya ICCê li Kurdistana Başûr û Rojava

Öne Çıkanlar