Kemal Okutan: Yine Fransa, Yine Türk Egemenlik Rejimi

Yazarlar

Kürt kanına duymayan faşist Türk rejimi Irak’ta, Rojava’da, Bakur’da yaptığı katliamları Avrupa’ya yayıyor.

TC devleti Kürt halkına yönelik katliamlarında sınır, ülke, coğrafya tanımıyor.  “Nerede bir Kürt varsa hedefimdir, yok ederim.” diyor. 

Güney Kürdistan bölgesinde yasaklı kimyasal silah dahil her türlü silahı kullanıyor; her türlü açık gizli senaryoyu, her çeşit kirli oyunu, her türlü özel savaş yöntemini devreye sokuyor…Köylüleri katlediyor, köyleri boşaltıyor, maalesef KDP’nin lojistik desteğini de arkasına alarak yüksek yoğunluklu bir savaş yürütüyor.

Rojava’da özerk yönetiminin alt yapısını, ekonomik tesislerini yerle bir ediyor. Nokta atışlarıyla Rojava yöneticilerini, yurtseverleri katlediyor. Terörist cihatçı grupları besliyor, bunları dünyanın her tarafında Kürt halkına karşı tetikçi olarak kullanıyor.

Bunlar yetmezmiş gibi savaşı Avrupa merkezlerine yaymaya çalışıyor. Kürd’ün bulunduğu her alanı savaş alanı haline getirmek istiyor. On yıl önce üç Kürt kadın siyasetçiyi Paris’te Mit-Fransız istihbaratı işbirliğiyle katlediyor.

Bugün ise yine Paris’te Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’nde toplananan Kürt yurtseverlerinin üzerine ateş açılıyor, onlarca yurtsever Kürt yaralanıyor; üç kişi yaşamını yitiriyor.

Hem de bu katliam üç Kürt siyasetçinin katledilişlerinin yıl dönümü için yapılacak demokratik eylemlere hazırlık çalışması yürütüldüğü gün gerçekleştiriliyor.  Adeta “Üç arkadaşınızı katlettik, siz anma için hazırlık içindeyken sizi de katlediyoruz” mesajı veriliyor Kürtlere. “Sizin yolunuz Sakinelerin yoluysa yeriniz de onların yanıdır”denilmek isteniyor.” “Hepiniz Kürtsünüz,hepinizin hakkı ölümdür” fermanı yazılıyor.

Dolayısıyla artık hiç bir Kürt, “Ben Avrupa’dayım, TC bana bir şey yapamaz” dememelidir. Kimsenin “Benim rahatım yerinde, kimse bana dokunamaz, paramı kazanırım, keyfime bakarım” deme lüksü, hakkı yoktur bu saatten sonra. Dünyanın her tarafındaki Kürtler artık AKP-MHP faşist iktidarı tarafından hedef haline getirilmiştir. Kürde karşı savaş uluslararasılaştırılıyor.

Özellikle Avrupa alanı hedef olarak birincil sıraya alınmıştır. Avrupa’daki Kürtler bundan sonra şu ana kadar ki gibi rahat olamayacaktır.Bu bilinmelidir.

Artık siyasi görüş, ideolojik farklılıklar bir yana bırakılıp, görece ekonomik özgürlüğünü elde eden tüm Kürtler demokratik kurumlarla ilişkilenmeli, daha yoğun örgütlenmeli, demokrasi mücadelesinde yerlerini almalıdırlar.

Bu bağlamda birkaç gün önce Bafıl Talabani’nin Rojava yönetimini ziyaret etmesi anlamlı ve önemlidir. Kuzeyden, güneyden,doğudan Rojava’ya ziyaretler ve karşı ziyaretler tekrarlanmalı. Avrup’dan da benzer ziyaretler gerçekleştirilmelidir.

Uluslararası çıkar ve güç odaklarının o kirli çıkarları gereği Erdoğan rejimine ses çıkarmamaları için Avrupa devletleri üzerinde etkili olmuşlardır. Avrupa’nın göbeğinde Türk Mit’i elini kolunu sallayarak cinayet işliyor, Avrupa devletleri bunlara sessiz kalıyor. Avrupa ülkelerinde aldığı silahları Irak’ta, Rojava’da Kürt halkına karşı kullanıyor, Avrupa devletlerinin çıt’ı çıkmıyor.

TC devleti Avrupa devletlerinin egemenlik alanlarında cinayet işliyor, buna ses çıkarılmıyor. Uluslararası şirketlerinin çıkarı uğruna kimse Erdoğan faşizmine dur diyemiyor.

Kürtler silah ve petrol tekellerinin çıkarları uğruna o pazardan bu pazara atılarak yamyamlara yem edilmek isteniyor. Fransız makamlarının yaptığı ve katilin ırkçı Fransız vatandaşı olduğu yönündeki ilk açıklamaları gerçekçi değildir. Bir süre önce yine bir Kürde saldıran bu katil eğer yabancı düşmanıysa sadece Kürtler mi yabancıdır? Bu yabancı düşmanı ise Kürtler bilinçli seçilmediyse neden başka bu kadar yabancı Paris’te yaşarken neden Kürtler hedef seçiliyor?

Peki sormak istiyorum; Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemezi katleden Ömer Güney de mi “yabancı düşmanıydı”? Üç Kürt siyasetçiyi katleden bu katili Paris hapishanesinde kim, neden öldürdü?

Dün yapılan saldırı da örgütlü, bilinçli, organizeli bir Türk devletinin katliamıdır. Tetikçinin kim olduğu önemli değil. Katil Türk egemenlik rejimidir. Zaten devlet katliamlarında hep “katil şizofrendi, yabancı düşmanıydı, sarhoştu” denilerek gerçek katiller gizlenir.

Batsın bu kirli çıkarlarınız. Kirli çıkarlar uğruna bir halk topyekün kurban ediliyor. Avrupa demokratik kamuoyu da bu konuda yetersizdir. 90’larda benzer katliamlar karşısında Avrupa sivil toplumu daha duyarlıydı, harekete geçiyorlardı.

Süreç başka bir yöne evrilmiştir. Diplomasi yolları zorlanmalı, demokratik tepkiler de zamanında ve yerinde gösterilmeli. Bu yapılırken TC devletinin arzuladığı şekilde Avrupa demokratik kamuoyunun Kürtlere karşı önyargılı olmasına mahal verecek tarzda tepki ve aşırılıklara karşı da Kürt diyasporasının örgütlü davranması da önemlidir. 

Son olarak bu katliamda hayatını kaybeden yurtsever halkımızın evlatlarının ailelerine başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar diliyorum.

İlginizi Çekebilir

Ali Engin Yurtsever: Tecrit Neyi Kapsar, Neye Karşıdır ?
Abdullah Demirbaş: 21. Yüzyıl Kürtler ve Kürdistan İçin

Öne Çıkanlar