Önceki dönem HDP Eş Genel Başkanları ile MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanî Kumpas Davasının 40’ıncı duruşması dün sona ererken, mahkeme heyeti tutukluluk incelemesini gözden geçirmek üzere bugün ara karar vermek üzere toplandı.
Sincan Kapalı Cezaevinde Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya tutsak siyasetçiler Ayla Akat, Aynur Aşan, Alp Altınörs ile Bülent Parmaksız katıldı.
Gültan Kışanak Kocaeli Cezaevinden, Dilek Yağlı ise Sincan Kadın Kapalı Cezaevinden SEGBİS ile bağlandı. İddia makamı, rehine siyasetçilerin tutukluluk hallerinin devamına yönelik kararını tekrar ederek 302. Madde gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarına dönük talebini tekrarladı.
Alp Altınörs: Yargıtay kararı ile AYM kapatılmıştır
Ardından savunma yapan tutsak siyasetçi Alp Altınörs, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına ilişkin, “Gelinen noktada mesele Can Atalay meselesi olmaktan çıkmıştır. Yargıtay kararı ile AYM kapatılmıştır. Bu kararla birlikte MHP lideri Devlet Bahçeli’nin daha önce AYM’nin kapatılmasına dönük çağrıları kuvveden fiile geçmiştir” ifadelerini kullandı. Altınörs, tutukluluklarının 4’üncü yılına girdiklerini hatırlatarak, “Bakın tutukluluğumuzun üzerinden 12 mevsim, 38 ay ve bin 125 gün geçti. Yani AİHM Sözleşmesi bin 125 gündür çiğneniyor. Savcılık iddianamede PKK ya da KCK’nin istemesi halinde çağrıyı HDP’yi kullanmadan da PYD üzerinden yapabileceğini söylüyor. Ancak aynı gemide bulunmanın gereği olarak çağrıyı HDP’ye yaptırdığını iddia ediyor. HDP’nin hiçbir şiddet olayında rolünün olmadığını Savcı Bey kendisi de itiraf etti” dedi.
“AKP’nin politikalarına karşı protesto çağrısı yapmak suç değildir”
Altınörs, şöyle devam etti: “Bu dava, siyasi bir partinin varlığının ve siyasi faaliyetlerinin kriminalize edilmesi için açılmış bir taciz davasıdır. Bakın bir kez daha tekrarlıyorum; bizim için Filistin ne ise Rojava da odur, bizim için Gazze ne ise Kobanî de odur. Demokratik kurum ve kuruluşlar nasıl ki bugün Gazze için çağrı yapıyorsa, nasıl ki yaptıkları çağrı meşruysa, o dönem Kobanî için yapılan çağrılar da aynı şekilde meşruydu. Yine bir parti olarak, AKP iktidarının politikalarına protesto çağrısı yapmak suç değildir. Bizler demokratik ve temel haklarımızı kullandığımız için tutukluyuz. Sizden de bu haksız tutukluluğa son vermenizi ve elimizden alınan özgürlüğümüzün iadesini talep ediyoruz.”
Ayla Akat Ata: Hedef aldığınız kadın özgürlüğü mücadelemdir
Ardından söz alan tutsak siyasetçi Ayla Akat Ata, yargılamanın rutine bindiğini ve mahkeme heyetinin de rutin olarak ya da bir ara karar kurduğunu söyledi. Ata, Yargıtay’ın yargı darbesine ilişkin, “Ülkemizde yargı krizi yaşanıyor. Can Atalay krizi var. 3 yıldır yargılanıyoruz. Artık davulun sesi uzaktan hoş gelmiyor, davulun sesi AKP’nin kulağının dibinde patlayacak” ifadelerini kullandı. Yargının siyasallaşmış boyutunun ayyuka çıktığının altını çizen Ata, “Savcı mütalaasında resmen bize siyaset yapmayın diyor. Sizler de beni Kürt bir kadın olduğum için yargılıyorsunuz. Eğer kimliğimden kaynaklı beni yargılamıyor olsaydınız bir dakika bile beni tutuklu bırakmazdınız. Sizin hedef aldığınız şey, Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümüne dönük mücadelemizdir. Sizin hedef aldığınız şey, benim kadın özgürlüğü mücadelemdir. Yapılan şey, Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümünü savunmanın illegalize edilmesidir. Yapılan şey, Sayın Öcalan’ın Kürt sorununun çözümünde rol almasının istenmesinin illegalize edilmesidir” diye konuştu.
Aynur Aşan: Dilimizden ve kültürümüzden dolayı yargılanıyoruz
Ata’nın ardından söz alan Aynur Aşan da savunmasını Kürtçe yaptı. Aşan, “Bizler hep kimliğimizin, kültürümüzün, dilimizin olduğunu söyledik. Dilimizden ve kültürümüzden dolayı yargılanıyoruz. Sayın Başkan, savcının değerlendirmelerinin dışında bizim lehimize bir karar verdiniz mi bugüne kadar? Eğer lehimize dair bir karar almadıysanız bu da sizin bizim varlığımızı yargıladığınız anlamına gelir. Savcı, yarım saat önce Newroz çalışmalarımızı, Kürtçe diline ilişkin yaptığımız çalışmaları suçlama konusu yaparak mütalaasını tekrarladı. Biz savcılığın mütalaasına karşı sessimizi duyurmaya çalışıyoruz. Ancak bugüne kadar bizim gözümüzün içine dahi bakmadınız. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki gözümüze bakarsanız bize önce tahliye, ardından da beraat vereceksiniz” şeklinde konuştu.
“Savcıya göre Kürtçe savunma yapmam terörizm faaliyetidir”
Aşan, “Savcının değerlendirmelerine göre benim şu an burada Kürtçe savunma yapmam bir terörizm faaliyetidir. Savcılık, az önce yaptığı değerlendirmede daha önce Kürtçe dili için yaptığımız çalışmaları terörizm faaliyeti olarak sundu. Yine savcı değerlendirmesinde 3 bin yıldır kutlanan Newroz Bayramı için yapılan çalışmalarımızı suçmuş gibi gösterdi, terörize etmeye çalıştı. Ben de sizden özgürlüğümü talep ediyorum” dedi.i