Kapitalizm içindeki intiharların özünde bir cinayet olduğunu apaçık ortaya koyan bu makaleyi okumak günümüzde gerçekleşen intiharların özünü kavramak anlamına da gelmekte.
Marx’ın eski polis memuru Peuchet’in notlarını incelediği makale, genel itibariyle burjuva yaşam biçiminin, yalnızlaşma ve yabancılaşma ışığında incelerken aynı zamnda, feodal-ataerkinin altında ezilen kadınların intihara sürüklenmesini konu ediniyor.
Hayatın içinden örnekleri incelerken asıl hedefin kapitalist yaşam koşullarındaki aile ilişkilerini, ekonomik-sosyal krizlerin altını çiziyor.
“Özel olan politiktir” sloganıyla, aile içi şiddetin kökenini, çocukların ve kadınların erkek tarafından mülkiyet olarak görülmesi ve bu mülkiyet üzerindeki erkeğin “özgürlüğü” noktasında, burjuva hukuk yapısındaki “özgürlük” sorununa da eğilen makele intiharı hasta bir toplumun bir semptomu olarak görüyor.
Yalnızlaşan ve yalnızlaştırılan bireylerin, kendi bireysel hayatlarına hapis edilmesi, “özel yaşam” adı altında toplumsal, ekonomik, feodal ve kapitalist ilişkiler altında ezilen bireyi, “psikolojisi bozuk” ilan edip intiharı salt bireysel bir şeye indirgeyen kapitalist “özgürlük dünyası”na ağır bir eleştiri ve teşhir içermektedir makale.
İntihar hakkında bilimsel bir çalışma şeklinde yayınlanmasa da; intihar eden kişinin, bu yöntemi ardında bıraktıklarına karşı bir çığlık bir uyarı olarak da ele alıyor.
Aile baskısı, gelecek kaygısı, yoğun yoksulluk altındaki kitleler içinde kendini “çemberin dışında” tutmak gibi bir seçeceğin olmadığı koşullarda, kendini ancak öldürerek kurtarma girişimi olarak algılanan intihara karşı soylu bir tercihin dışında kapitalist yaşam koşullarının bir dayatması olarak açığa çıktığını ve aslında sistemin bir cinayeti olarak algılanmakta.
Makalede incelenen intiharların nedeni bu anlamda, kapitalizme içkin bir kötülük olarak anlatılıyor.
Sadece yoğun işsizlik, yoksulluk ve yoksunlukla değil, bireylerin yaşam içindeki toplumsal bir yabancılaşma ışığında da inceliyor. Değersizleştirilen sevgiler, ilişkiler, bireyin kendisini kapitalist sistemde arayışı ama bir çıkış yolu bulamamasının tamamına dair bir perspektif sunuyor makale.
Burjuva toplumunun eleştirisi ve komünizmin özgürlük dünyasıyla insanlığın kurtuluş yoluna ışık tutan makale, kapitalizmin insanlığı getirdiği bu çıkmaz sokakta, “yardım sever” burjuvalara ve burjuva çözüm önerilerine karşı da bir duruş sergilemekte.
O günden bugüne geldiğimizde, Türkiye’de intiharların arttığı bu süreçte, sistemin değişmesine yönelik çığlık olarak algılamamız gerekliliği ortadadır.
Ağır yoksulluk altında ezilen kitleler, aile baskısı altında kalanlar, kadınların ezilmişliği bir intihar vakası olarak kayıtlara geçse de toplumsal ve sistemsel bir cinayet silsilesidir. Ve suçlusu burjuva toplum ve kapitalist modernizmdir. Ve her hücremizle savaşıp yenmemiz gereken bir sistemdir.