Türkiye’nin devlet politikası Kürdistan öznelinde döngüseldir.
Türkiye iç siyasette ekonomik-siyasal olarak daralma yaşadığı her dönemde baskıları arttırmış ve bunu dış siyasete yansıtmıştır Kürdistan’da.
Ekonomik-siyasal olarak eli “bollaştığında” ise hızlıca açılımlar yapmaya kalkmıştır.
Demokratik açılımlar yapmaya çalıştığı her dönemde de iki şeyi elinden bırakmamıştır;
1- Devrimci-demokrat yurtseverlere karşı geniş operasyonlar, tutsak almalar, açık-örtük katliamlar.
2- Kürdistansız ve kimliksiz Kürt halkı yaratma.
Bu döngü cumhuriyet tarihi boyunca sürmüştür.
Bugün gelinen noktada AKP-MHP iktidarı 2023 seçimlerine giderken başlattığı sınır ötesi operasyonlar basit bir seçim yatırımı değil, Kürdistan politikasının devamıdır.
Bir taraftan yoksulluk, mülteci krizi ve ekonomik kriz diğer taraftan Ukranya’da açığa çıkmış AB-NATO ve Rusya çelişkileriyle Türkiye’nin tüm anti-demokratik uygulamaları, tüm savaş suçlarına karşı iç muhalefeti bastırma, sessizliğe mahkum etme üzerine kurguladığı sınır ötesi operasyonları geçtiğimiz seneden bu yana sürüyor.
AKP de diğer tüm ekonomik-siyasal krizler içinde bulunan iktidarlar gibi, “ortak düşman” belirlemelerini Kürt ve Kürdistan üzerinden programlamış vaziyette olmasıyla beraber mülteci düşmanlığını da Zafer Partisi ve Memleket Partisi gibi partilerle yürütüyor.
Son zamanlarda dünyada yayılan grev-direniş ve hükümetlere karşı yükselen isyan dalgaları sanılmasın ki Türkiye’ye çok uzaktır.
Bunalım dönemlerinde gerileyen toplumsal hareketlilik Türkiye’de AKP ile beraber her ne kadar reisçilik, tarikatçılık veya mülteci düşmanlığı ile absorbe edilmeye çalışılsa da biliyoruz ki “açlık çoğunluktadır” ve açlığın toplumun tüm kesimlerini nefes alamaz hale büründüğünde kendiliğinden başlayan toplumsal-siyasal yükselişin önüne geçilmeyecek bir vaziyete bürünebilir.
İç ve dış siyasette AKP-MHP iktidarının başarısızlığı gün geçtikçe ayyuka çıkıyor, uluslarası manevraları bir “kazanım” gibi gösterilmeye çalışılsa da pratikte bir karşılığı olmadığı da görülüyor.
Tam bu noktada AKP ile devam eden devletin Kürdistan politikası Kürt halkı tarafından yerle bir edilme potansiyeli taşımaktadır…