Siyaset Bilimci Prof. Dr. Naif Bezwan, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Dermirtaş’a ve Kürt siyasetçilere Kobani Davası’nda verilen cezalara karşı Kürt siyasetinin zayıf kalmasını eleştirerek “Dünyanın sesiz kalmasının nedeni Kürtlerin tutumudur” dedi. Bezwan, “Demirtaş’a verilen cezaya karşı Kürdistan Bölgesi Hükümeti ve Parlamentosu’nun ortak tavrı olmalıydı” dedi.
Viyana Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naif Bezwan, Kobani Davasında Kürt siyasetçilere kesilen cezalar ve sonrasındaki Kürtlerin tavrını Rûdaw’dan Hevidar Zana’ya değerlendirdi.
Kobani Davası’nda mahkemeye çıkarılan HDP’li siyasetçilere toplamda 407 yıl 7 ay hapis cezaları verildi. Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a 42 yıl, Figen Yüksekdağ ise 30 yıl 3 ay hapis cezası kesildi.
“Kürtlere kolonyalizm hukuku uygulanıyor”
Prof. Dr. Naif Bezwan, Türkiye devletinin Kürtlere ‘kolonyalizm’ hukuku uyguladığını söyledi.
Demirtaş ve diğer yargılanan siyasetçilerin cezalandırılmasına ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“Kobani Davası ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan çok dikkat çekici birşey söyledi. Erdoğan ‘Bu cezaların yeri kanunda yoksa dahi hukukta vardır’ dedi. Şunu sormak gerekiyor: Bu hangi hukuktur?! Kanunlarda ve yasalarda yok ama hukukta yeri var. Şüphesiz bu kolonyalizm hukukudur. Düşmanlık hukukudur. Kürtler için ayrı bir hukuk uygulanmaktadır.”
“Türkiye’de iki devlet vardır diyebiliriz” diyen Prof. Dr. Naif Bezwan “Bir devlet Türklere, diğeri ise Kürtlere ve Türk olmayanlara karşıdır” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Naif Bezwan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kürtlere uygulanan hukuk ile Türklere uygulanan hukuk farklıdır. Eğer normal bir hukuk olsaydı Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarının serbest bırakılması gerekirdi. Selahattin Demirtaş ve arkadaşları haklarındaki suçlamalardan beraat etti. Mahkeme bu suçları kabul etmese de Selahattin Demirtaş’a 42 yıl hapis cezası verdi, bu zulümdür.”
“Dünyanın sesiz kalmasının nedeni Kürtlerin tutumudur”
Selahattin Demirtaş’ın aldığı ceza karşısında Avrupa Birliği’nin (AB) tutumunun güçlü olmamasını Kürtlerin politikasına bağlayan Prof. Dr. Naif Bezwan şunları söyledi:
“Avrupa ülkeleri konuya güçlü bir şekilde odaklanmıyor. Kürdistan kamuoyu ve Kürdistan siyaseti de bu konuya pek odaklanmıyor. Sessizlik var. Kürtler bu konuya güçlü odaklanmadığında dünyanın bu konuya daha fazla tavır göstermesini isteyemeyiz. Dünya neden bu konuda tavır göstermiyor? Bana göre bunun bir nedeni de Kürtlerin tutumudur.”
Birlik içerisinde Kürtlerin Demirtaş’ın serbest bırakılması için çalışma yürütmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Naif Bezwan “Birlik içerisinde tutarlı ve net bir şekilde Demirtaş’ın serbest bırakılması talep etmeli ve bazı çalışmalar yapılmalı” dedi.
Kürdistan aydınlarının imkânları dahilinde bazı çalışmalar yürüttüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Bezwan “Bazı inisiyatifler oluşturuluyor, çalışmalar oluyor. Dört parça Kürdistan’daki Kürt aydınlarının bir takım çalışmaları var. Ancak, uluslararası siyasete etkisi olmuyor” dedi.
“Kürdistan Bölgesi Hükümeti ve Parlamentosunun ortak tavrı olmalıydı”
Demirtaş ve arakadaşlarına verilen cezalar karşısında Kürdistan Bölgesi Hükümeti ve Kürdistan Parlamentosunun açıklamayla ortak tutum sahibi olması gerektiğini söyleyen Akademisyen Prof. Dr. Naif Bezwan bu konuda şunları söyledi:
“Bu hukuksuzluğa karşı Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile Kürdistan Parlamentosu’nun ortak tutumu olmalıydı. Ortak açıklama yapmaları gerekirdi.”
DEM Parti’nin de daha aktif olması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Naif Bezwan belediyelere kayyım atanması karşısında farklı tutumların da gündeme gelmesi gerektiğine dikkat çekti.
“DEM Parti aktif çalışmalı”
Kürt akademisyen “DEM Parti de bu konuda daha aktif çalışabilir. Başka şeyler üzerine daha farklı düşünebiliriz. Seçim yapıldığında Kürtler sandık başına gidiyor, belediye başkanlarını, milletvekillerini seçiyor ve yerlerine kayyımlar atanıp hakları çiğneniyorsa o zaman başka şeylere odaklanmalı, başka şeyler düşünmelidir” dedi.
Kürt siyasetinde problemler olduğunu belirten Prof. Dr. Bezwan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Toplumla birlikte meşru ve politik çalışmanızı daha güçlü bir şekilde ifade edin. Çünkü genel olarak Kürdistan siyasetinde bir problem var, o sesi duymuyoruz. Kürdistan siyasetinden o ses duyulmayınca Avrupa ülkelerini eleştiremeyiz. Herşeyden önce toplumumuz tepkisini göstermeli ve tutum sahibi olmalıdır.”