Nûpel özel dosya: Modern ‘Rus Çar’ı Putin 5. Kez taç giymeye hazırlanıyor

DünyaGündem

Sovyetler Birliği çöktüğü zaman büyük umutlar yeşermişti. Herkes geleceğin geçmişe göre daha yaşanır olacağını, demokrasinin bir hayat tarzına dönüşeceğini düşünüyordu.  Hiç kimsenin aklından Kremlin Sarayı’nda Sovyet Komünistlerinden sonra 21. Yüzyılda yeni ‘’Çar’’ ın oturacağı geçmiyordu. 

Sovyetler Birliği’nin yıkılışı sarsıcıydı. Ve beraberinde bir yığın ertelenmiş sorunu, çatışmayı açığa çıkardı. Dünün ‘’kardeş’’ cumhuriyetleri toprak parçası, sınır ve enerji koridorları için kavgaya tutuşacaklardı.

Dahası eski sistem çökmüştü. Ancak ne garipse eski sistemin bütün büyük başları yeni dönemde de sahnedeydi. Sosyalist Sovyet Cumhuriyetlerinin Komünist Parti genel sekreterleri yeni bağımsız ilan edilen devletlerin devlet ve hükümet başkanlarıydı. Şu son 30 yılı aşkın dönemde ölen devlet ve hükümet başkanlarının yerine bazı yerlerde oğulları geçecekti. Tıpkı padişahlık gibi.

Sovyetler Birliği’nin istihbarat örgütü nam-ı değer KGB’nin şefleri ise Kremli’ni çoktan kuşatmışlardı.   

1985 yılında Mihail Gorbaçov tarafından başlatılan Perestroika (yeniden yapılanma) ve Glasnost (açıklık) duvara toslayacaktı. Sovyet sisteminin reform ile düze çıkması mümkün değildi, çünkü çürüme sistemin her yanına nüfuz etmiş, onu kaçınılmaz olarak ölüme mahkum etmişti. 

Gorbaçov’un 1987’de görevden uzaklaştırdığı, gün aşırı votka içtiği için herkesin ‘’ayyaş’’ dediği Boris Yeltsin sözde darbe karşısında tankın üzerine çıktığı zaman bir kahraman olarak Kremlin’in yeni sahibiydi. Ona bir omuz yakınlığında duran ve hep gözleyen kişi ise Wladimir Putinden başkası değildi.  O öyle sırdan biri değildi. Dedesi Sovyetler Birliği’nin kurucusu Lenin’in aşçısıydı. Daha gençlik yıllarında Sovyetler Birliği Komünist Partisi gençlik örgütüne katılmıştı. Başarılarıyla dikkat çektiği için uzun yıllar KGB’nin dış istihbarat alanında çok özel bir elamanı olarak çalışmıştı. 

Bu tecrübesini Kremlin Sarayı’nın basamaklarını bir bir yukarı çıkmak için ustaca kullanacaktı. Yeltsin onu ilk önce genelkurmay başkan yardımcılığına daha sonra ise başbakan olarak atayacaktı. Yıl ise 1999’du. Yeltsin artık Putin’in halefi olmasını istediğini söylüyordu. Bunu isteyerek mi söylemişti yoksa KGB’nın gücü mü söyletmişti, işte orası hep karanlıkta kaldı. 

 

1999 yılının son gününde yani 31 Aralık’ta Boris Yeltsin beklenmedik şekilde başkanlıktan istifa etti. Anayasaya göre Putin, Rusya Federasyonu Başkan Vekili oldu. Fiili olarak artık Kremlin’deki başkanlık koltuğu ona aitti. İlk kararnameyi de o gün imzaladı. Putin’in 31 Aralık 1999’da imzaladığı kararname Rusya Federasyonu’nun eski başkanı ve aile üyeleri hakkında ‘’garantiler’’ içeriyordu. Haklarında soruşturma açılamayacaktı. 

7 Mayıs 2000’de ülkenin seçilmiş başkanı olarak göreve başladı. İki dönem devam etti.  Anayasaya göre o dönem üçüncü kez seçilemiyordu ancak yerine Dmitri Medvedev’i seçtirdi. Kendisi başbakan olarak devam etti. 2012’de ise tekrardan o koltuktaydı. 

Putin 2018 yılında yapılan başkanlık seçimlerini % 77 oranında oyla almıştı. Bu kez yani 2024 yılında ise kendi rekorunu kıracak yüzde 87 ile seçimleri kazanacaktı. Aslında tek partili sistemin olduğu Sovyetler Birliği’nde bu hiçbir devlet başkanının ulaşamadığı bir rekordu. 

 

Putin, Kremlin Sarayı’nın o göz kamaştıran başkanlık koltuğuna oturduğu zaman doğan çocuklar bugün 25 yaşındalar. Rusya federasyonunda 25 yıldır insanlar bir başka lideri görmediler.         

 Putin iktidarı ele geçirmesinden buyana muhalefete göz açtırtmadı. Baskı, şiddet ve hapis günlük hayatın bir parçası oldu. En son Putin’in en önemli rakiplerinden Aleksey Navalni şaibeli bir şekilde cezaevinde hayatını kaybetti. 

İşte bu nedenle Putin’ıin aldığı ‘rekor’ oylar hem içerde hem dışarıda şüphe ile karşılandı. 

Şimdi Putin beşinci kez o koltukta oturacak ve yarın bunun için merasim yapılacak. 7 Mayıs elbette sıradan bir gün olarak seçilmedi. Çünkü bir gün sonra 8 Mayıs. Yani Sovyet ordularının Hitler Almanya’sı üzerinde kesin zaferlerini ilan edişinin yıl dönümü. 

Yani modern ‘’Rus Çar’’ ı olarak nitelendirilen Putin 7 Mayıs Salı günü tekrardan ‘’göreve’’ başlayacak, 8 Mayıs’ta ise Kızıl Meydan’da ‘’muzaffer ordunun’’ geçit törenini selamlayacak. 

Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı işgali hareketi de göz önüne alındığı bu askeri geçit töreni Putin için oldukça önemli. Putin hep dünyanın önüne özgüven patlamasıyla çıkıyor. Ancak gerçekler öyle mi?

Ülkede demokrasi eskidende yoktu şimdi ise hiç yok. Hukuk sürekli olarak iktidarın ihtiyacına göre yeniden ve yeniden düzenleniyor. Ekonomik kriz derinleşiyor, ülke kaynaklarını hem Ukrayna savaşına hem de bir küresel güç olarak dünyadaki farklı kriz alanlarına harcıyor. Örneğin Suriye iç savaşına harcadığı gibi. Putin iktidara geldiği günden buyana iç kamuoyunu ABD ve NATO’nun üstünlüğünün kırıldığı ve Rusya’nın da etkisinin olacağı çok kutuplu bir dünya vadini hep tekrarlıyor.

Bu propaganda içte Rus milliyetçiliğini körüklese de bir sonuç elde edip etmediği tartışma konusu. 

Gerçekte Ukrayna savaşın sonrası ABD ve Batı ülkelerinin yaptırımları Rusya’yı savaştan caydırıcı ve ekonomik açıdan diz çöktürmüş değil. 

Hatta bazı batılı uzmanlar Putin’in Ukrayna cephesinde ‘’taktik başarılırından’’ daha bahsediyorlar. Ancak birçok uzman ise tarihte çok kez görüldüğü gibi savaşta ‘’taktik başarıların stratejik yenilgileri önleyemediği’’ konusunda da hem fikir. 

Kremlin’de beşinci kez başkanlık koltuğuna oturmaya hazırlanan Vladimir Putin hakkında aynı zamanda Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından verilen tutuklama kararı da bulunuyor.    

Bu tutuklama kararının pratikte bir önemi yok. Ancak Putin bir ‘’savaş suçlusu’’ olarak etiketlenmesi açısından çok önemli. Evet, iktidarın baş döndürücü dünyasında 5. Kez tahta çıkacak olan 71 yaşındaki Putin’i önümüzdeki 6 yıl içinde kolay bir saltanata sahip olması beklenmiyor.  

Putin önünde o kadar sorun var ki 6. kez o koltuğa bir daha oturmadan gidebilir. 

Otoriter yönetimler ve liderler için sanıldığı gibi her şeyin yolunda gitti bir dünya gerçekliği yok: Çıkar çatışmalarının şiddetlendiği ve 3 Dünya Savaşı tam tamlarının yükseldiği dünyamızda çöküş hikayelerinin de sayısı giderek artıyor…

Putin’in bir çöküş hikayesiyle yüzleşme ihtimalini yabana atmamak gerekiyor.

İlginizi Çekebilir

5. kez Devlet Başkanı oluyor: Putin yarın yemin edecek
Murathan Mungan: Bir insan hangi dilde rüya görüyorsa o dilde eğitim görmelidir

Öne Çıkanlar