Kamuoyunda ‘Balıkçı’ lakabı ile tanınan ve daha önce Habur, Oslo, çözüm süreçlerini önceden haber vermesiyle bilinen İlhami Işık, kurban bayramından sonra Kürt meselesinde bazı gelişmelerin olabileceğini söyleyince yeniden Türkiye’nin gündemine oturdu.
Habur, Oslo ve çözüm süreçlerini önceden bilen ve bu öngörüleri doğru çıkan Balıkçı lakaplı İlhami Işık, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda önümüzde ki günlerde Kürt sorunu için bazı girişimlerin olacağını söyledi.
AKP’nin içinde bulunduğu durum, HDP’li Erol Katırcıoğlu’nun ‘AKP ile çözüme hazırız’ şeklinde ki açıklamaları da bunlara eklenince ‘Yeni bir süreç mi başlıyor’ sorusu akıllara geldi.
Balıkçı İlhami Işık ile bu paylaşımın alt metnini ve olası gelişmeleri konuştuk. Ben sordum o cevapladı:
Siz daha önce de Habur, Oslo ve çözüm süreçlerini kamuoyuna duyuran ilk kişisiniz, bu söyledikleriniz de zaman içerisinde gerçekleşti. Şimdi yine kurban bayramından sonra Kürt sorunun da yeni adımların atılacağını söylüyorsunuz, bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?
Benim söylediğim kesin bir bilgi değil ama yaşananlar ve öngörülerim bana bunu söylüyor. Kürt meselesinde hükümet demokratikleşme konusu öncellikle mesele olduğu için Akdeniz, Libya, Suriye’de yaptığı keskin dönüşleri yapamıyor. Bildiğiniz gibi ABD’nin mekanizmaları Trump’ın tek kişilik politikaları yüzünden devre dışı kalmıştı. Şimdi ise Biden’in açıklamasıyla; ‘Amerika geri döndü’ ve beklentileri Türkiye’nin demokratikleşmesi.
Türkiye AB adayı, NATO üyesi bir ülke. Türkiye bu demokratikleşme hamlesini yapamadığı için Afganistan’a asker gönderiyor. Afganistan’a asker göndermeyi en çabuk, en pratik yol olarak görüyor. Ancak buna rağmen Türkiye’nin demokratikleşme adımı atmasını zorunlu hale geldi. Afganistan’da bulunmak Libya’da olmak gibi değildir. Dış politikasını böylesine değiştiren iktidar, Kürt meselesinde adım atmamazlık edemez. Güney Kürdistan yöneticilerinin de gireceği gelecek ay düşünülen bir girişim söz konusu. Bütün emareler onu gösteriyor. Kürt meselesinde baskı şiddet ne zaman doruğa çıkmışsa o zaman ölçeğinde farklı adımlar atılmıştır.”
Devlet Bahçeli ile ittifak yapmış, Doğu Perinçek destekli Cumhurbaşkanı Erdoğan; böyle bir süreci başlatmak istese bile bunu nasıl yapacak, Bahçeli ve Perinçek ile oluşturulan ittifak sona mı eriyor?
Teorik olarak böyledir. Bahçeli ve Perinçek bu iktidar için düne kadar ciddi bir avantajdı. Erdoğan bu şekilde meşruiyetini gücünü önemli bir kesim üzerinde sürdürdü. Bazen günü gelir o ihtiyaçlar kambura dönüşür. O büyük milliyetçi, zafer kazanan, büyük Türk devletinin ayak izleri politikaları bitti. Bizim ülkemizde iç politika dışa yansır. Cumhur İttifakı artık Erdoğan için bir yüktür. Dünyada destekçi sadece Pakistan kaldı. Mevcut iktidara pozitif yaklaşan bir ülke kalmadı. Böyle bir iktidar yaşamak ister, olumsuz bir hamlenin açısından birçok şeyin önünü almak istiyorlar. Cumhur ittifakı artık sürdürülemez durum. Bahçeli iktidar değil devlette kalmak istediği için bu duruma olurda verebilir. Geçen yıl Abdullah Öcalan’ın mektubunu savunduğunu unutmayalım.
Sözünü ettiğiniz olası bir sürecin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Biden ile yaptığı görüşmeden çıkan bir sonuç olduğu da düşünülüyor. Sizce Biden ile bir ilgisi var mı?
Somut bir görüşme yapıldı. Dış politikada Akdeniz’den vazgeçtiler. Mısır’dan vazgeçtiler, Libya’dan vazgeçtiler. Artık Suriye neredeyse konuşulmuyor. Önümüzde ki süreçte hem dış hem de iç politikada Biden görüşmelerinin yansımalarını göreceğiz.
AKP gerçekten Kürt meselesinin çözümünü mü istiyor, yoksa yeniden bir oyalama ve çok yıpranan iktidarının ömrünü uzatmak mı istiyor?
Kendinize güveniyorsanız bu sorun olmamalı. Bütün güçler bir meseleyi çözmek adına yola çıkmaz. Şimdi ki iktidarın da gücü kaybetme korkusu var, zaafları var, açmazları var. Diyalog süreçlerine ‘Oyalama kandırmaca’ süreçleri olarak bakmak yanlış olur. Çözüm süreci sadece duygu ile götürülmek istendi. Bu tür işler duygularla yürümüyor. Daha ciddi, daha resmi adımların atılması gerekiyor.
Yeni sürecin çözüm sürecinden bir farkı olacak mı? İmralı’da bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan yeniden tek muhatap mı olacak?
İşin özellikle silahlı boyutunda tek muhatap Abdullah Öcalan olacak. Geçmiş süreçlerden farkı uluslarası aktörlerin ağırlığı daha fazla olacak. İktidar bu hamle ile ömrünü uzatmak da isteyebilir. Bazen uzatmak istese de ülkenin bir sorunu çözülmüş oluyor. Böyle bir girişim AK Partinin ömrünü uzatmak yerine kısaltabilir de. Toplumun bu işi ne kadar sahiplendiğine bağlı. Sol kesim ve birçok grup demokrasi olmadan barış olmaz diyerek süreci boğmak istediler. Etnik, mezhepsel meselelerde böyle davranmamak gerekiyor. İçinde şiddet olan bir meseleyi çözmeden demokrasiyi de getiremezsiniz. Demokrasiyi kalkan olarak görmemeliyiz. Cemaat daha fazla devletleşmek için barış sürecini boğmaya çalıştı, CHP’liler yine boğmaya çalıştı. Bu defa ki faktörler ve aktörler farklı olacak.
Şu sıralar HDP’nin kapatılması tartışılıyor. HDP kapatılırsa böyle bir süreç nasıl işleyecek?
Soğukkanlı bir biçimde düşünürsek; ben HDP’nin kapatılacağını düşünmüyorum. Küçük iktidarın baskısı var ama büyük iktidar HDP’nin seçimlerde nötr kalmasını istiyor. Bu baskıyı yaparken millet ittifakının HDP’yi sahiplenmesini engellemeye çalışıyor, stratejisi budur. HDP’yi şeytanlaştırmak istiyorlar. HDP gibi partiler kapatmakla büyüyen partiler, biten partiler değil. Mesele Kürt meselesi olunca HDP olmadan bir süreç yürütülemez.
Selahattin Demirtaş’ın durumu da burada çok önemli bir yer tutuyor. Siz Demirtaş’ın yakın zamanda serbest bırakılacağını düşünüyor musunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Sen Başkan Yaptırmayacağız’ sözünden Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ı sorumlu tutuyor. Bir intikam duygusu ile hareket ediyor. Kavala ve Demirtaş’ın normal şartlarda bir gün bile cezaevinde kalmaması lazım. Kürt meselesinde öngördüğümüz bir normalleşme ya da konuşma ortamı oluşursa çok daha fazla içeride kalacaklarını düşünmüyorum.
Önümüzde ki iki yıl Kürt sorununda bizi neler bekliyor?
Bu iktidar farklı bir yol ve yöntem izlemezse ömrü kısaldı. Toplumsal desteği, meşruiyeti kayboluyor. Dindarlar İslamcılar tahribata uğruyor. 15 Temmuz süreci de bitti. İktidarın bazı adımları atması gerekiyor. Bu açıdan yeni anayasaya gitmek durumundadır. Bir iki yıllık normalleşme süreci ile 2023’e girilecek.