İlçeye yavaştan bahar iniyor. Yaklaşan yaz mevsiminin yarattığı umutlarla doluyduk. Okullar tatil olacak ve üç ay boyunca hür olacaktık. Ama önce provası daha Nisan ayının başında başlayan 19 Mayıs bayramının ve o gün finali oynanacak Kaymakamlık Kupası turnuvasının bitmesi gerekiyordu.
Kaymakam Kupası maçları kıran kırana geçerdi. Takım isimleri de çarpıcıydı. Yandım Allahspor, Yıldızspor, Deryaspor, Omegaspor, Demirspor, Petrolspor!
Henüz 13-14 yaşlarındayım. Kaymakamlık Kupası maçlarının hepsini izliyorum, futbola büyük ilgim var. Bizim ev ile kupa maçlarının oynandığı stadın arasında 1.5 km’lik asfalt bir yol ve boydan boya bir askeri tabur olduğu için o asfalt yolu tir tir titreyerek gidip geliyoruz.
Korkuyoruz, yoldan geçerken nizamiyede nöbet tutan askerlerin sert bakışları ile karşılaşıyoruz.
Sürekli top oynayan gençlerden birine de Corc derlerdi. Uzun saçlarından ötürü ona halk arasında Corc lakabı takılmıştı.
TV’de izlediğim maçların etkisiyle bir maçtan önce yanına gidip “Bu maçta golün olacak mı?” diye sordum.O da tek omzunu kaldırıp dudağını büzerek “Bilmem” dedi.
Maç oynanırken garip şeyler oldu. Polis panzerleri sahanın içine girdi. Araçtan silahlı özel hareket timleri indi. Zırhlı araçtan “Ölürüm Türkiyem” parçası çalıyordu… ‘‘Baş koymuşum Türkiyemin yoluna/Düzlüğüne yokuşuna ölürüm/Asırlardır kır atımı suladım/Irmağının akışına ölürüm Türkiyem” şarkısının sesi her yana yayıldı, etrafa korku saldılar. Maskeliydiler, Başlarındaki amir siyah güneş gözlüğü takmıştı: “10 numarayı al, 10 numarayı al!” diye yüksek sesle bağırdı. Corc’u ensesinden tuttukları gibi araca bindirip götürdüler…”Ölürüm Türkiyem/Hey hey hey, hey heeeeyyy…”
Yıllar sonra Corc ile bir araya geldik ve o günleri konuştuk. Anlattığına göre attığı golden sonra iki parmağını kaldıracak biçimde gol sevinci yapmış. Corc’un bu gol sevincini gören bir kişi ‘Bölücü terör örgütü propagandası yapılıyor’ diyerek ihbarda bulunmuş.
Akşamına Güntaç Aktan’ın Anadolu’dan Görünüm programını izliyoruz. Corc, bize sırtı dönük şekilde önünde futbol topu ve 10 numaralı formasıyla çıkacak diye... “Yapılan ihbarı değerlendiren güvenlik güçleri sahaya düzenlenen operasyonla Corc lakaplı futbolcuyu etkisiz hale getirdi!” diyecekler zanettik!
Emniyette insanın ciğerini okuyan özel harekat polislerinin işkencesine maruz kalmış.
– Hadi gol attın, tamam da o zafer işareti nedir lan!
– Ben gol atınca böyle kutlarım. Benim sevincim böyle. Tanju Çolak da böyle seviniyor, gidip bakın isterseniz!
O günü şöyle anlatıyor Corc:
“İşkencecilerin bir anda kafası karıştı, ne diyeceklerini bilemediler ama ‘Senin golünü s… lan. Bir daha aynı şey yaparsan buradan çıkamazsın laaan. Şimdi git efendi efendi topunu oyna, bizi oraya getirtme. Sana gol atmak yasak. Arkadaşlarından biri gol attığında sana sevinmekte yasak’ şeklindeki tehditlerden sonra beni serbest bıraktılar”
Corc, ağzı burnu kan içinde evine gider ama üç gün sonra yine maçı var. Zafer işareti yapacak mı, yapmayacak mı?
Bir sonraki maçta iki gol attı. Her golünden sonra zafer işareti yaptı. Bu sefer maç biter bitmez aldılar. Falaka, jop, tazyikli su, küfür, hakaret… “La oğlum, sana demedik mi sen gol atınca sevinmeyeceksin!” Yer misin yemez misin, Corc üç gün üç gece işkenceye maruz kalır. Savcılığa çıkarılmadan da serbest bırakılır.
Kaymakamlık Kupasında ‘Bölücü terör örgütü propagandası’ yapıldığına ilişkin Emniyet tarafından Kaymakam’a rapor sunulur.
Yaşananlardan tedirgin olan Kaymakam, Corc’un oynayacağı final maçına Hakem olarak Astsubay Veli’nin atanmasına karar verir. Maç saha dışında güvenlik güçlerinin, saha içinde de Astsubay Veli’nin kontrolünde oynanacaktır.
Corc, “Ben gol attığımda Veli Astsubay ofsayt ya da başka gerekçe ile gollerimi iptal edecek ve böylelikle zafer işareti yapmam engellenecekti. Bunu da maçtan önce bize açık açık söyledi. Bunun üzerine takımı sahadan çekmeye karar verdik, formalarını yakacak ve bu durumu protesto edecektik. Araya ilçenin kanaat önderleri girdi ve sorun o anda tatlıya bağlandı.” diyerek maçtan önceki atmosferi böyle anlattı.
Güzel bir bahar günüdür. Gökyüzünde Buka Baranê (Gökkuşağı) belirir. 19 Mayıs törenlerinden sonra final müsabakası başladı, Kaymakam ve diğer devlet erkanı protokoldeki yerini almıştı. Kaymakam ve Garnizon komutanı ‘Corc gol atacak’ diye endişe içinde maçı izledi. Bir bela ki, anlatılır gibi değil… Corc, golleri kaçırdıkça Kaymakam keyif sigarası yaktı. Söz konusu olan devletin bölünmez bütünlüğüydü ve Corc ve arkadaşlarının kaybetmesini çok istiyorlardı. Corc kazanırsa kupayı alırken ya zafer işareti yaparsa diye endişe ile bekliyorlardı.
Maçta artık son dakikadır, Demirspor korner kullandı. Gelen topa Corc yükseldi ve golü attı. O esnada Kaymakam, Garnizon komutanı ve saha içerisinde Veli Astsubay çöktü kaldı. Corc zafer işaretiyle tribünleri selamladı.
Takım olarak kupayı Kaymakamın elinden aldılar. Sahada tüm kutlamalar zafer işaretiyle yapıldı. Corc’un gol sevinci bütün Özalp’ın sevinci olmuştu. O yıllarda ilçede oynanan futbol aynı zamanda politik bir isyandı.
Corc’a sonra ne mi oldu?
Neler olmadıki… Sonrası başka hikayenin konusu.
NOT: Bu yazıda geçen Corc, Necip Akgün’dür. Kendisi hala Özalp’ta yaşamaktadır. Anlatımları için kendisine teşekkür ederim.