Oktay Candemir: Kudretine Şükürler Olsun

Yazarlar

İki gün önce geçtiğim bir sokağın duvarında şu cümleyle karşılaştım: “Kudretine şükürler olsun.” İlk anda tam olarak anlayamadım. Ama birkaç adım sonra jeton düştü… Bu cümle, Abdullah Öcalan’ın meşhur sözüne, “Durumum kudretlidir,” ifadesine bir atıftı.

Öcalan, bu sözü 1992 yılında Mehmet Ali Biranda ile Şam’da yaptığı röportajda söyledi. Bu söz 2020’lerden sonra özellikle sosyal medyanın etkisi ile duyulmaya başlandı ve dillere pelesenk oldu.

Bu kudret öyle bir kudret ki: Sürecin etkisiyle CHP ‘bile’ Yozgat’ta son yılların en kalabalık mitingini düzenledi. Yozgat ve ‘Uzak Şehir’ Mardin, bir anda Türkiye’nin en gözde iki iline dönüştü. İlk defa Yozgat, Mardin’e; Mardin de Yozgat’a bakmaya başladı. Yozgat kapısı şen oldu!

Devlet Bahçeli, sürecin etkisi ve azmiyle, deyim yerindeyse ölüm döşeğinden kalktı, yürümeye başladı. Hem de bunu bir video ile tüm Türkiye’ye gösterdi. İki ayak, bir tempo, gri Ankara havasına renk kattı. Eskiden “Devlet durur, millet yürür” denirdi. Şimdi roller değişti: Millet durdu, ‘devlet’ yürüdü. Daha önce de yürüyüşü videoları olmuştu ama bu yürüyüş öyle bir yürüyüş değil. İnsanda “bir yürürse bahar yürür, çiçek yürür peşin sıra” duygusu uyandırıyor.

Ülkenin başında kavak yelleri esiyor. Barışa olan inanç ve umut her gün biraz daha da artıyor. İmralı heyetinin adaya gidişleri ve dönüşleri Türkiye medyasının en çok okunan haberi oluyor. Neredeyse bütün kamuoyu oradan gelecek mesajları bekliyor.

Hepimiz büyük bir umut içinde beklerken yıllardır ortalarda görünmeyen Mümtaz’er Türköne çıktı. Çok eskiden militan ülkücü, biraz eskiden AKP’li, çok az eski FETÖ’cü iddiasıyla cezaevinde yatan Türköne, “Erdoğan süreci tırpanlayacak, Bahçeli erken seçime gidecek” dedi. Tutarsa kahin, tutmazsa tahmin!

Dikkat ederseniz, baltalayacak , sabote edecek demiyor; ‘Tırpanlayacak’ diyor. Tırpanlamak TDK sözlüğünde ‘Bir Topluluğu Yok Etmek, Kırıp Geçirmek’ anlamına geliyor. Türköne aslında çok ciddi bir iddiada bulunuyor…

Derken ‘Yalayut’ Şamil Tayyar, TGRT’de bu iddialara “Evet, doğru,” diyerek mühür bastı. Mümtaz’er ve Şamil miyavladı ama Bahçeli kükredi: ‘Küçücük akıllarıyla niyet okuyuculuğuna teşebbüs eden çürüklerin hevesleri boşunadır” dedi. Tırpan, tırmık, şene, balta derken ikisinin de ağzının ortasına kürekle vurmuş gibi oldu.

Tam da o gün; ‘Bir sen eksiktin’ dedirten Bülent Arınç sahne aldı. Siyasi hayatı boyunca hep çok şey söyleyip hiçbir etki yaratamamış Bülent Arınç, İmamoğlu’na sahip çıktı: “Cezaevine atılması yanlış,” dedi. Konuşmaları bırakın kelebek etkisini sinek etkisi bile yaratmayan Arınç, güzel konuşur konuşmasına ama bugüne dek bir faydasını gördüğümüzü hatırlamıyorum.

Bahçeli yürüdü, Türköne koştu, Tayyar uçtu, Arınç dolu konuştu ama yine boşuna konuştu. Tam bir kakafoni!

Peki biz ne yapalım? Bırakalım Bahçeli yürüsün, Çepik Aydın çalsın, Rasim Ozan Kütahyalı oynasın, Türköne yazsın, Arınç konuşsun… Biz, Ağrı Dağı’nın eteğinde bir çobanın kavalından, Ege’nin zeytin dalına kadar barış umudunu yeşertelim.

Çünkü Diyarbakır surlarının gölgesinde yankılanan çocukların kahkahasında umut var. Farz edelim ki bu curcuna bitti, memleket barıştı. Hayali bile güzel… En büyük temmenimiz barışın sağlanması. Herkesin kalbi aynı hayalle çarpıyor: Onurlu bir barış, eşit yurttaşlık, adil bir gelecek.

23 Nisan, Çocuk Bayramı kutlanıyor. Eğer gerçekten tüm günler çocukların bayramı olsun istiyorsak, bu ülkeye barışı getirmek zorundayız. İlgili ve sorumlu tüm mercilere düşen barışı bir an önce bu topraklara getirmektir. En küçük bir barış ihtimallini bile özenle koruyor: ‘Elemtere fis kem gözlere sis’ diyoruz.

Barış olsun… Ve duvar yazısında yazıldığı gibi: Kudretine şükürler olsun.

İlginizi Çekebilir

DBP’den Ermeni Soykırımı ile yüzleşme çağrısı
ESP’den Ermeni Soykırımı açıklaması: Bazı yaralar hiç kapanmaz

Öne Çıkanlar