Ambulans bulamadığı için babasının sırtındaki torbada hastaneye varamadan ölen Muammer Taş…
İki hafta önce Ankara’da Kürtçe müzik dinlediği için öldürülen Barış Çakan…
Kırda papatya toplarken havan mermisinin isabet etmesi sonucu parçalanarak ölen Ceylan Önkol…
Ekmek almak için çıktığı sokakta açılan ateşle ölen ve cenazesi bir hafta yerde kalan Taybet Ana…
Daha geçen hafta sigara kaçakçısı olduğu gerekçesiyle öldürülen 20 yaşında ki Erhan Görür…
Gidecek yeri olmadığı için üçüncü bir ülkeye kaçarken cesedi kıyıya vuran Aylan bebek…
Sadece son iki yıldır İşsizlik nedeniyle anakentlerde inşaatlarda çalıştığı sırada düşerek ölen 40 Vanlı genç…
Newroz kutlamaları için kutlama alanına girmeye çalışırken polisin açtığı ateş sonucu ölen Kemal Kurkut…
Dünyanın başka bir yerinde bu saydığım sebeplerden ötürü ölen başka bir topluluk var mı?
Eceliyle ölmeyen insanlardır Kürtler… Normal yollardan ölüm oranı çok düşüktür.
Bunun adı mukadderat olamaz. Bu ölümler Allah’ın uygun gördüğü Takdiri İlahi de olamaz.
Dünyanın en geri kalmış ülkelerinden biri olan Uganda’da ‘Özgürlük Günü’ kutlamalarına katılmak isterken polisin açtığı ateşle ölen bir Ugandalı’yı duyamazsınız…
Siz hiç Edirne’den Yunanistan’a geçerken sınır boylarında kaçakçılık yaptığı gerekçesiyle öldürülen kimseyi gördünüz mü?
Ya da Van’da çalıştığı inşaattan düşerek hayatını kaybeden bir Yozgatlı’yı?
Şırnak’ta Türkçe müzik dinlediği için bırakın öldürülmeyi, fiziksel saldırıya uğrayan bir kişiyi duydunuz mu hiç?
Son zamanlarda sıkça duyarız ya ‘Eceliyle öldü’ diye… Yani Kürtler, doğal yoldan, yaşlılıktan, hastalıktan ölmeyeli hayli zaman oldu.
“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın” demiş, Albert Camus.
Camus, Küçük Aylan’ın kıyıya vuran cesedini görseydi, henüz kimsenin tanımak istemediği bir ülkenin yurttaşlarının ülkesizlikten nasıl ölmüş olduğunu da görmüş olurdu.
Dünyada ki diğer milletlerin ölümü trajiktir, Kürdün ölümü ise sadece istatistiktir(*)