Oktay Candemir: Nankör Nedim

Yazarlar

1990’lı yıllar… Sıcak bir yaz günü, vakitlerden sabah 10 sıralarında; bir TEM Polis memuru, özel aracı ile seyir halindeyken aniden direksiyonun kontrolünü kaybeder ve yoldan çıkarak şarampole yuvarlanır.

O esnada kazayı gören diğer araç şoförleri ve tarlalarında çalışan köylüler yardıma koşar. Kim olduğunu bilmedikleri TEM polisini araç henüz alev almadan çıkarırlar ve  sağlam bir noktaya taşırlar.

Bir süre baygın kalan TEM polisi uyanır uyanmaz elini cebine atar ve kartını çıkararak ‘Ben polisim, ben polisim’ diye bağırmaya başlar.

O esnada Jandarma olay yerine gelir ve polisin etrafında toplanmış gruba bağırmaya başlar: “Açılın ulan, dağılın lan”… Bu esnada bazı askerler köylüleri itmeye, kakmaya hatta dövmeye başlar. Bu arada kendine gelen ve az önce hayatı kurtarılan TEM polisi de ayaklanır, o da köylülere “Ne dikiliyorsunuz ulan, dağılın bakayım” der ve köylüleri iki eliyle sağa-sola iter.

Bu durum karşısında şaşıran bizim köylüler olay yerinden uzaklaşır ve işlerine döner. O sırada içlerinden biri şunu der: “Yahu biz ne zaman bu Türkleri düştükleri kötü durumdan kurtarsak, ilk önce onlar bizi dövüyor.”

Tarih boyunca Kürt-Türk ilişkileri çoğu zaman bu seyirde işledi. Kürtler ve Türkler arasında asla bir sorun yaşanmadı ama Türk devlet aklı ve Türkler adına siyaset yaptığını söyleyenlerin bu  politikası aynı minvalde günümüze kadar geldi.

Eskiden Kemalist yöneticiler için işler daha kolaydı.  Onlar ‘Kürt yoktur,  bu konu tartışılamaz, tartışılması dahi teklif edilemez’ der, işin içinden kolayca sıyrılırlardı.

“Vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür,  Bu ülkede kimseye ayrımcılık yapılmamıştır’  gibi söylemleri tutarlı ve istikrarlıydı. Bunları söyledikten sonra nerde Kürt görseler dövmeye-sövmeye  başlarlardı.

Şimdi ülkeyi Türk siyasal İslamcıları yönetiyor. Onların kendilerinden önce ülkeyi yöneten Kemalistlerin aksine  “Bu ülkede Kürt vardır, Kürt kardeşlerimizle sorunumuz yoktur. “ diyor ama onlarda Kürt gördükleri yerde saldırıyor, dövüyor, sövüyorlar.

Kemalistler bizi yok sayarak dövüyordu, bunlar varsayarak dövüyor. Aralarında tek fark da bu.

Ama şimdilerde 24 ayar faşistler çıktı sahneye. Daha önce “Seçmeni iyidir onlarla sorunumuz yok ama HDP kötüdür’, HDP’ye gönül veren kardeşlerim’ diyen AKP cenahı da sanırım HDP seçmeninden umudu kesmiş olmalı ki; HDP seçmenine beddua etmeye, sövüp saymaya başladılar.

Bunu nereden anlıyoruz: AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki “Allah HDP’nin oyunun belasını versin” derken, Yandaş Gazeteci Nedim Şener, “HDP verilen 6 milyon oy üzerimize yağan kalaşnikof mermisidir” dedi.

Milli İradeyi Zilli (Oynak) İradeye çevirdiler.

Kutsal kitapta insanoğluna Allah tarafından bir hak olarak tanınan cüz’i irade, konu Kürtler oldu mu bizzat siyasal İslamcılar tarafından inkâr ediliyor.

Onlara göre Kürtlerin her seçimi yanlıştır ve buna müdahale edilmelidir.

1990’larda Emin Çölaşan’ın (Biz ona Çölajan derdik) yaptığı tetikçiliği bu aralar Nedim Şener yapıyor. Emin Çölaşan’ın HEP-DEP ile ilgili vaktiyle yazdığı yazıları çıkarın, bakın; Nedim Şener’in bugün söyledikleri birebir aynı.

Nedim Şener 2010 yılında Oda TV davasında tutuklandığında ona en büyük desteği yine Kürtler vermişti.

Kürt gazetecileri, aydınları sokaklarda Nedim Şener’in fotoğraflarıyla “Gazetecilik suç değildir, Nedim’i serbest bırakın” diye haykırıyorlardı. Bizde o sıralar Kandıra cezaevinde yatıyorduk ve aynı duyguları yaşıyorduk. Nedim Şener, Ahmet Şık ile birlikte serbest kaldığında çok sevinmiştik.

Bu baskının neticesinde Nedim Şener serbest kaldı ve o Nedim Şener ilk fırsatta başta anlattığım hikâyede ki gibi ilk önce kendini kurtaranları yani Kürtleri dövmeye başladı.

Biz seni Nedim’in bilinen anlamı ile Arkadaş yakın dost sanmıştık. Meğer sen Nedim’in TDK sözlüğünde ki anlamıyla; yüksek makamdaki kişileri hoş sözlerle eğlendiren kimse olmuşsun.

Bugün HDP oylarına Kalaşnikof Mermisi diyen Nedim Şener; Helal Tekme isimli kitabında şöyle diyordu: Korkma, Alışma, Unutma

Dediğini yapacağız Nedim, ne korktuk, ne alışacağız ne de senin bu söylediklerini unutmayacağız…

İlginizi Çekebilir

Temel Demirer: Anılar, Sesler, Şarkılar
Ali Engin Yurtsever: Halklarin Kardeşliği Üzerine-1 

Öne Çıkanlar