Oktay Candemir: Vanbatıran…

Yazarlar

Erzincan’da Vali hikâyeleri meşhurdur,  tüm sohbetler ‘Vali Bey bir gün’ diye başlar.

Hatta anlatılanlara göre kentin Valisi bir gün, Sansa Boğazı’nda rafting yapıyormuş. Su çok şiddetli olduğu için botu alabora olan Vali aşağı düşmüş. Valinin bottan düşerek ölüm tehlikesi atlattığı yerin adı, ‘Valibatıran’ olarak kalmış.

Aynı şekilde zamanın 3. Ordu Komutanı Orgeneral Necati Özgen’in bottan düştüğü yere de ‘Paşabatıran’ adını takmışlar.

Gelelim asıl konuya…

Her şey normal seyrinde izlerken yasak olmasına rağmen köyde taziye evi kurdular. İstanbul’dan taziyeye gelen 6 kişi tüm köye virüs bulaştırdı. 5 Mayıs’ta tüm köy karantina altına alındı.

Köy muhtarı, “ Taziye çadırı kurulmasını ben engelledim. Jandarma evin bahçesinde taziye açılmasına izin verdi” dese de  en kolay yolu seçen Van Valiliği, muhtarı görevden aldı.

Koronavirüs hastası olan ve hastanede tedavi altına alınan bir köylü her nasıl oluyorsa hastaneden firar ediyor. Bunu da Van Valisi açıklıyor ama Van yerel basınından kimse çıkıp da “ Sayın Vali, o taziye evine jandarma neden izin verdi, o kişi hastaneden nasıl firar edebiliyor.” diye sormadı.

Ve şimdi de aynı Ortanca köyünde koronavirüs testi pozitif çıkmış olan aileyle, negatif çıkmış komşu aile arasında koyun otlatma meselesi nedeniyle kavga çıktı.

Pozitif ve negatiflerin birbirine girdiği kavgada 1 çoban yaralandı. Kim bilir kaç kişiye daha bu kavga nedeniyle virüs bulaşacak.

‘Negatif’ Jandarma Birlikleri olaya müdahale etti, çoban hastaneye kaldırıldı. Neresinden bakarsanız bakın tam bir sorumsuzluk ve aymazlık söz konusu…

Yanlış anlaşılmasın burada sadece köylüler hatalı demiyorum. Dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de bu tür vak’alarda ciddiye almayanlar, sorumsuz davranan yurttaşlar çıkacaktır elbet. Sorun şu ki; bizde tam bir körler-sağırlar korosu var.

Birbirini duyan yok…

Van’da devlet erkânı, sağlık ve güvenlik bürokrasisi ne yapacağını bilemez halde. Van Valisi Sayın M.Emin Bilmez, çıkıp bize yapamadıklarını ve kendisine bağlı kurumların ihmallerinden söz ediyor, aldıkları tedbirlerden ve şu ana kadar virüsten korunmak için başarılı olunan bir yöntemini anlatmıyor.

Biz Van’da AVM’lerin açılması yanlış.  Van ile Mersin’in durumu aynı değil diye günlerdir bas bas bağırıyoruz ama bizim burada işler tersine gidiyor. Van Valisinin hükümetin kararına rağmen ‘Bu kentte durum iyi değil, AVM’lerin açılması için henüz erken’ deme yetkisi ve inisiyatifi var. Vali, bu yetkisini neden kullanmıyor?

Ama aynı Van Valisi hepimiz AVM’lerin toplum sağlığı açısından yarattığı tehlike nedeniyle içimizi rahatlatacak bir kaç söz etmesini beklerken diyor ki: Bizim AVM’de 75 dükkânımız var, şahısların da 79 dükkânı var.

Üstü kapalı olarak AVM’lerin kapalı olması nedeniyle şahısların ve kendilerinin zarar ettiğini söylemeye çalışıyor.

Bize gelir-gider bütçesi anlatılıyor. Sonuçtan giden bizden gittiği için Van’ın giderini biliyoruz da, nedense gelirinden hiç haberimiz olmuyor.

Bu devleti yönetenler, ya da önemli görevlerde bulunan valisi, belediye başkanı falan bir kere de ‘Biz başarısız olduk’ demiyor. Herkes başarısızlığın sorumlusu olarak ya sokağa çıkan yurttaşı, ya da günah keçisi olarak muhtarı görüyor.

Sıhhi anlamda söylemiyorum yanlış anlaşılmasın ama galiba Van’da gerçek anlamda negatif bir yönetim anlayışı var ve negatif anlayış tüm kente bulaşmış durumda. Böylesi bir durumda sadece halkı eleştirmek sanırım at gözlüğünden başka bir şey olmayacaktır.

Algılarımız birbirimizi eleştirmeye yetiyor ama asıl eleştirilmesi gerekenleri de eleştirmiyoruz. Şunu açık seçik söyleyelim artık:  Sokağa çıkma yasağı sırasında bir kişi bile sokağa çıkıyorsa, bunun sorumlusu bu konuyla ilgili yetkili makamlardır. O

nlar o kişileri sokağa çıkarmamak için maaş alıyorlar. Bir milyonluk kentte 100-200 kişi evde kalmak istemeyebilir, her şartta sokağa çıkmak isteyebilir. Bu konuda ‘Ama vatandaş da çıkmasın, biz ne yapalım’ diye geçiştiremezsiniz.

Sosyal medyaya bakın hepimiz sokağa çıkan vatandaşları eleştiriyoruz, yerin dibine batırıyoruz ama bunu yaparken gerçek sorumluları gözden kaçırdığımızın farkında dahi değiliz.

Bir köyde taziye evi kuruluyorsa, bunun sorumlusu o köylüler değil, koyduğu yasağı uygulamayan Valilik ve emrindeki güvenlik bürokrasisidir.

Elbette vatandaşların yaşanan olumsuzluklarda payı çok büyük ama (Mecazi anlamda söylüyorum, sonra dava falan açılmasın)… Hırsızın hiç mi kabahati yok.

Yazımızın başına dönersek, Erzincan’da Vali battı, valibatıran oldu ama bizim burada ki mevcut yönetim ‘Vanbatıran’ olarak tarihe geçecek, demedi demeyin!

Hani bir şarkı var: Nedir ki geçmeyen dünya içinde/Ümitler sevgiler gün olur geçer/Yıkıla yıkıla büyürmüş insan/Gün olur başı dik gururla geçer.

Geçer geçmesine de, delik deşik edip öyle geçecek…

İlginizi Çekebilir

Tara Mamedova: Kürtçe benim annemin soluğudur
Prof.Dr. İlhan Kızılhan: Ziman û Hebûn

Öne Çıkanlar