Osman Aytar: Uçurtma yürekli üç Kürt annesine özlemle bir 8 Mart

Yazarlar

Bugün 8 Mart. Şimdi hayatta olmayan ve her birinin yaşamımda ayrı güzel bir yeri olan Siverekli üç Kürt kadınını anmak istiyorum:

Üç anne,
üç emektar,
üç fedakar
ve de üç can dost benim için…

Resime soldan sağa doğru bakarsak, soldaki annem Emine Aytar, ortadaki kaynanam Zeynep Torunlu, en sağdaki de teyzem Kudret Cihan.

Bu resim karesinde, onu da daha sonra kaybettiğimiz diğer teyzem, Şayba Aytar’ı de görmek isterdim, çünkü Xala Şayba da bir anne gibiydi benim için.

Yıl 1989 İstanbul…

Resimdeki üç çınarımız, Lamia ile evliliğimiz için gelmişlerdi. Benim ’malum’ durumum nedeniyle, evliliğimiz de bir nevi ’illegal’dı ve evdeki insan sayısı bir düzineyi geçmiyordu.

Bu nedenle de kimse ’çakmasın’ diye Lamia ertesi gün ‘normal’ olarak işine bile gitti.

Yani bu üç çınarımız, 1990’da ’vatanı hıyar sanan’lar tarafından ’bölücülük’ suçlaması ile yakalandığımızda işkencecilerin bizlere ‘kabul’ ettirmeye çalıştıkları ‘devrim nikahı’nin ‘şahitleri’nden.

Onların bu ’şahitliğine” de ’şahitlik’ eden bazı akraba, arkadaş ve dostlar da vardı orada ki onların da bu vesileyle ‘kulakları çınlasın’. Polislerin ’devrim nikahı’ iddialarına İsveç’teki evlilik biçimlerini örnek göstererek polislerle bir nevi ’kafa buldum’ bile. 

Ne ’tesaddüf’, sanki birbirleriyle anlaşmalı, 6 yıl aralıklarla, tıpkı artık kendisi de aramızda olmayan romanın büyük ustası Yaşar Kemal’ın deyimiyle ’O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler’:

Anê Emê 10 Mayıs 2000’de, Xaltiya Zeyneb 14 Şubat 2006’de ve Xala Qudê 21 Mart 2012’de aramızdan ayrıldılar… 

Her üçü de zorluklara ve acılara rağmen herşeylerini çocuklarına verdiler.

Gerektiğinde tarlada kazma vurdular, dar koşullarda ‘harikalar’ yarattılar ve lokmalarını paylaştılar çocukları için. Ama onurlarına ve itibarlarına ‘toz’ kondurtmadılar. Çocuklarına candan bağlıydılar.

Ne var ki hayat onlara pek gülmedi.

Annem ‘gurbette’ki en küçük çocuğunun, kaynanam ‘dağ’daki en küçük çocuğunun, teyzem bazı çocuklarıyla ‘fazla’ yakın olamamanın hasretiyle gözlerini yumdu.

Sizler, bizim onurumuz, bizim vicdanımız ve karşılıksız sevginin ustalarısınız.

Her üçünüzün ve sizinle benzer duruşları  sergilemiş ve halen de sergileyen tüm Kürt annelerinin o mübarek ellerinden, ceberrüt devletin zorbalıkları nedeniyle Anê’si ile ’aynı çatı altında’ yeterince yaşayamamış bir 60 yaşındaki ‘çocuğun’ Ağrı Dağı kadar büyümüş hasret, sevgi ve hürmetiyle binlerce kez öpüyorum.

Bu vesileyle hem sizin, hem Xala Şayba’nın, hem de tüm Kürt ve dünya kadınlarının 8 Mart’ını da aynı sıcak duygularla kutluyorum.

Hem sevgileriniz, emekleriniz ve anılarınız, hem de acılarınız ve hasretleriniz benimdir, bizimdir ve biliyorum sizi tanıyan herkesindir. İyi ki vardınız; yüreğimin, yüreğimizin baş köşesinde hep oldunuz ve hep de olacaksınız…

İlginizi Çekebilir

Hakan Tahmaz: Kadın hareketinin gösterdiği yol
Sibel Özbudun: Kadınların ”Ya Basta!”sı

Öne Çıkanlar