Özgür Özel: Türkiye’nin bütün dertlerinin çaresi, Cumhuriyet Halk Partisi

GündemPolitika

🔴 Özel: ”Türkiye’nin fırtınası çok. Derdi ve tasası çok. Ne kadar çok dert varsa, kimse üzülmesin. Hepsinin var bir çaresi, Cumhuriyet Halk Partisi” açıklaması yaptı…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Balık Av Sezonu’nun Açılışı dolayısıyla İstanbul Rumelifeneri’nde balıkçılarla bir araya geldi. Özel, yaptığı konuşmada, “Bugün Türkiye’nin fırtınası çok. Derdi ve tasası çok. Çaresi aranan dertleri var. Ne kadar çok dert varsa, kimse üzülmesin. Hepsinin var bir çaresi, Cumhuriyet Halk Partisi” ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Balık Av Sezonu’nun Açılışı nedeniyle İstanbul Rumelifeneri’nde balıkçılarla bir araya geldi. Özel, “Rumelifeneri’nin çok değerli sakinleri, bu güzel mahalle ve köyün çok değerli insanları, ekmeğini denizden çıkaranlar, onların yolunu gözleyenler, onlarla birlikte emek verenler, böyle bir akşamda av yasağının kalktığı, uzun süredir beklenen bir gecenin hemen öncesinden, gece yarısında sizlerle birlikte olmak benim için çok büyük bir keyif ve onur. Hepiniz hoş geldiniz, ev sahipliğiniz için teşekkür ediyorum” dedi.  

Rumelifeneri sakinlerine yaptığı konuşmada Özel şunları söyledi:

“Bütün arkadaşlarımızın gönlü sizinle beraber”

Normalde böyle programlara gelirken heyet oluşturulur. Bu heyetle birlikte gelinir. Burada biz heyeti oluşturmadık, heyet kendiliğinden oluştu. Burası örgütümüzün kıymet verdiği ve tüm arkadaşlarımızın bu gecede birlikte olmak istediği bir yer. Farklı görevlendirmelerimiz var. Başka başka yerlerde arkadaşlarımız var. Burada çok kıymetli bir ekiple karşınızdayız. Ama bütün arkadaşlarımızın da gönlü sizinle beraber.

“Rumelifeneri’ndeki herkese teşekkür ediyorum”

Burada Sarıyerspor atkısını taktılar. Kulübün ilçe için kıymetini biliyorum ama belki merak eden olur. Çok kıymetli de bir madalya aldım. Geldim buraya küçücük kardeşlerim geldiler. Derbentspormuş adı. Bir alkış yapalım. 23 Nisan’da mini futbol turnuvası olmuş. O turnuvada birinci olmuşlar. Bana dedi ki Özgür Başkanım, o turnuvada bu madalyayı sana hediye edebilmek için mücadele ettik ve birinci olduk. Bunu sana hediye ediyorum dedi. Normalde siyasilerin genç sporculara ödül vermesi çok bildiğimiz bir enstantane ama gencecik bir takımın bir genel başkana hediye etmek için madalya alıp, onu gelip hediye etmesi çok kıymetli. Bunu makam odamızda, yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten emanet olan odamızda en güzel yere asacağım. Derbentspor’a da çok teşekkür ediyorum buradaki bu kıymetli sıcak karşılama için. Rumelifeneri’ndeki herkese teşekkür ediyorum.

“Yaralar yeterince sarılmadı”

Rumelifeneri geçen sene neredeyse bir felaketi yaşadı. Fırtına vurdu burayı. Üstüne ilgililerin yeterince ilgi göstermediğini, buranın arzu edildiği şekilde ayağa kaldırılmadığını biliyorum. Bu konu da Meclis gündemine taşındı. Bizim üzerimize düşen kısmı biz yapmaya her zaman hazırız ancak buraya ilgili bakanlığın ilgisini bir kez daha çekmek üzere bunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Rumelifeneri geçen sene yaşadığı felaketten sonra beklediği ilgi, alakayı görmedi. Yaraları yeterince sarılmadı. Bu konuyu bir kez daha ülkenin gündemine getirmem gerekiyor. Çok sayıda kişi söyledi buraya ilk kez bir genel başkan geliyor diye. Ama hakkaniyetli olmak lazım. Bir büyüğüm Mesut Yılmaz da gelmişti dedi. Allah gani gani rahmet eylesin. Rize’nin bir evladı olan, memleketimizde Başbakanlık yapmış, bir çoğunuzun hemşerisi Mesut Yılmaz gelmiş ve ziyaret etmiş. Ondan sonra buraya gelen bir genel başkan olarak beni bağrınıza bastığınız için çok teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun. 200 doğal gölü olan, 300 baraj gölü olan, 33 büyük akarsuyu, nehri olan ancak hem bu suların rejiminin doğru kullanılmadığı, planlanmadığı hem göllerimizden ve denizlerimizden yeterince yararlanmadığımız bir memleketteyiz. Dünyanın üç güzel denizi ülkemizi çevreliyor. Bir diğeri iç deniz olarak Marmara Denizi gibi bir hazineye sahibiz veya sahiptik. Bu konuda yapılabilecek geriye kalan ne varsa, bunun araştırılması ve Marmara Denizi’nin olması gerektiği gibi temiz, gözümüz gibi bakılan, bizi doyurduğu gibi bizim de onun yarınlarını düşündüğümüz bir iç deniz olarak korunmaya devam edilmesi, son dönemlerdeki boş vermişliğin mutlaka ortadan kaldırılması gerekiyor.

“İki şehrimizin içinden deniz geçiyor”

Hepimiz dünyanın dört bir yanına gidiyoruz. Dünyanın dört bir yanında içinden nehir geçen şehirler hep prestijli şehirlerdir, göz önünde şehirlerdir. Bizim iki şehrimizin içinden ayıptır söylemesi deniz geçiyor. İstanbul’umuz üç imparatorluğa, hatta dört imparatorluğa başkentlik etmiş, içinden deniz geçen, Avrupa ile Asya’yı birleştiren ki bugün dünya açısından en önemli üç kıtadan ikisi olan, Asya ile Avrupa’yı birleştiren, tarihi birleştiren, Anadolu ile Rumeli’yi birleştiren bir şehrimizdeyiz. Bu şehir, Osmanlı döneminden itibaren balıkçılık açısından ve mutfaktaki balıklar, gastronomideki balık mutfağı açısından en önemli, en tarihi kentlerden bir tanesiyle karşı karşıyayız. Üç bir yanındaki denizler, Karadeniz sınırı olan ülkeler açısından çok kıymetli. Akdeniz hem Türkiye’nin mavi vatan tanımındaki yeri açısından önemli, hem Kıbrıs’ımıza ev sahipliği yapması açısından önemli. Osmanlı tarihindeki Trablusgarp’tan, Libya’dan tutun bugün en kıymetli, en stratejik coğrafyalara sınır olması açısından önemli. Ege Denizi ise adaları, zenginlikleri, kıyıları, kıyısındaki her bir tanesi ben hep söylüyorum, Muğla’nın bir ilçesini verseniz Almanya’nın tapusunun yarısını size yaparlar, her bir ilçesiyle İzmir, Aydın, Muğla’nın denizcilik açısından da balıkçılık açısından da çok önemli. Hele hele boğazlardaki balıkçılık, türlerin geçişi, dikkatli avlanma, bu türlerin hem korunması, hem geleceğe taşınması, hem de ekonomik değerini korumaları açısından bilinçli balıkçılık son derece önemli.

“Balıkçılar araştırma komisyonu kuruldu”

Meclis’e baktığımızda, bugün Sayın Gökhan Günaydın ile de paylaştık. Böyle adı balıkçılıkla özdeşleşen bir milletvekilini özlediğimizi hatırladık geçmişte. Barış Karadeniz, soyadı Karadeniz olan, Sinoplu olan, bu meseleyi çok iyi bilen, irdeleyen ama oturduğu yerden ahkam kesmek yerine biraz önce kıymetli reislerin de ifade ettiği gibi Hopa’dan başlayıp ta Samandağ’a kadar balıkçılık yapılan her yere, koya, limana neredeyse her barınağa giren ve çıkan bir çalışma yürüttü. Bu çalışmada önceki genel başkanımız kendisini yüreklendirdi, biz grup başkanvekilleri olarak destekledik. Koştu ve geldi kürsüye çıkardık. O heyecanla anlattı. Ama en sonunda geldi ve dedi ki başkanım bir şey yapmamız lazım. Yani bu sorunları dinliyor ve söylüyoruz. Bunu siyasete mal ediyorlar. Muhalefetteyiz diye hükümeti eleştirmek için söylüyoruz zannediyorlar. Bunu bütün partileri ortak edecek bir zemine geçmemiz lazım. Ben partileri ziyaret etsem mi dedi. Ben kendisine balıkçılık araştırma komisyonu kurulması teklifi hazırlamasını ama bunu Meclis’te oylamadan evvel partileri gezmesini, benim de katkı sağlayacağımı söyledim. Dediğimizi yaptık. Sonra bir gün geldi, oylamaya geçildi. Oylama tam reddedilecek, müdahale ettik. Dedik ki bunu reddetmiş olmayın, gelin bir hafta daha bekleyelim. Nereye danışacaksanız, konuşacaksanız konuşun. Bu işi yapıcı bir yerden ele alalım. Zaten Barış’ın genel yapısı da son derece yapıcı. Son derece mülayim, sakin. Derdini anlatmak isteyen, biraz da duygusal bir kardeşimiz. Böyle olmadığında çok üzülür, sizin derdinize sizden önce gözyaşı dökebilecek bir kardeşimizdir. Sağ olsun, emekleri boşa çıkmadı. Meclis tüm siyasi partilerin katılımıyla bu komisyonu kurdu. Bu komisyon çok önemli çalışmalar yaptı. Biraz önce denildiği gibi belki her şey düzelmedi ama çok önemli bir adım atıldı.

“Denizcilik Bakanlığının kılavuzu olacak”

Biz iktidar olduğumuzda ne yapacağımızı biliyoruz. Birinci iş, Denizcilik Bakanlığı kuracağız. Denizcilik olur adı, su ürünleri ve balıkçılık olur ama bir Denizcilik Bakanlığı kuracağız ve bunun altında hangi soruna dokunması gerekiyorsa tam bir teşkilatlanma yapısını ortaya koymuş arkadaşlarımız. Sadece aslında denizciliği de önermiyorlar. Göller, akarsular, denizlere akan nehirleri, kıyıyı, balıkçılığı, deniz altındaki yaşamın, avlanmanın dışında avlanmadan korunması gereken yaşam alanlarını, hatta küresel ısınmaya karşı insanlığı en önemli silahı olan deniz hıyarı tarlalarına kadar çalışmışlar. Ben dikkatle, günlerce mesaim bittikten sonra o raporu okudum. Gerçekten önemliydi. O rapor CHP iktidarında kuracağı Denizcilik Bakanlığının kılavuzu olacak. Bakanlığın kurulmasının yanında sadece ÖTV’siz değil KDV’siz mazotun da verilmesi gerektiği önemli bir tespit ve öneri olarak duruyor. Resmiyette bir meslek olarak tanımlanmamasının, balıkçılığın kanunla tanımlanmış meslekler arasında olmamasının bir sorun olduğu ortada. Yapılar var, dernekler var, kooperatifler var ama belki bir oda, birlik anlamında Ankara’da temsil edilecek kamu yararına bir birlik, meslek odasına dönüştürülmesi gerekiyor. Çalışanların sosyal güvencesi gerçekten sorunlu, sosyal güvenceye sahip olmaları lazım. Ama sektör bu haldeyken aksıyor. Devletin bu sosyal güvenlik primlerinin önemli bir kısmını karşılaması gerekiyor. Balıkçılara yapılan destekler var. Ama çok yetersiz. Bu desteklerin artırılması gerekiyor. Yine liman ve iskelelerin fiziki sorunlarının çözülmesi, oralarda hayatını sürdüren insanların mutlaka çağdaş yaşam koşullarına sahip olmaları gerekiyor. Türkiye’nin bu anlamda atması gereken çok adım var.

“Bereketli olsun”

Biz tabi birçok sorunu dinliyoruz. Bu sorunu Barış’ın ve o komisyonda görev yapan arkadaşlarımızın eli ve emeğiyle çok net olarak dinledik. Çok söylediğimiz ve bundan sonra da çok söyleyeceğimiz bir şeyi burada söylemek isterim. Balıkçılar elbette sıkıntı çekiyorlar. Bunun yanında merametçiler var, Nimet Abla var. Burada hep erkekler konuştu. Nimet Abla oturdu, oturduğu yerden Özgür Başkanıma, böyle konuşurken o da diyor ki hep erkekleri konuşturdular. Bir merametçi konuşmasın mı? Nimet Ablayı çağırsam buraya gelmez mi acaba? Hatta dört kişiydiler demin. Dört çiçek verdiler bana. Dördü birden gelsin. Bakalım onlar ne diyecek? Sonra ben son bir şey söyleyeceğim. Kapatacağız. Balıkçılar rüzgar, fırtına çok olunca ne ararlar, güvenli bir liman ararlar. Bugün Türkiye’nin fırtınası çok. Derdi ve tasası çok. Çaresi aranan dertleri var. Ne kadar çok dert varsa, kimse üzülmesin. Hepsinin var bir çaresi, Cumhuriyet Halk Partisi. CHP, Türkiye’nin aradığı güvenli limandır. Zor günlerden kurtulmak için ve yeniden çok daha güçlü şekilde yelkenlere rüzgarı doldurmak için Türkiye’nin CHP’ye ihtiyacı var. Bu geceki ev sahipliğiniz için teşekkür ediyoruz. Sezon açılışı hayırlı olsun. Vira bismillah diyoruz. Bereketli olsun, rast gelsin.”

/ANKA/

İlginizi Çekebilir

Yeneroğlu: Adaletin daha fazla tahrip edilmediği bir adli yıl olsun
Netanyahu’dan yalanlama: Çocuk felci aşıları için ateşkes olmayacak

Öne Çıkanlar