Türkiye’nin en büyük patronlarından Ali Sabancı’nın sahibi olduğu Pegasus Hava Yolları’nın satın aldığı 44 yeni uçak, devlet tarafından sağlanan teşviklerle finanse edildi. Son iki yılda 34 milyar lira net kâr elde eden şirket, piyasa değeri yaklaşık 4.4 milyar dolar (167 milyar lira) olan bu uçak maliyetinin tamamı vergi indirimlerinden yararlandı.
Bu teşvikler, 2009 yılında Erdoğan imzasıyla yürürlüğe giren yatırım teşvik programı kapsamında gerçekleştirildi. Şirketin milyarlarca dolarlık yatırımı neredeyse hiçbir öz kaynak kullanmadan gerçekleştirmesi mümkün hale geldi.
Türkiye, enflasyonun yüzde 65’i aştığı 2023 yılının son günlerinde, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda ikinci pistin açılışı gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pegasus Hava Yolları’nın patronu Ali Sabancı’yı yanına çağırdı ve “Ali Bey, şimdi ikinci pist de devreye girdi. Bak, Türk Hava Yolları 300 tane uçak alacak sen kaç tane alacaksın?” diye sordu. Sabancı, tebessümle karşılık verdi: “Biz de 150 tane alacağız inşallah.”
Sabancı, 19 Aralık 2024’te Boeing ile 200 uçaklık dev bir sipariş anlaşmasına imza attı. Pegasus CEO’su Güliz Öztürk, basına yaptığı açıklamada 100 uçağın kesin sipariş olduğunu, kalan 100’ün ise değerlendirme aşamasında bulunduğunu duyurdu.
Peki, bu dev yatırım nasıl finanse edildi? Devletin eli, Sabancı’nın kanadına nasıl değdi?
Satın alınan 100 uçağın tamamı, Erdoğan’ın başbakanı, Mehmet Şimşek’in maliye bakanı olduğu Bakanlar Kurulu tarafından 2009’da çıkarılan karar kapsamında Türkiye Cumhuriyeti hükümeti yatırım teşvik programı kapsamına alındı. 100 uçağın 84’ü için yüzde 50, 16’sı için ise yüzde 15 oranında yatırıma katkı teşviki belirlendi. Böylece, kulak tersten tutuldu ve uçakların 44’ü Sabancı’ya “bedelsiz” sağlandı.
Hesabı birlikte yapalım:
Her biri en az 100 milyon dolar piyasa değeri olan 100 uçak alındı. Toplam yatırım: 10 milyar dolar.
16 uçak için yüzde 15 yatırıma katkı: 1.6 milyar dolar x yüzde 15% = 240 milyon dolar teşvik.
84 uçak için yüzde 50 yatırıma katkı: 8.4 milyar dolar x 50% = 4.2 milyar dolar teşvik.
Toplam tahmini minimum teşvik tutarı: 4.44 milyar dolar.
Bu, devletin Sabancı’ya 44 uçak hediye ettiği anlamına geliyor.
Pegasus’un kurumlar vergisi oranı yüzde 2.5’e düşürüldü
16 uçak için kurumlar vergisi yüzde 25’ten yüzde 12.5’e çekildi. 84 uçak içinse, yüzde 2.5 gibi sembolik bir orana indirildi. Yani, devletin sunduğu vergi avantajı ile Pegasus, milyarlarca dolarlık yatırımı cebinden neredeyse hiç harcama yapmadan gerçekleştirdi.
Ancak, bu cömertliğin başka bir yüzü var.
2024 yılı itibarıyla asgari ücretli bir işçi yılda 101 bin lira doğrudan vergi öderken, son iki yılda 34 milyar lira net kâr (Dünkü kur ile 928 milyon dolar) elde eden Pegasus için vergi oranı yüzde 2.5’e düşürüldü. Pegasus’un 2 yıllık net kârı 35 bin lira net ücret alan 81 bin işçinin yıllık toplam ücretine denk. 35 bin lira net ücret alan işçi, net gelirinin yüzde 24’ü kadar doğrudan vergi ödedi. Türkiye’de çocukların yüzde 24’ü et, balık, tavuk tüketemezken, devletin kesesi sonuna kadar açıldı, milyarlarca dolar sermayeye peşkeş çekildi.
Yasal ama meşru mu?
Vergi ve teşvik politikaları yasal, evet. Ancak yasal olan her şey adil ve meşru mudur?
Son iki yıldır Türkiye’de ağır bir IMF’siz IMF programı uygulanıyor. Bugün Türkiye’de milyonlarca emekli 14 bin 469 TL aylıkla yaşamaya mahkum edilirken, ücretli emeğin yüzde 60’ı asgari ücretin altında ezilirken, iktidar “Kemer sıkmanın” zorunlu olduğunu ilan ederken, Sabancı’ya devlet eliyle 44 uçak hibe edilmesi yalnızca yasalarla, programlarla, muhasebe hesaplarıyla hatta istihdamla açıklanamıyor.
Havalimanında kısa bir kesitine hep birlikte tanık olduğumuz hikaye, devlet-sermaye ilişkisini, devlet eliyle servetin nasıl yeniden dağıtıldığını, kimin kazanıp kimin kaybettiğini de gözler önüne seriyor. Bir yanda, teşvikler ve vergi muafiyetleriyle zenginleşen sermaye sahipleri, diğer yanda, kemer sıkma politikalarıyla her geçen gün daha da yoksullaşan milyonlarca insan… Pegasus gibi büyük şirketler için devletin eli destekleyici bir kanat olurken, milyonlarca emekçi için aynı devletin eli, cebindeki son kuruşu da alan bir aparata dönüşüyor.
Teşvikin önünü Erdoğan, Şimşek, Yılmaz açtı
AKP iktidarının 16 Temmuz 2009’da yayımladığı Bakanlar Kurulu kararıyla teşvik, vergi muafiyet ve istisnasının önü açıldı. “Yatırımlarda devlet yardımları hakkında karar”ı imza altına alan Bakanlar Kurulunda Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Devlet Bakanı Ali Babacan, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Devlet Bakanı Bülent Arınç gibi isimler yer alıyordu.
