Picasso ve Pollock şaheserleri Tahran’da bodrum katında tozlanmaya terke dildi 

Dünyanın en nadide sanat hazinelerinden biri olarak anılıyorlar. Ancak ev sahibi dışında bunu eserlerin akıbetini çok az kişi bunu biliyor.

Pablo Picasso, Vincent Van Gogh, Andy Warhol ve Jackson Pollock gibi isimlerin şaheserleri, onlarca yıldır İran’ın başkenti Tahran’daki bir müzenin bodrum katında, gizemle örtülü bir şekilde saklanıyor.

BBC’den Armen Nersessian haberine göre 2018’deki tahminlere göre koleksiyonun değeri 3 milyar dolar civarında .

1979 İran Devrimi’nden bu yana eserlerinin yalnızca küçük bir kısmı sergilendi. Ancak son yıllarda Tahran Çağdaş Sanat Müzesi en ilgi çekici eserlerini sergilemeye başladı.

Ekim 2024’te açılan Tahran Çağdaş Sanat Müzesi’ndeki Göz Göze sergisi, halkın yoğun talebi nedeniyle iki kez uzatılarak Ocak 2025’e kadar devam etti. 

Sergi, müzenin tarihindeki en önemli sergilerden biri olarak kabul edildi. Aynı zamanda müzenin en çok ziyaret edilen sergisi oldu.

Sergide, aralarında Jean Dubuffet’nin bir heykelinin de bulunduğu 15’ten fazla eser ilk kez görücüye çıktı. Bu eser, İran’daki bir sergide ilk kez yer alıyordu.

Sergilenen sanat eserleri arasında Warhol’un İran’ın son kraliçesi Farah Pehlevi’nin portresi de yer alıyor. Bu, sanatçının pop art yeteneğini İran kültür tarihiyle harmanladığı nadir bir eser.

Francis Bacon’ın Yatakta Yatan ve Hizmetçileri Olan İki Figür adlı eserinde, yatakta yatan iki çıplak adamı gözetleyen figürler görülmektedir.

Müzenin bodrum katındaki karşı duvarda ise İran İslam Cumhuriyeti’nin kurucusu Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin portresi sergileniyor.

Müze, devrim sırasında devrilen İran’ın son şahının sürgündeki dul eşi Pehlevi’nin himayesinde 1977 yılında inşa edildi.

Pehlevi tutkulu bir sanat savunucusuydu ve müzeyi kuzeni mimar Kamran Diba tasarladı.

İranlılara modern sanatı tanıtmak ve İran’ı uluslararası sanat sahnesine yakınlaştırmak amacıyla kuruldu.

Müze kısa sürede Picasso, Warhol ve Salvador Dali gibi önemli isimlerin muhteşem eserlerinin yanı sıra önde gelen İranlı modernistlerin eserlerine de ev sahipliği yapmaya başladı ve kısa sürede kültürel değişimin ve sanatsal tutkunun sembolü haline geldi.

Ancak daha sonra 1979 devrimi geldi. Monarşi devrilip din adamlarının Ayetullah Humeyni yönetiminde siyasi kontrolü ele geçirmesiyle İran bir İslam cumhuriyeti haline geldi.

Birçok sanat eserinin çıplaklık, dini hassasiyetler veya politik imalar nedeniyle kamusal alanda sergilenmesi uygun görülmedi.

Pierre-Auguste Renoir’ın Gabrielle with Open Blouse adlı tablosu çok skandal bulundu. Ve Warhol’un İran’ın eski kraliçesinin portresi çok politikti. Aslında, Pehlevi’nin portresi devrim kargaşası sırasında tahrip edildi ve bıçakla parçalandı.

Devrimden sonra pek çok sanat eseri, sanat dünyasında efsane haline gelen eserler bir bodrum katında tozlanmaya terk edildi.

Müze, kültürel önemini ancak 1990’ların sonlarında, Muhammed Hatemi’nin reformist cumhurbaşkanlığı döneminde yeniden kazandı.

 

Aniden dünya neyi kaçırdığını hatırladı. Sanatseverler gözlerine inanamadı. Van Gogh, Dali, hatta Monet – hepsi Tahran’daydı. 

Bazı parçalar Avrupa ve ABD’deki önemli sergilere ödünç verildi ve koleksiyon, küresel sanat dünyasıyla kısa bir süreliğine yeniden bağlantı kurdu.

Londra’da yaşayan sanat tarihçisi Hamid Keshmirshekan, koleksiyonu incelemiş ve bunu “Batı dışında modern sanatın en nadir hazinelerinden biri” olarak nitelendirmiş.

Koleksiyonda, İngiltere’nin en ünlü heykeltıraşlarından birinin ikonik eseri olan Henry Moore’un Yatan Figür serisi ve Amerikalı sanatçının enerji ve duyguyla dolu resim tekniğinin canlı bir örneği olan Jackson Pollock’un Kızılderili Kırmızı Zemin Üzerine Duvar Resmi yer alıyor.

Picasso’nun 1927 tarihli en büyük tuvali olan Ressam ve Modeli adlı eseri de, kübizm sonrası dönemdeki soyut eserlerinin güçlü bir örneğidir.

Ve Van Gogh’un Sonsuzluğun Kapısında adlı tablosu var.  Kasım 1882’de altı litografi ürettiği ilk baskı resim serisinin çok nadir kalanlarından biri.

Ancak Britanya’daki sanatseverler için koleksiyon ulaşılamaz bir noktada. İngiltere Dışişleri Bakanlığı, İran’a her türlü seyahate karşı uyarıda bulunuyor ve Britanyalı ve Britanya-İranlı çifte vatandaşlarının tutuklanma, sorgulanma veya gözaltına alınma riski altında olduğunu söylüyor.

İranlı yetkililer tarafından gözaltına alınmak için İngiliz pasaportuna sahip olmak veya İngiltere ile bağlantıya sahip olmak yeterli sebep sayılıyor.

Az bir bütçeyle faaliyet gösteren müze için zorluklar devam ediyor. Değişen politik öncelikler, müzenin geleneksel bir müzeden çok kültürel bir merkez olarak işlev görmesi anlamına geliyor.

Ama yine de dikkat çekici bir kurum olmaya devam ediyor; Tahran’ın kalbinde modern sanat şaheserlerinin beklenmedik koruyucusu.

/BBC News/

İlginizi Çekebilir

İç savaş Suriye’de evlerinin dörtte birinin yıkımına yol açtı
Rubio: Orta Doğu’da İsrail gibi daha fazla ülke olsaydı dünya daha güvenli olurdu

Öne Çıkanlar