Sibel Özbudun: Zindanlardan haykıran şiirsel estetik

Yazarlar

Şiir üzerine yazmanın ya da şairin şiirini değerlendirmenin, güç ve soru(n)lu olduğunun bilincindeyiz; isteseniz siz buna şairin uzun yıllardır zindanda olduğunu da ekleyin…

 SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

“Şiirin duyarlıklarından soylu tatlar alabilen insan, gerçek bir şairdir.”[1]

 

Berrin Taş, “Düş gücü dünyanın seslerini dört duvar arasında çoğaltıyor,” diye betimliyor Onun şiirini…

“O da kim” mi?

Adı Adnan Öztel; çok uzun süredir – yıllardır diyelim!-; Tekirdağ 1. Nolu F Tipi Hapishane’sinde (C-96) “Estetik”e[2] kafa yoranlardan…

İki yeni şiir kitabı çıktı: ‘Yaralı Bir Asma Kütüğü-1[3]/ 2[4]’… İlk kitapta 205, ikincide ise 158 şiir var.

Her iki yapıtın bireysel ve evrensel bağlamdaki karşılığı, ‘Filozofça’ “Gözyaşları akıp gider/ Sensin kalan/ Aşkınla/ Derinimde” (K 1/ s.25) dizeleriyle anlatılan derinlik kanımızca.

* * * * *

Şiir üzerine yazmanın ya da şairin şiirini değerlendirmenin, güç ve soru(n)lu olduğunun bilincindeyiz; isteseniz siz buna şairin uzun yıllardır zindanda olduğunu da ekleyin…

Ayrıca bilmekteyiz ki şairlerin yükü çok ağırdır. Antonin Artaud’ya göre, “Dönemin endişelerini açığa çıkarır,” onlar…

Kolay mı? Şairin işi bir yandan kendi macerası üzerinden tüm insanların öz macerasını tahrik edecek güçte işaretler çekip çıkarıp, öte yandan da kavrama gücünün sınırlarından insanlara bazı işaretler getirmektir.

Bu bağlamda, neden “Şiir bir büyüdür; şair de büyücü” demeyelim…

Şiir büyüsüyle çoğul okumalara açıktır ve okurlarınca yeniden üretilerek, çoğaltılabilir; Melih Cevdet Anday’ın “Eksik bırakacağım şiirimi! Onu sen tamamla!” dizesindeki üzere..

Kanımızca zindandan aşka, hayata doğru haykıran dizeleriyle sokaklara, mücadeleye büyü yapıyor!

Yapıtında zindan meselesi, dizelerinde, temel ve devamlılık izlekleri olarak ortaya çıkıyor. Sadece bir mesele olarak değil, bir sorunsal olarak karşımıza çıkıyor; “F-Tipinde İlk Duyuş” (K 1/ s.90), “F-Tipi 1/2” (K 1/ s.118-119), “Sürgün Düşleri” (K 2/ s.40-41), “Ringde” (K 2/ s.51), “Görülmüştür” (K 2/ s.119), vd’lerindeki gibi…

* * * * *

Zindanda yatmış (ve yatıyor) olmak Adnan Öztel için bireysel oluş hâli olması yanında; evrensel bir sorunsal; Herakleitos felsefesinin temelini/ merkezini oluşturan sistematiği anımsatırcasına.

Bilinir: Oluş kavramını ya da olgusunu ateş metaforu ile anlatır Herakleitos. Ateş ve onun alev, köz ve kül gibi veçheleri Herakleitos’da oluş hâlinin “ne”liğini dile getirir. 

Ateş’in, köz ve alev hâlinde var olması için, odunun yanması, yani yok olması gerekir. Oluş, var olma ile yok olma arasındaki gerilimde vücut bulur. Ateşin var olması için odunun yanması/ yok olması gerekir. 

Nâzım Hikmet’in, “Ben yanmasam,/ sen yanmasan,/ biz yanmazsak/ nasıl/ çıkar/ karan-/ lıklar/ aydın-/ lığa” dizelerindeki içerik, tam de bu oluş hâlinin gerilimini, ateş/aydınlık lehine dile getirmesinden alırken; Herakleitosçu oluş anı, yani odunun yanması ve alevin vücuda gelmesi devrim hâlidir.

Yaşamı şiirde yaşamak tam da böylesi bir şeydir elbette; “Sanat, ustaca boyanmış bir ideoloji değildir; siyasal anlam yapıtın dokusunda bulunur,”[5] uyarısı eşliğinde Avner Ziss’in…

Kaldı ki, “Kıpkızıl Karanfiller” (K 1/ s.10), “Kavga” (K 1/ s.43), “Ustalara” (K 1/ s.84) ya da ‘Madende Diri Diri Gömülenlere Ağıt’ta “Efendiler köle katlediyor durmadan/ Ben Duramıyorum hücremde acıdan” (K 1/ s.46) haykırışında Adnan Öztel’in, bulabilirsiniz altını çizdiklerimizi. 

* * * * *

Belirttik; ama ısrarla, bir kez daha yineleyelim: Zindanda yatmış (ve yatıyor) olmak Adnan Öztel’in şiirinde başat bir eksendir. Çünkü O, zindanda çiçeklenen sevdasıyla; Julius Fuçik’in, “Hücrelerin gözleri vardır… Hücrelerin elleri vardır,”[6] deyişini hiç mi hiç unutmaz/ unutturmaz!

Sakın ola (c)ezaevi deyip geçmeyin; elbette okuldur orası okul olmasına da; Julius Fuçik’in, “Hapishane elbette şen şakrak bir yer değil, ama hücrelerin önündeki dünya hücrelerin içindeki dünyadan daha kasvetli,”[7] uyarısı eşliğinde dahası da vardır!

“Nasıl” mı? Beş alt başlıkta yorum-suz(!) aktarıyoruz!

  1. i) İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, salgın sürecinde cezaevlerinde hak ihlâllerinin arttığına dikkati çekerek, hak gasplarının kalıcı hâle getirilmek istendiğini belirtti…[8]

“Salgınla birlikte cezaevlerinde hak ihlâllerinin arttı”…[9] 

İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu raporuna göre Marmara Bölgesi’nde bulunan 25 farklı hapishaneden 187 başvuru yapıldı ve 2 bin 314 hak ihlâli yaşandı…[10]

‘Cezaevi Raporu’na göre Cezaevlerinde yaşanan hak ihlâlleri her geçen gün daha da artarken her saatte 20 tutuklu ve hükümlü kötü muameleyle karşılaştığını belirtti…[11]

İHD Adana Şubesi, Maraş 1 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşanan hak ihlâllerine dair hazırladığı raporda, tutuklulara yönelik psikolojik baskı olduğu, ayakta askeri nizamın dayatıldığı, tedavi haklarının engellendiği belirtildi![12]

Bandırma 1 ve 2 No.lu T Tipi Cezaevi’nden Afyon T Tipi Cezaevi’ne sevk edilen 25 tutuklu şiddete maruz kaldı. Olayı anlatan tutuklu Engin Okuducu, “Kiminin ayağı, kaburgası ve kolu kırıldı. Her birimizi ayrı ayrı hücrelere koydular. Tedavimiz yapılmıyor,” dedi…[13]

Silivri ve Bursa Cezaevlerinde gazetelerin mahkûmlara verilmediği, radyolara el konulduğu belirtildi![14]

  1. ii) Antalya E Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda bir hafta içerisinde 3 hükümlünün intihar girişiminde bulunduğu ortaya çıktı…[15]

Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde bulunan adli tutuklu Serkan Tumay, gardiyanlar tarafından darp edilerek öldürüldü…[16]

Kürtçe mevlit okuduğu için tutuklanan Patnos L Tipi Cezaevi’ndeki 80 yaşındaki hasta tutuklu mele Ali Boçnak, acil tahliye talepleri dikkate alınmadığı için yaşamını yitirdi![17]

Anayasa Mahkemesi, çıplak aramanın hak ihlâli olduğuna karar verse de;[18] Sivas Cezaevi’nde tutuklu gazeteci Aslıhan Gençay’a uygulanan kötü muamele ve çıplak arama dayatmasına yapılan itiraza “Bu yasal prosedür,” cevabı geldi![19]

iii) Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ile İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) göre, “Tutuklular sağlık hakkından yararlanamıyor”…[20] 

Coronavirüs salgını koşullarında cezaevlerinde 1 maske 4 ay kullanılıyor…[21]

  1. iv) Adalet Bakanlığı’nın 2021 bütçe cetveline göre 2021 yılında 39 yeni cezaevi açılması hedefleniyor…[22]
  2. v) Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2018’e ait Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri açıklamasına göre cezaevindeki insan kişi sayısı 2017’ye göre 2018’de yüzde 14 artarak 266 bin 889 oldu…[23]

Cezaevleri yoğunluğu en yüksek ülke Türkiye’de her 100 bin kişiden 329’u hapis! Avrupa Konseyi raporuna göre, Türkiye’de cezaevlerinin yüzde 123 oranında dolu olduğu, personel başına ise ortalamanın 5 katı hükümlü düştüğü açıklandı…[24]

‘2020 Yılı Hak İhlâlleri Raporu’na göre bir yılda hapishanelerde 38 kişi hayatını kaybetti, bin 855 kişi işkence gördü…[25]

İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu’nun 2019 raporuna göre cezaevlerinde 458’i ağır olmak üzere bin 334 hasta tutuklu var![26]

Şairimiz böyle bir ortamda yaşıyor ve şiiri de bu tablonun eseri…

* * * * *

Evet, hâl bu ya da “Bence şiir ve aşk; bunların ikisi de gayr-ı meşrudur. Meşru duruma gelirse ikisi de biter. Mutluluğun şiiri yazılamaz,”[27] saptamasındaki üzere Cemal Süreya’nın…

Kolay mı? “Şiir yalnızca var olarak dahi ütopyacı bir işlevi yerine getirir; emeğe, baskıya ve sorumluluklara daha az esir olacak bir hayat formunun varlığını teyit eder”ken;[28] “Bazılarının sandığı gibi mısralar duyguların değil, yaşanmış deneylerin sonucudur. Tek bir mısra yazmak için birçok şehirleri, insanları ve nesneleri görmüş olmak, hayvanları tanımak, kuşların nasıl uçtuğunu duymak ve sabahları çiçeklerin açılırken nasıl titrediğini öğrenmek gerekir. Bilinmez yerlerdeki yolları, beklenilmeyen rastlamaları ve uzun zamandır yaklaştığını sezdiğimiz ayrılışları, esrarı daha aydınlatılmamış olan çocukluk günlerini, size anlayamadığınız sevindirici bir haber verdikleri zaman kalplerini kırdığınız ana babaları, derin ve tehlikeli değişimlerle garip bir şekilde başlayan çocukluk hastalıklarını, kapalı odalarda geçen sessiz günleri, deniz kıyılarındaki sabahlamaları, denizin kendisini, denizleri, yükseklerde çağıldayan ve yıldızlarla uçuşan yolculuk gecelerini yeniden, yeniden yaşamak gerekir.”[29]

Dedik ya; “Şairin yaşadığı yer kullandığı imgeler açısından önemlidir.”[30] Adnan Öztel’in de dört duvar arasında yaşadıkları; “Düşle” (K 1/ s.1), “Suların Sessizliği” (K 1/ s.89), “Her Bahar” (K 1/ s.155), “Bahar Havası” (K 1/ s.173), “Alev” (K 2/ s.151), “Sürgün 1/2”, (K 2/ s.11-12), “Fırtına” (K 2/ s.80) vd’lerindeki inatçı umudunun kararlılığıyla; yer kürenin yedi iklim, dört bucağında yani her yerdedir; “Arap Baharı” (K 1/ s.20), “73. Katliam” (K 1/ s.69), “Ankara Garının Önünde” (K 1/ s.73) vb’lerindeki üzere…

* * * * *

Ve nihayet Maksim Gorki’nin, “Şiir yüreğin bilimidir”…

Stéphane Mallarmé’nin, “Şiir, sözcüklerin dinidir”…

Halil Cibran’ın, “Şiir çokça sevinç ve ızdırap ve hayrettir, biraz da söz”…

Salah Birsel’in, “Bir şiir, yalnız o şiire giren sözcükler değil, bir de girmeyen sözcüklerden meydana gelir”…

Fuzulî’nin, “İlimsiz şiir, harcı ve hesabı olmayan duvar gibidir”…

Lawrence Durrell’in,“Kaygı ile teknik buluşunca oluşana şiir denir”…

Arif Damar’ın, “Ayakkabı gibi; ne bol gelmeli biçim, ne de dar. Tam oturmalı şiirin muhtevasına,” uyarılarını “es” geçmeyen dizelerini, Onu var eden aşkla, tutkuyla; “Aşkça” (K 1/ s.26), “Ayrılık”, (K 1/ s.27), “Kucaklıyorum Kanatlarını”, (K 1/ s.34), “Sevgi” (K 1/ s.41), “Senin İçin” (K 1/ s.50), “Aşk Şiiri” (K 1/ s.60), “Gülüşün” (K 1/ s.110) vd’lerindeki üzere ak kâğıta nakşeden Adnan Öztel ikisini de Berrin Taş’a ithaf ettiği yapıtının ikinci cildindeki “Arayış”ta, “Aradım hep/ Bir dost aradım/ Sorgularken dünyayı// Kafa tutarken yalana// Yoluma yoldaş olan” (K 2/ s.162) dizeleri de Neri(man) Çelik’e adanmış, “Büyük sevinç/ Kırkımı bitirirken/ Sabırla yanımda durman/ Büyük sevinç/ Çıkmama on yedi yıl varken/ Yanımda olduğunu duyumsatman/ Büyük sevinç/ İçimde damla damla çoğalman/ Her damlası/ Pırıl pırıl can suyu” (K 2/ s.145)

* * * * *

Adnan Öztel’i okuyun; hücrelerin küflü duvarlarını, hiç sönmeyen floresan ışığını, demir parmaklıkları ve yüreğini dışarının acılarına, coşkularına katma tutkusunu daha derinden hissedeceksiniz.

N O T L A R

[*] Güney Dergisi, No:96, Nisan Mayıs Haziran 2021…

[1] George Sand.

[2] Adnan Öztel, “… ‘Estetik Kategoriler’ Üstüne”, İnsancıl, Yıl:31, No: 366, Ocak 2021, s.7-11.

[3] Adnan Öztel, Yaralı Bir Asma Kütüğü-1, İnsancıl Yay., 2020, 211 sayfa.

[4] Adnan Öztel, Yaralı Bir Asma Kütüğü-2, İnsancıl Yay., 2020, 162 sayfa.

[5] Avner Ziss, Estetik-Gerçekliği Sanatsal Özümsemenin Bilimi, çev: Yakup Şahan, Hayal Perest Kitap, 2016.

[6] Julius Fuçik, Darağacında Röportaj, çev: İrfan Yalçın, Yar Yay., 1995, s.66.

[7] Julius Fuçik, Darağacından Notlar, çev: Celal Üster, Yordam Kitap, 2015, s.106.

[8] “Yoleri: Cezaevlerinde Hak İhlâlleri Artıyor”, Yeni Yaşam, 7 Ağustos 2020, s.5.

[9] “Marmara Cezaevlerinde Hak İhlâlleri Artıyor”, Yeni Yaşam, 23 Temmuz 2020, s.5.

[10] “3 Ayda 2 Bin 314 Hak İhlâli”, Birgün, 25 Temmuz 2020, s.10.

[11] “Cezaevlerinde Saatte 20 Hak İhlâli Başvurusu: Ceza İçinde Ceza”, Birgün, 25 Aralık 2020, s.7.

[12] “Maraş Cezaevi Raporu: Tutuklular Tedavi Edilmiyor”, Yeni Yaşam, 9 Ağustos 2020, s.5.

[13] “Bandırma’dan Afyon’a Sevk Edilen Tutukluların Kaburgasını Kırdılar”, 15 Şubat 2020… http://mezopotamyaajansi22.com/GUNCEL/content/view/86013

[14] “Cezaevlerinde Gazete, Radyo, Revir Yasak”, Evrensel, 29 Şubat 2020, s.3.

[15] Leyla Kılıç, “Antalya E Tipi’de Bir Haftada Üç İntihar Girişimi”, Cumhuriyet, 6 Ocak 2021, s.6.

[16] “İddia: Serkan Tumay’ı Gardiyanlar Öldürdü”, Yeni Yaşam, 21 Ekim 2020, s.5.

[17] “80 Yaşındaki Hasta Tutuklu Yaşamını Yitirdi”, Yeni Yaşam, 25 Eylül 2020, s.5.

[18] “Gözaltında ‘Çıplak Arama’: Anayasa Mahkemesi Hak İhlâli Kararı Verdi”, Cumhuriyet, 6 Ocak 2021, s.8.

[19] Aslıhan Gençay, “Çıplak Arama Yasal Prosedürmüş!”, Evrensel, 2 Kasım 2020, s.11.

[20] “Tutuklular Sağlık Hakkından Yararlanamıyor”, Yeni Yaşam, 17 Ağustos 2020, s.5.

[21] Mahmut Lıcalı, “Gülizar Biçer Karaca: Cezaevlerinde 1 Maske 4 Ay Kullanılıyor”, Cumhuriyet, 1 Kasım 2020, s.13.

[22] “Adalet Bakanlığı 2021 Hedefini Belirledi: Sorunları Çözmek Yerine 39 Yeni Cezaevi Yapacak”, Yeni Yaşam, 7 Ekim 2020, s.9.

[23] “Cezaevindeki Tutuklu Sayısı Giderek Artıyor”, Birgün, 6 Aralık 2019, s.7.

[24] Hüseyin Hayatsever, “Prangalar Ülkesi”, Cumhuriyet, 8 Nisan 2020, s.6.

[25] “Sezgin Tanrıkulu’ndan 2020 Hapishaneler Raporu: 38 Kişi Yaşamını Yitirdi, Bin 855 Kişi İşkence Gördü”, 16 Ocak 2021… https://www.gazetepatika13.com/sezgin-tanrikulundan-2020-hapishaneler-raporu-38-kisi-yasamini-yitirdi-bin-855-kisi-iskence-gordu-81755.html

[26] “Hayati Tehlikesi Var Bırakılmalı”, Yeni Yaşam, 23 Ocak 2020, s.5.

[27] Cemal Süreya, Güvercin Curnatası – Konuşmalar, Soruşturma Yanıtları, Derleyici: Nursel Duruel, Yapı Kredi Yay., 2011.

[28] Terry Eagleton, Şiir Nasıl Okunur, çev: Kaya Genç, Ayrıntı Yay., 2015.

[29] Rainer Maria Rilke, “Şiir Nasıl Doğar”, https://www.antoloji.com/bir-dizenin-ilk-kelimesi-nasil-dogar-siiri/

[30] Arife Kalender “Çağdaş Şiirimizde Sık Kullanılan İmgeler 1: Dağ!”, Cumhuriyet Kitap, No:1612, 7 Ocak 2021, s.4.

İlginizi Çekebilir

Eyüp Ensari: Merkez, dizi filmler ve mafya
Zülküf Kurt: Sadece Gezi Direnişi değil, tencere tava da yasak!

Öne Çıkanlar