Irak seçimlerinde öne çıkan genel siyasi sonuc, İran kaybetti, ABD ise kazanamadı! Ayrıntılarına gelince;
Sivil siyasete ve çözüm kapasitesine güvensizlik sürüyor.
Seçime katılım oldukça düşüktü çünkü 2003 yılından beri sivil siyasete ve çözüm kapasitesine ilgi ve güven azalıyor. Bilindiği gibi 2018 seçimlerinde de katılım %44.5 gibi düşüktü, 10 Ekim 2021 seçimlerinde bu oran daha da düştü. Bunun belli başlı nedenleri şöyle özetlenebilir;
Irak’ta siyasi olduğu kadar askeri olarak ABD ve Koalisyon güçlerinin yanı sıra, İran var, bir adım geriden Türkiye var. Özellikle ABD ile İran’ın askeri ve siyasi kıskacında Irak sivil siyaseti nefes alamıyor. Arap mı, Şii mi vb. kimlik bunalımı yaşıyor.
Sivil siyasete güven olmadığının en belirgin göstergesi, hemen hemen her siyasi oluşumun Irak merkezi Ordusu dışında Haşdi Şabi içerisinde kendine bağlı bir askeri gücünün olmasıdır. Kendi içinde 40 ayrı askeri grubu barındıran Haşdi Şabi’de; Sadr’ın Mehdi Ordusu, Hadi Emiri’nin Bedir Örgütü, Kais el Hazali’nin Saib Ehl El Heq gücü ve hatta Seyyid y. Neccaroğlu’nun Türkmen Tugayı… Bu tablo sivil siyasetin yanı sıra Irak merkezi Ordusuna da güvenin olmadığının çıplak fotoğrafı.
Şunu da ekleyelim; ekonomik krizin yol açtığı 2019’da büyük halk ayaklanması (ki hükümete erken seçim kararı aldırtmıştı) sivil siyasetin boğazına kadar battığı yolsuzluk, mülkiyet hırsızlığı, rüşvet vb. nedenlerle de güvensizlik besliyor. Bütün bunlar seçime ilgiyi düşürdü. Zaten Sadr’ın ilk demecinde yolsuzluk, hırsızlık, para kaçırma vb’ne işaret etmesi dikkat çekiciydi. Kürdistan Bölgesel Yönetim alanında da seçime katılım düşük olmasında yukardaki faktörlerin yanı sıra “bu seçim bizim değil” algısı daha baskın duruyor.
Seçimin siyasal sonuçları
1 – Seçimde, ABD ve İran karşıtlığı propagandası ile birlikte Arabi/Irak’i kimliğe dönüş prim yaptı. Bunu en açık Mukteda el Sadr’ın Saurin Koalisyonu yaptı. Saurin Hareketi, Irak/Arap kimliğine dönüş hedefiyle İran Şiiliğinin Irak/Arap kimliğini baskılamasına karşı tutum aldı ki bu yeni de değil. Sadr, bir süredir İran’a mesafeliyken ABD karşıtlığının ise başını çekiyor. ABD’nin askeri ve siyasi vesayetine açık tutum alarak gitmesini “gitmezse savaşla gönderileceğini” söyleyecek kadar ABD karşıtı. Saurin Koalisyonu bu politik duruşla seçimde 73 vekil ile birinci çıktı.
İkinci sırada (tabi Araplar içinde ikinci sırada yoksa Meclis’te ikinci sırayı 62 vekille Kürtler yer alıyor) ise ABD yanlısı eski Meclis Başkanı M. Halbusi’nin Sünni Takaddum Partisi 38 vekille yer aldı. İran yanlısı Şii Kanun Devleti Partisi ise 37 vekille üçüncü sırada. Devamında parçalanmış Şii yapılar yer alıyor. Bu tablo, İran kaybettiği ya da Irak iç siyasetinde elinin zayıfladığı, ABD’nin ise kazanamadığını gösteriyor. Dolayısıyla erken seçim siyasi istikrarı sağlamak için yapıldı ama istikrar çıkmadı. ABD ile İran’ın Irak iç siyaseti üzerindeki hegemonya kavgası devam edecek.
2 – İran’ın eli zayıfladı ancak Irak’ta istikrarı bozacak birden fazla siyasi ve askeri araca halen sahip. Başta Maliki’nin Kanun Devleti olmak üzere birden fazla siyasi yapıyı denetleme-yönlendirme kapasitesi var. Ve askeri olarak Irak merkezi ordusu üzerindeki etkisi bir yana sahada Ordu’dan daha güçlü Haşdi Şabi içinde de birçok askeri grubu denetliyor. Zaten İran yanlısı siyasi ve askeri gruplar seçimi sonuçlarına itirazlarını açıkladılar. Başta Hadi el Emiri olmak üzere İran yanlısı Şii direniş grupları “bedeli ne olursa olsun seçim sonuçlarını tanımayacağız” dediler. Bu tablo seçimin istikrar üretmediğinin en belirgin göstergesi.
3 – Seçimin dikkat çeken bir olumlu sonucu, kadınların onca zor koşullara rağmen 329 sandalyeli Mecliste 24’ü Kürdistan’dan 97 vekille temsil edilmeleridir. Yanı Meclis’te kadınların temsil oranı %30’a ulaşırken, “1936 da kadına seçme ve seçilme hakkı tanıdık” ile övünen Türkiye’de bu oran %17! Irak Meclisinde kadınların yüksek katılımında Şii kültüründe kadınların siyasetteki aktifliği ve başta Kuzey Kürdistan’daki kadın hareketi olmak üzere Kürdistan’da kadının artan siyasal gücünün rolü var.
4 – Ve Kürt siyasetinde en çok tartışılan Irak Federal Meclisinde Kürt partilerinin temsil oranı. ile Şengal meselesi. Irak 2018 genel seçimlerinde KDP 25, YNK ise 18 sandalye kazanmıştı. 10 Ekim 2021 seçimlerinde ise KDP 32, YNK 15, Yeni Nesil Hareketi: 9, İslami Birlik Partisi: 4 milletvekili kazandığı açıklandı. Yanı KDP açık ara ile önde. Bunun birden fazla nedeni var.
YNK’de Mam Celal sonrası süren iç istikrarsızlık özellikle son iç kavgalarla doruğa çıktı. Bu durum siyasi istikrar açısından ikinci büyük hatta bir dönem birinci parti olan YKN’ye ilişkin halkta büyük bir güvensizlik yarattı ve seçime yansıdı. Goran hareketi’nin ise birden yükselip hızla gerilemesi yine Kürdistan halkının istikrar arayışının adresi olamadı. Bu durumda KDP, başta disiplinli parti yapısıyla “istikrarı ben temsil ediyorum” dedirtti. Ki aynı duruşuyla Federe Kürdistan Bölgesi’nin son seçimlerinde de yine KDP açık ara öndeydi. İkincisi, her iktidar partisi gibi hükümet olmanın imkan ve olanaklarını kullandı. Bu açıdan özellikle Êzîdî halkına “sorunlarınızı ben çözerim” propagandasını etkili sürdürdü. Üçüncüsü, bağımsızlık referandumunda, bağımsızlığı en net savunan parti olması… gibi nedenlerle son iki seçimde KDP açık ara önde.
KDP’nin bu konumuyla, Kürdistan’da siyasetin tek ayak ya da eksenli bir yapıya doğru evirilmesi iç siyaset dengeleri açısından olumlu sonuçlar üretmeyecek. KDP ile YNK’nın birbirine yakın oy oranları iç siyasette önemli dengeydi. YNK’den kopan Goran Hareketinin ikisine de eleştirel yaklaşımıyla bir başka denge üretmişti. Dileriz bu son tablo geçici olur. Sadece YNK değil Irak ve Kürdistan Komünist partileri de toparlanıp eski güçlerine ulaşarak siyasete önemli bir ilerleme sağlarlar.
Gerek İŞİD saldırısı sürecindeki tutumu gerekse son seçimlerde Şengal’e ilişkin KDP’nin politikaları eleştirilebilinir ama “Şengali işgal ediyor” demek yanlıştır. Şengal Kürdistan kentidir ve tüm Kürt partilerinin örgütlenme hakkı var. KDP ise Kürdistan Bölgesi’nde iktidar partisidir, Şengal’e gitmesi, orada seçime katılması kadar doğal bir durum yoktur. Şengal ile ilgili şunu ekleyeyim; Coğrafyasıyla Kürdistan’ın üç parçasını birleştiren Şengal üzerinde siyasetimiz neden ayrışıyor? Neyi paylaşamıyor? İran ve Türkiye farklı hesaplarla Şengal’in Kürdistan siyasetinde gerilim-çatışma alanı olması için her şeyi yaparken, Kürt siyaseti Şengal’ı aralarında barış-uzlaşma köprüsü yapmak zorunda! Başka yolu yok!
5 – Son olarak, Mukteda El Sadr Kürt siyasetiyle ittifak kurma mesajları gönderiyor. Olabilir ama hangi temelde ittifak? Arap milliyetçisi Sadr; Bağımsızlık referandumu ardından Kürdistan Hükümetinden, İran oyun kuruculuğunda ve tankların zoruyla alınan Kerkük, Diyale, Tuzhurmatu….gibi Kürdistani kentlerde Anayasal hüküm 140. Maddeyi uygulanacak mı? Yani referandumla kentlerin Kürdistan Hükümetine iadesini kabul edecek mi? Meselenin özü budur.
cambegyekbun@hotmail.com