Süleyman Demirtaş: Karadeniz’in gazı, Dersim’in sazı

Yazarlar

Doktorda sıra beklerken pencereden durakta otobüs bekleyen insanları izliyorum, kim nasıl bir hayat yaşıyor diye tahmin yürütmeye çalışıyorum. Pazar fileli yurdum teyzesi, modern saç tıraşlı ve sürekli telefonuna bakan işsiz genç modeli, aslında babam çok zengin ama bugün otobüse bindimci genç kadın, mesaiye gidip gelmekten posası çıkmış ve bu otobüs ahalisine çok alışık, sallamayan fabrika çalışanı adam ve de standart birkaç öğrenci, sırtında gitar, ayağında bot, asi, kabına sığmaz, pırıl pırıl, zeki, sistemin henüz yontmadığı, birazdan okulu bitirip umutsuzca iş arayacak, bulamayıp yurt dışına kaçmaya çalışacak olan, TSE standardında öğrenci!  

Ne zor hayatlarımız var…

Hadi biz kefeni yırttık sayalım kendimizi. Bunca genç ne yapacak ? Acaba benim çocuğum nasıl bir hayat yaşayacak? Bugün cinsiyetini öğreneceğim. Ona göre kafamda biraz daha netleşecek belki, kurguladığım hayatı. Eğer bir kız evladım olacaksa sorumlulukları daha bir ağır olacak. Erkek egemen toplumda benim yaşadıklarımı ona nasıl yaşatmamalı? Kaç yaşında ve nasıl anlayacak acaba kadın olmanın zorluğunu. Okulda, İşyerinde mobinge mi uğrayacak, sokakta tacize mi uğrayacak, bir adam sevecek ama adam ona hayatı zindan mı edecek? Ya da o, onu seven bir adamın…. Nokta . Benim kızım yapmaz öyle, soylu, asil olur. İnşallah!

Ya radikal bir gruba dahil olsa! Dinci, cinci gruplar işte, ne bileyim veya ben gibi devrimcilik yapıp hapis ve işkence mi görsün?  Yoldaşları tek tek dökülürken ilerleyen yaşı ve kuramadığı hayatına mı hayıflansın. Olmaz! Onu iyi okullara göndermeli, birkaç dil öğretmeli, dünya insanı olarak yetiştirmeli. Peki ya az sonra doktor cinsiyeti erkek derse! O daha mı kolay olur acaba? Büyütür salarım ortalığa, koca adam derim ne yaparsa yapsın mı? Zaten o model erkekler yüzünden dünya yaşanmaz halde değil mi? Oğlumu sevgiyle büyütürüm. Gaddar olmasın, mobing , taciz yapmayan , sevdiği kadına da hayatı zindan etmeyen bir insan evladı olsun. 

Ezerler mi onu acaba? Askere göndermem, yurtdışına gitsin. Büyüyünce kendi cinsel yöneliminin farkına kendi varacak. Doktor ultrasyondan bir cinsel organ, fiziki bir kaç detay ile bunu göremez ki! Benim evladımın nasıl bir birey olduğuna birazdan  karar verecekler, resmi kağıtlara yazmaya başlayacaklar ve bu ona ömür boyu eşlik edecek. 

Onu bu dünyanın salvolarından korumaya şuan başlamalıyım. Sistem, cinsel organımızı daha ana karnındayken teknoloji kullanıp görmeye çalışıyor. O an bilsek ne yapardık acaba. Neyine bakıyon neyine, öyle meraklı meraklı, buyrun al deyip gösterirdik sisteme. 

Bir durun be! Kaçtık mı! Hele bir kendimize gelelim, etrafa bir bakalım, nereye geldik, kimiz, neyiz ne değiliz. Paatt diye etiketi yapıştırıyorsunuz. Coğrafya mı kaderdir yoksa anamızın kim olduğu mu kaderdir? 

Durak da boşalmış, bindiler otobüse. Sıra bana geldi, müsaadenizle, gidip doğuracağım çocuğumu sistemle tanıştırayım. Bu sistemin ultrasyon cihazı, bu da bizim bebeğin cinsel organı.

Umarım memnun olursunuz. Kimi daha ana karnında sisteme gününü göstermeye başlıyor. Kiminde de o döt yok. Ama ultrasyondan döt ayıklayamıyorlar henüz. Bak sen ! Bu çok sistem karşıtı olacak belli, alın bunu alın alın alın! 

*

Bugün pek müşteri yok, sabahtan beri sadece iki kişi bindi taksiye. Hava güzel, insanlar ya yürüyor ya da otobüse biniyor genelde. Eşim bugün doktorda, çocuğun cinsiyeti belli olacaktı. Aramadı henüz beni. Demek mevzu uzun. E tabi kimin oğlu! İşi bırakıp beraber de gidemedim. Günlük kira ödüyorum plaka sahibine. Gündüzleri ben, geceleri de Siirtli Ferhat çalıştırıyor arabayı. Ferhat, ite kopuğa karşı daha bir caydırıcı. Bekar adam. Ben baba oluyorum. Sanki daha bir temkinli oldum o günden beri. Tamam kimin oğlu falan derken abarttım kabül! Biraz 3,5 atıyorum, gece çalışmasında.  Sağlam basmam lazım yere…

Kızım mı oğlum mu olacak acaba? Sonuçta dar gelirli bir babaları var. Ezilenler sınıfına bir üye daha geliyor. Anneleri devrimci, eski dedirtmiyor ama bilin yani eski devrimci. Yoksa benimle evlenir miydi! Baktı olmuyor o işler, alayım bu garibanı oturayım dedi bence.  Ona sorsan neler neler planlıyor ama ben biliyorum hayata dezavantajlı başlayacak. Emanet bir direksiyon sallayarak nereye ulaştırabilir ki baban seni be yavrum. Büyür de annen gibi ezilenin hakkını aramaya kalksan, olur da seni devlet hapsetse, avukata verecek paramız yok be. Devrimci olmana bile imkanımız el vermiyor. Benim gibi sağa sapsa ne fayda. El pençe olup, beş kuruş etmezlerin kapılarında eşik mi aşındırsın? Eşim  çekip çıkardı beni resmen sağın batağından. Yoksa ben hala uzun paltoyla, pişik olmuş gibi yürüyerek,  ötüken yolu yokuşmuş da kafaları tokuşmuş da modundaydım. Allah bin defa razı olsun. Hayatımda böyle mübarek bir sosyalist görmedim. 

Trafik çok sıkışık, yürüyüş mü ne varmış bugün. Yine Kürtler bunlar. Nasıl bir enerji arkadaş bunlarda da. Özgürlük, demokrasi istiyoruz diyorlar. Bizim Karadeniz’de de yok özgürlük ve demokrasi. Sadece doğuda mı yok arkadaş? Açın şu trafiği de işimize bakalım. 

Aslında beş nesildir işimize bakıyoruz da bir gıdım ilerlediğimiz yok. Aha şu trafikte sıkışmış araba gibi, olduğumuz yerde gaz tüketiyoruz. Biz çalışıyoruz onlar çalıyor. Şeytan diyor kapat şu kontağı gir aralarına başla bağırmaya “ yeteeerr ulaann yeteerr” diye. Yani öyle değil tabi ama öğrenirim nasıl slogan atıyorlar.  Bir dakika ! Şeytan nasıl bunu der yaw!  Özgürlük, adalet, demokrasi!! 

Tövbeeestağfurullaahh! 

Selahattin Demirtaş vardı, HDP’ydi partisi ama biz hepsine HADEP diyoruz. Ülkeye bir soluk aldırdı. İnsan ölmedi, neredeyse barış olacaktı o ara. Allah var işlerimiz de düzgün gitti o yıllar. Onu da hapsettiler. Reis neden bozdu o işi sahi.? Terörist diyor şimdi de ona. Şeytan demokrasi istiyor, terörist barış, Reis ise çocuk gibi, gördüğü her şeyi istiyor.

Bu ülkede sapı samanı bir ayıklayamadık gitti. 5 aya baba oluyorum. Nasıl anlatacam şimdi çocuğuma bu keşmekeşi çözemedik diye. Gül gibi adama terörist deyip hırsıza, ahlaksıza da oy verip çöktürdüğünüz ülkeye beni neden çağırdınız. Aha doğdum büyüdüm. Sıvamaya mı geldim ben, derse ne diyeceğim ona. Tek vataann, teekk milleett !! falan dersem yer mi acaba? Reis denedi biz yedik valla o niye yemesin. Baktık ki anne baba olarak onu insan onuruna yaraşır bir ortamda büyütemiyoruz, veririm gazı. Reis’in Karadeniz’de bulduk dediği gazı anladınız mı şimdi. 

*  

Bebek gayet sağlıklı görünüyor. Çok büyük ihtimalle bir kızınız olacak. Gözünüz aydın!

Beş ay sonra bir kız annesi olacağım. Duygulandım. Garibim, huzur ve güven ortamındaki son beş ayın. Sonra doğup geleceksin bu dengesiz ülkeye bir bebek olarak.

Çocuk, kadın düşmanı bu zihniyeti nasıl değiştireceğiz. Babanın bile gerçekleri görmesi seneler sürdü. Bıraksam hala sağın ileri düzeyde mallık söylemleriyle geçirirdi bütün hayatını. Ailesinde hala devlet nedir hükümet nedir farkı anlamayanlar var. Devletimize canımız feda diyenlerin, o canlarını feda ettikleri devletlerinin kasasını soyup soğana çeviren bu hükümete en çok onlar karşı olmalıyken …Dersimli’yim,Kürdüm diye hala bana selam vermeyenleri var. Amaann kime neyi anlatacağım bu saatten sonra. Ben evladımı alır giderim buralardan. Kim neye inanıyorsa inansın. Durum ortada!

Benim başörtülü bacım haktan yana olmayı bırakıp hırsızdan, zalimden yana olmuş. Hakkı Allah’tan dahi öğrenemediler, benden mi öğrenecekler? Hiç bir toplum zulmün altında ebediyen kalmadı. Bu ülkede bir gün Karadeniz’de bulunan gazı tüketip Dersim’de hiç susmayan sazı dinleyecekler.

Kalenin kapısı taştan demirden 

Yanlarım çürüdü yaştan yağmurdan 

Bir kimsem yoktur ki dostu cağirtam 

Açılın kapılar Şaha gidelim

Pir Sultan Abdal’ım hey Hızır Paşa

Bizi hasret ettin kavim gardaşa

Yazılan mı gelir sağ olan başa

Açılın kapılar Şaha gidelim

İlginizi Çekebilir

Almanya, Irak’taki askerlerinin görev süresini uzatma kararı aldı
Lübnan: Bu kez de Hizbullah’a ait telsizler patladı

Öne Çıkanlar