Suna Arev: Luisen Meydanı

Yazarlar

Meydanlar kentlerin geçmişten günümüze sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel amaçlı olarak en etkin ve yaygın olarak kullanılan alanlarıdır. 

Meydan kentin gözü, kulağı, dili, yaşam dinamiği, kalbi gibidir. Halkın sosyal, kültürel ve ekonomik hayatına tutulmuş bir ayna görevi gören meydanlar kent kültürünün vazgeçilmez bir parçasıdır.

Kent yaşamının odağı olan meydanlarda düştü insanlık rahmine Spartaküsler… Kahramanlara, zaferlere, yenilgilere ve ihanetlere tanıklık etti meydanlar.

Luisen Meydanı, Darmstadt  kentinin tam ortasında, adını dönemin prensesi Henriette Karoline Luisen’de almış. Meydanın hemen yanı başında duran, şimdilerde konsül olarak kullanılan, kare şeklindeki görkemli büyük saray, prenses sanki hala yaşıyor izlenimi veriyor…

Meydanın tam ortasında kocası Ludwig’in 39 metre yükseklikte kum taşından yapılmış heykeli var..

Luisen ‘in sarayı İkinci Dünya Savaşı’nda tahrib edilmiş ve savaştan sonra aslına uygun olarak restore edilmiş.

Luisen Meydanı 1933’ten 1945’e kadar tarihin en kirli adını taşımış. O dönem bu alanın adı; Adolf Hitler Meydanı olarak değiştirilmiş.  Savaştan sonra ise kanlı katil Hitler adını yakasından düşürmüş. Bu utanç sona ermiş,  kendi adını geri almış Luisen.

Luisen, edebiyat tutkunu bir prenses, sık sık Goethe’yi salonunda ağırlamış. Hatta Schiller de, Don Karlos kitabından bölümler okumuş bu sarayda Luisen’e.

Luisen bir prenses! Öyle sıradan biriyle evlendirilir mi? Hem adına ad, hem soyuna soy, hem de topraklarına toprak katması gerekiyor…

Bu nedenle Karlsruhe ‘de Kral olan kuzeniyle evlendirilir…

Üç çocukları olur ama Luisen mutsuzdur, sevgisizdir, belki de bu yüzden edebiyata bu kadar yakındır…

Bir süre sonra Kral olan kuzeninden ayrılır ve yine önemli bir mevkiye sahip olan Dük Ludwig ile evlenir. Mutlu olur mu? Kim bilir?

Luisen, Dük Ludwig’le olan evliliğinde ölü bir çocuk doğurur…

Belki de Luisen’i anlatan yegane durum, içini öldürecek kadar acı çekiyor olmasıdır. Her ne ise Luisen, Schiller’le kalsın ve Schiller’in şu sözünü desin: “Dünyayı haksızlık yönetiyor, adalet yalnız sahnede var…”

Dük Ludwig Anıtı, Luisen meydanının tam ortasında yer alır. Şeffaf kum taşından olan anıta şu sözler yazılı, “LUDWİG, DARMSTADT HALKI SANA MİNNETTARDIR.’’

Dük Ludwig, kraldan sonraki yerel yönetim olan dükkalığı bir çatı altında toplayarak eyalet sistemini kurar. 1820 anayasasıyla da bu yönetim sisteminin başına geçer.

Ludwig’in 39 metre yüksekliğindeki kulesine çıkmak için, yılın belirli günlerinde izin verilir. Ücretlidir ve 172 sarmal merdiven basamaklarını çıkarak kuleye ulaşırsınız.  Kuleden bakınca Darmstadt ve Hessen Eyaleti ayaklarınızın altındadır.

Ludwig, uzun, iri ve peleriniyle, heybetle yönetimini ele geçirdiği topraklara bakar. Bugünkü dünya finans merkezi, Frankfurt, Ren Nehri ve dağ yoluyla uzanan Heidelberg onun güzergahıdır.

Sağ elinde 1820 anayasası, sol elinin altında ucu görünen bir kılıç kabzası vardır. Luisen’in sarayı da yerde küçücük kalmıştır.

Anıtın alt bölümü, yatağı andıran, geniş basamaklarla çevrilidir. Evsizlerin, yurtsuzların, uyuşturucu bağımlılarının barınağıdır şimdilerde. Taş basamaklara serili karton ve örtüleriyle orada uyurlar, orada dilenir, oralarda çürüyerek ölürler…

Kentin 9 metro hattı ve bütün otobüs hatlarının birleştiği bu göbekte, baharla birlikte yataklı yorganlı Roman dilenciler de burada birikirler. Dünyanın çilesini bir parmakla durduracak kadar güçlü fakat örgütsüz işçi sınıfı, yine bu meydanda dağılır kentin fabrika ve işletmelerine…

Bankalar, büyük alışveriş merkezleri de yine bu meydan etrafındadır..Kaufhof, Karstadt , H und M, gibi mağazalarda sergilenen, daha çok çocuk ve kadın emeğiyle ( Pakistan, Hindistan, Türkiye) üretilmiş giyim eşyaları ve o merkezlerin tuvaletlerini bekleyen Afrika kökenli halklar da Luisen Meydanı’nın kopmazlarıdır…

Bu meydanda olur bütün protestolar; 1 Mayıs’lar, 8 Mart’lar, Newroz’lar bu meydanda… Kazanılacak ya da kaybedilecek komünal buluşma yeri bu meydan gecenin yalnızlığını bir tek evsizlere ve bağımlılara bırakır. 

Devlet meydanın tam ortasındaki bu görüntü zulmüne dur demez. O insanlara barınabilecekleri bir mekan sağlamaz..

Meydana 20 adımlık mesafede polis şubesi var. Bakışlarıyla adeta şöyle der; ” Eyy halklar!! Haddinizi bilin, beterin beteri var, halinize şükredin. Boyun bükün ve çalışın…” 

Meydanın ortasında Ludwig’in ayak altında Hanau’da Nazi saldırısı sonucu öldürülmüş 9 kişinin adı ve resimleri çiçekler ve mumlarla birlikte yere serilmiş.

 Duyarlı halk inisiyatifince düzenlenen bu tören, yetkililerin timsah gözyaşlarıyla sona ermiş. 

Mumlar hala yanıyor, yerdeki resimler çok genç, her ülkeden…Yaşanacak çok gün vardı diye haykırıyorlar…

İlginizi Çekebilir

Temel Demirer: Kardeşim(iz)im ‘Davası’ (Mı?)!
Zülküf Kurt: Cümlenin gecesi

Öne Çıkanlar