TİP’li Ahmet Şık, ‘Kürt Faşistleri’ nedeniyle özür yazısı yazdı

GündemPolitika

Kürtlerin oylarıyla HDP’den milletvekili seçilen, HDP üzerindeki baskıların arttığı bir dönemde HDP’den istifa eden Ahmet Şık, seçim dönemde bir videoda sarf ettiği “Kürt faşistlerle uğraşamam” ve “Selahattin’i çıkar HDP’den ortada HDP kalmıyor” sözleri nedeniyle gecikmeli bir özür yazısı yazdı.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, seçim döneminde bir vatandaş ile yaptığı sohbette, vatandaşın, “O kadar sert ve sekter var ki HDP’de” sözlerini sarf etmiş, sonra da; “Hâlâ var, bak Selahattin bugün canımıza okumuş. Güya aynı ittifaktayız. Yapan da Selahattin. Selahattin’i çıkar HDP’den ortada HDP kalmıyor” demişti. Şık, ”bazı şeylerden rahatsız olduğunu belirtmiş, “Bunlardan rahatsızım zaten. Yeterince Türk faşist var, bir de Kürt faşistlerle uğraşamam” sözlerini sarf etmişti.

Şık bugün -gecikmeli de olsa- bir özür yazısı kaleme aldı.

Gerçek Gündem’de  yayınlanan yazısında Şık, videonun kırpılmış olduğunu belirtip bir fotoğrafa yer vererek şunları yazdı:

Üzerinde çokça konuşulan ve konuşulmaya devam eden bir seçim daha geride kaldı. İktidar mahfilleri dışında herkesin kendine dersler çıkarması gereken bir sonuçla noktalanan seçim sürecinde bilerek bilmeyerek çokça hatalar/yanlışlar yapıldı. Bu yazı o hatalarda/yanlışlarda payı/katkısı olan biri olarak bir iç dökme, özür, özeleştiri.

Sonrasındaki yazılar ise bir ortak gelecek hayalinde yan yana durmaya devam edenler için hatalardan ders çıkarmamızı sağlamak için bilinmesi gerekenler.

Madem özeleştiri ve özür dedik oradan başlayalım.

Seçime gidilen süreçte bir video görüntüm Saray medyası tarafından servis edildi. Toplamı 10 dakikadan uzun olan, ancak kırpılıp manipüle edilerek dönemin gerilimine uygun olarak kullanışlı hale getirilen konuşmalar doğal olarak çok ciddi bir reaksiyonla karşılandı. Şimdi burada okuyacağınız açıklamalar o günlerde yapılsa işitilmeyeceği bilindiğinden sözü dolandırmadan partim ve ben özür diledik. Çünkü orta yerde bir kırgınlık, duygu burukluğu, güven zedelenmesi varsa, özür bir onarma çabasıdır ve buna talip olmayı içerir. Öte yandan iktidarın Emek ve Özgürlük İttifakı’nın güç birliğini baltalamaya dönük hamlelerini engellemek için de gerekliydi bu.

Yapmam gereken açıklama için seçim sürecinin tamamlanmasını bekledim. Ancak tüm muhalif kanata yayılan siyasal gerilimler sona ermediği için bir türlü o fırsat gelmedi. Hala da öyle ama artık yazmak şart. Seçim sürecinde yapılan sohbetlerde TİP ile ilgili kullanılan sözcüklerin ve ifadelerin, seçmenle yapılan konuşmaların aynı biçimde ortalığa saçılması halinde nerdeyse insanları birbirinin yüzüne bakamayacak hale getireceğini belirtmekte de fayda var.

Söz konusu video kaydı, seçim çalışmaları sırasında Kurtuluş’ta HDP’li arkadaşların mekânında HDP’li bir arkadaşımla yapılmış uzunca bir konuşmanın kırpılmış ve manipüle edilmiş 25 saniyesiydi. O kısımlarda ise “Yeterince Türk faşisti var bir de Kürt faşistleriyle uğraşamam”, “Selahattin bugün canımıza okudu”, “Selahattin’i HDP’den çıkar geriye HDP kalmıyor” cümleleri duyuluyordu.

Bağlamından koparılmış, yanlış anlaşılmaya ve amacını aşmaya açık cümleler, servis edenlerin de hesapladığı gibi kıyameti kopardı. “Yeterince Türk faşisti var bir de Kürt faşistleriyle uğraşamam” dediğim sözlerim duyulduğu şekliyle yorumlanınca Kürt siyasal hareketinin bileşenlerine, HDP’ye faşist dediğim manası çıkarıldı. Halbuki o sözler İstanbul Newroz’unda Nazi selamı verenlereydi.[1] Planlı ve örgütlü bir biçimde birkaç farklı yerdeki Newroz mitingine katılıp açtıkları bayraklarla Nazi selamı verenlere faşist yerine ne denileceğini “ezilen ulus milliyetçiliği” referansları üzerinden yazılar yazıp yorumlar yapan yanıtlasın.

Sözlerin bir diğer muhatabı ise Diyarbakır Newroz’unda LGBTİ’lere saldırıp darp edenlerdi.[2] İktidarın yeni “şeytanı” ilan edilen ve sürekli hedef gösterilen LGBTİ+’ların bu konuda en ilerici siyaseti gösterenlerden biri olan HDP’nin mitinginde, bir önceki yıl olduğu gibi saldırıya uğramalarına ne diyeceğiz?

Politik değerlerim ve geçmişim ortada

Kürt hareketine ya da HDP’ye faşist demek bunca yıldır savunduğum politik değerleri ve o değerleri besleyen mesleki geçmişimi, bunca zamandır yazıp söylediklerimi ayaklar altına almak olurdu. Ne benim açımdan bunu söylemek kabul edilebilir bir şey ne de benim böyle söyleyeceğimi düşünmek kabul edilebilir. Seçimlere gidilirken ihtiyaç duyulduğu aşikar da olsa her ne nedenle olursa olsun birlikte mücadele ettiğim insanların da ortak hukukumuzu, geçmişimizi ve mücadelemizi görmezden gelerek söyledikleri ancak gerçeği, gerçekliği çarpıtmak olur. Ama Nazi selamı verenlere de cinsel yönelimlerini hedef alarak LGBTİ’lere saldıranlara “ilkel milliyetçi” değil faşist demeye devam edeceğim. Bu yoruma katılmayabilir, eksik bulabilirsiniz ancak Ingeborg Bachmann’ın da dediği gibi faşizm, “Atılan ilk bombalarda ya da üzerine yazılıp çizilen terörde değil iki insan arasındaki ilişkide başlar.” Çünkü her türlü hegemonya ilişkisi faşizm tehlikesi barındırır.

“Selahattin bugün canımıza okudu” cümlesi ise sosyal medya hesabından “TİP’e oy verilmemesi” çağrısı olarak yorumlanacak paylaşımlarıyla ilgiliydi.

 YSP’ye oy verin çağrısı elbette ki hak ve meşru. Ancak ittifak ortağınız olan bir partiyi, TİP’i kastettiğiniz yorumu yapılan bir paylaşımı eleştirmek de yanlış değildi.

Ve son olarak video kaydında “Selahattin’i HDP’den çıkar geriye HDP kalmıyor” cümleleri duyuluyordu. Aslında kimileri nezdinde esas gürültü koparan ya da koparması gereken cümle bu idi. Çünkü orada söylemek istediğim HDP’den istifa etme gerekçelerimden de biriydi. HDP’nin iddia ettiği şey olması gerektiğini istifamdan önce ve sonrasında partinin yöneticileri de dahil olmak üzere birçok kişiye de söylediğim üzere o iddianın yüzünün, öncüsünün Selahattin Demirtaş olduğunu söylemeye çalışıyordum. Ama doğru ama yanlış HDP’yi HDP yapan tutumun, temsilcilerinden birisi Demirtaş olan politik hat olduğunu düşünenlerdenim. O yüzden çarpıtılarak yorumlananın aksine, o cümlede Selahattin Demirtaş’a yönelik bir eleştiri söz konusu değildi.

Selahattin Demirtaş ile tanışıklığımızın geçmişi neredeyse 30 yıl. Aramızdaki ilişkinin belirleyiciliğinin önceliği de benim için Demirtaş’ın siyasi kimliği değil. Ancak nihayetinde kendisi bir siyasi lider ve kamusal alanda hakkında konuşurken daha dikkatli olmalıydım. Dolayısıyla üslubumun nezaketsizliği için kendisinden ve muhataplarından yeniden özür dilerim. Ne desem hakaret ve küfürle karşılık bulan bir dönemde “Selahattin Demirtaş’a idam” çığlıkları atılırken sevgili Başak Demirtaş’ın kendisini yalnız hissetmesine yol açan sessizliğin bir parçası olduğum için de özür dilerim. Ve her yerde söylediğimi bir kez de buradan tekrarlayayım:

Selahattin Demirtaş son yarım asırda, genel anlamda Türkiye siyasetinin, özelde memleket solunun/solcularının başına gelmiş en iyi şey/kişilerden biridir. Mevcut siyasal rejim ve kendi statükoları ile menfaatlerini düşünenler için tutsak edilmesi/kalması en iyi olan durum maalesef.

Kimsenin neyi neden demeye çalıştığımı sormadığı söz konusu konuşmaların yer aldığı video ile ilgili açıklamalarım bundan ibaret. Konuşmalarımla ilgili ortaya çıkan reaksiyonun bir benzeri HDP’den istifa ettiğimde de yaşanmıştı. Milletvekili adayı olduğumda beni el üstünde tutan Kürt halkının motivasyonu “yalnız bırakılmadıkları” duygusuydu. Bu nedenledir ki istifa ettiğimde de “kendilerini yalnız bıraktığım” düşüncesiyle dediler diyeceklerini. Yaşanılan bu duygusal kırılma çok anlaşılır. Ve bu duyguyla eleştirenlerin başımın üzerinde yeri var. Bu yüzden, bağlamından koparıldığı için kime, neyi, neden söylediğimin anlaşılmamasından dolayı doğal olarak alınan, tepki gösteren Kürtlerden ve HDP’ye gönül vermiş kişilerden bir kez daha özür diliyorum. Türkiye’de halkların arasındaki bağı, mücadele birliğini güçlendirmek, bunu da elbirliğiyle yapmamız, özveri ortaya koymamız çok önemli.

İlginizi Çekebilir

Yunanistan: Miçotakis, hükümeti kurma görevini aldı
Yenişafak: AKP yeni anayasa konusunda çoğunluk sağlanmaz ise referandum için temaslara başlayacak

Öne Çıkanlar