Tülay Hatimoğulları: İktidar barış olasılığını dinamitliyor

GündemPolitika

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Van’a kayyım atanmasını darbe olarak nitelendirdi, “Süreci, iç barışın olma olasılığını dinamitleyen bir tavır olarak görmekteyiz” dedi.

Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanması nedeniyle kentte bulunan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Kürt sorununa dair son dönemlerdeki tartışmaları ve bu tartışmalar sürerken belediyelere kayyım atamasını Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. Van’ın abluka altına alındığını ifade eden Tülay Hatimoğulları, “Tüm buna rağmen Van halkının iradesi teslim alınamamaktadır. Halk, direnmektedir. Belediye eş başkanlarına sahip çıkmaktadır” dedi.

Kayyım atamasını “darbe” olarak tanımlayan Tülay Hatimoğulları, “Van üzerinden 15 Şubat’ta gerçekleşen bu darbeyi, barışa giden yolda devam eden süreci dinamitleyen, iç barışın olma olasılığını dinamitleyen bir tavır olarak görmekteyiz. Ne olursa olsun iktidarın, AKP’nin barış istemeyen bu tutumuna rağmen biz bu ülkede onurlu bir barışı tesis etmek ve demokratik bir Türkiye’nin koşullarının tesisi için her türlü bedeli göze alarak mücadelemizi sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı.

Kayyım rejiminin 2016’den bu yana kalıcılaştırıldığını ifade eden Tülay Hatimoğulları, “Sadece bizim belediyelerimize değil, aynı zamanda Türkiye’deki üniversitelere, şirketlere, meslek odalarına kadar birçok kesime kayyım atama uygulamaları hayata geçirildi. 1980’de Kenan Evren döneminde gerçekleşen askeri darbede geçici olarak bunun adımları atıldı, şimdi Erdoğan döneminde bu kalıcılaştırıldı. DEM Parti belediyelerine 3’üncü kez kayyım atanıyor. Burada hedeflenen şu: Kürt, kendini yönetemez, Kürt’ün seçme ve seçilme hakkı da yok. Kürtlerin kurduğu ittifak da kendini seçemez ve seçtiremez algısıyla bunları yapıyorlar. Tüm bunlarla Kürtlere, ‘sen bu ülkenin asli vatandaşı değilsin, sen bu ülkenin ötekisisin. Belediye başkanını seçmene de seçilmene izin vermem. Seçilirsen de seçilmişin yerine bir atanmışı gönderirim’ diyorlar. Atanmışların seçilmişlerin yerine geldiği bir ülke, otoriter ve totaliter bir ülkedir. Böyle bir ülkede demokrasinin d’sinden bile bahsedilemez” diye konuştu.

15 Şubat’taki kayyım atamasının 31 Mart’taki kazanıma karşı rövanşist bir tavır olduğunu belirten Hatimoğulları,  “Kayyımın özellikle bu tarihte seçilmesinin böyle bir anlamı da olduğunu düşünüyoruz. Şu bilinmeli ki; kayyımlar, bize geri adım attıramaz. Kayımlar, bizim demokratik siyasetteki var oluşumuzu engelleyemez.” dedi.

‘Toplumsal uzlaşılar daha da büyüyecek’

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, CHP’li belediye başkanlarının “Kent Uzlaşısı’yla” belirlendiği belediyelerine yönelik başlattığı soruşturmaya değinen Tülay Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü: “1 Ekim’den bu yana devam görüşme sürecinde en çok ön plana çıkan, Türk-Kürt kardeşliği oldu. Sayın Öcalan da bunu ön plana çıkardı. ‘İç barışı sağlamalıyız’ diye devlet aklı da. Biz de tarihsel olarak başta Türk ve Kürt halkı olmak üzere Türkiye’de yaşayan bütün halkların kardeşliğini savunan ve bunun için mücadele eden bir partiyiz. Dolayısıyla bugün yapılan uygulamalar iç barışı darbelemektir. Cumhuriyet Başsavcısı’nın ‘Kent Uzalşısı’na yaklaşımı, Türkiye’de mevcut iktidarın bu otoriterleşen ve bütün özgürlükleri kısıtlayarak her yere saldırmasına karşı geniş toplumsal kesimlerin yan yana gelmesine model olabilecek korkusu da yaşadığını göstermektedir. Bu model, iktidarın ‘Beni iktidardan eder’ korkusudur. AKP iktidarı, bu tarzı devam ettirdiği müddetçe, iç barışı darbelediği müddetçe çok daha büyük uzlaşılar kendiliğinden oluşacaktır. Bu baskılara rızalık vermeyen bütün kesimler yan yana gelecektir.”

‘Sürecin diyalogdan barışa evrilmesini istiyoruz’

İmralı’da devam eden görüşmelere değinen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, şunları dile getirdi: “AKP’nin bu tutumuna rağmen bu sürecin devam etmesi tarafıyız. Sonuç itibariyle çatışan kesimlerin birbiriyle görüşmesi iyi bir şeydir. Sayın Abdullah Öcalan’la yürütülen bu görüşmelerin mutlaka ve mutlaka demokratik bir zeminde barışa yol açacağına inanıyoruz. Fakat iktidarın bunu sabote eden, dinamitleyen tavrını hepimiz görüyoruz. Bütün Türkiye’de herkesin hatta AKP’li milletvekillerinin de kafası karışık. Nasıl oluyor bu süreç diye? Sonuç itibariyle bu sürecin steril bir şekilde gitmediğinin hepimiz farkındayız. Bu sürecin bir diyalog süreci olduğunu, ama henüz oturulup konuşulmuş barış stratejisinin oluştuğunu söylemek için çok erken. Öyle bir durum henüz yok. Ama bu süreci barışa doğru evriltmek istediğimiz için bu sürece değer veriyoruz. Bu görüşmelerin devam etmesinden yanayız.”

İlginizi Çekebilir

Mersin’de koruma altındaki keçileri avlayıp sucuk yaptı: 1,9 milyon lira ceza kesildi
Amedspor 9 kişi kaldı! Alberk Koç’ta kırmızı kart gördü

Öne Çıkanlar