ABD’deki kalın Türkiye dosyasını Trump mı Harris mi devralacak? İki başkan adayının Türkiye politikasını Amerikalı uzmanlar DW Türkçe’ye değerlendirdi.
Deutsche Welle Türkçe’den Değer Akal‘ın haberi:
“Harris Türkiye için daha olumlu senaryo”
ABD’nin saygın düşünce kuruluşlarından Alman Marshall Fonu’nun Başkan Yardımcısı Ian Lesser’e göre ihtilaf ve savaşlarla çevrili Türkiye açısından Kamala Harris’in başkan seçilmesi daha olumlu bir senaryo olacak.
DW Türkçe’ye konuşan Lesser, “Türkiye, tıpkı diğer transatlantik müttefikler gibi ABD’nin öngörülebilirliğinin bir paydaşı. Bu nedenle muhtemel bir Harris yönetimi, mevcut sorunlar, görüş ayrılıkları sürecek olsa da Türkiye için daha olumlu, daha rahatlatıcı bir senaryo” dedi.
Geçmişte ABD Dışişleri Bakanlığında Türkiye’den sorumlu siyasi planlama ekibinde yer alan Ian Lesser, son yıllarda büyük gerilimlere sahne olan ABD-Türkiye ilişkilerini yakından takip eden isimlerin başında yer alıyor.
Amerikalı uzman, “Bölgesinde çetin güvenlik sınamalarıyla karşı karşıya olan Türkiye NATO üyesi. NATO ile bu bağı, son derece tehlikeli bir bölgede bulunan Türkiye’nin güvenliği için son derece büyük önem taşıyor. Harris yönetimi, NATO ittifakının devamlılığını sağlayacak bir itici güç olacaktır, buna karşın olası bir Trump Yönetimi ise davranışları önceden kestirilemeyen kapalı bir kutu… Çünkü Trump son derece değişken, istikrarsız ve öngörülemez biri” değerlendirmesini paylaştı.
Trump’ın yeniden başkan seçilmesi halinde neler yaşabilir?
Amerikalı Türkiye uzmanı Nicholas Danforth, DW Türkçe’nin bu sorusuna “Trump’ın galibiyetinin Türkiye ile ilişkilere olası etkilerini öngörmek gerçekten de son derece güç” yanıtını veriyor.
Atina merkezli Avrupa ve Dış Politika Vakfı’nın (ELIAMEP) uzmanlarından Danforth, aynı zamanda uluslararası güvenlik ve strateji konularında en önemli yayınlardan olan War on the Rocks’un editörü.
“Şüphesiz ki Trump, Erdoğan’la kişisel ilişkisini canlandırmaya çalışacak. Bu Türkiye’ye avantajlar sağlayabileceği gibi Brunson davasında gördüğümüze benzer yeni gerilimlere de yol açabilir” riskine dikkat çeken Danforth, ayrıca “İran’la büyük bir savaş çıkmazsa, ABD Trump’ın başkanlığı sırasında muhtemelen iç meselelere daha fazla odaklanıp dışarda daha az aktif olur. Erdoğan açısından bunun avantaj oluşturması mümkün” diye konuştu.
Trump’ın başkanlığındaki bir ABD yönetiminin Türkiye’yi doğrudan etkileyebilecek muhtemel dış politika stratejisi konusunda ise Nicholas Danforth, şunları kaydetti:
“Trump yeniden başkan olursa, Ankara açısından ABD’nin politikası Rusya konusunda muhtemelen daha yumuşak, İsrail konusunda ise daha az yumuşak olacak. Rusya’ya yaptırımlar konusunda Türkiye üzerindeki baskı azalacak, Türkiye’nin Ukrayna savaşında arabuluculuk yapması için daha fazla fırsat doğacaktır. Ama aynı zamanda Hamas’a yönelik tutumu nedeniyle Türkiye’ye karşı çok daha fazla husumet olması mümkün. Ayrıca Trump, Suriye’den çekilebilir ya da tam aksine İran ile artan gerilime karşılık olarak ABD’nin oradaki varlığını iki katına da çıkarabilir.”
Harris’in sürdürmesi muhtemel Biden strateji ne hedefliyor?
Amerikalı uzmanlar, Kamala Harris’in seçimleri kazanması halindeyse Biden yönetiminin izlemekte olduğu Türkiye stratejisinin büyük ölçüde muhafaza edilebileceğine işaret ediyor.
Nicholas Danforth, “ABD’nin mevcut politikasının genel hatları çok da değişmeyecektir. Suriye, Rusya ve Doğu Akdeniz’e ilişkin bilinen anlaşmazlıklar ve Türkiye’nin insan hakları siciline yönelik ılımlı eleştiriler devam edecektir” diyor.
Biden görev süresi boyunca Erdoğan’a mesafeli tutum takındı. Tercihini liderler diplomasisi yerine Trump döneminde durma noktasına gelen kurumlar, bakanlıklar arası ilişkileri canlandırma, görüş ayrılıklarını kapalı kapılar ardında müzakereler yoluyla çözmeden yana kullandı. Biden, Erdoğan’ı Beyaz Saray’da ağırlamadı ama Trump’tan farklı olarak, Ankara’nın İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine vetosu sonucunda yaşanan gerilimleri tehditlerle değil, F-16’larda olduğu gibi müzakereler yoluyla yönetti.
ABD’li uzmanlar bu stratejinin ana odağını “ilişkilerin ileride yeniden restore edilmesini imkansız kılacak kadar kadar kötü, hasmane bir noktaya gelmesini önlemek” olarak nitelendiriyor.
Harris’in ekibinde kritik bir isim: Philip Gordon
Bu arada Kamala Harris’in dış politika danışmanları arasında Türkiye’yi çok yakından tanıyan, önemli bir isim yer alıyor: Philip Gordon.
Geçmişte ABD Dışişleri Bakanlığı’nda üst düzey görevler üstlenmiş olan Gordon, Ömer Taşpınar ile birlikte “Türkiye’yi kazanmak” başlıklı bir kitap da kaleme aldı. Başkan seçilmesi halinde Harris’in Gordon’u Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atayabileceği konuşuluyor.
GMF Başkan Yardımcısı Lesser, Gordon’un Harris’in ekibinde yer almasının önemini, “Gayet tabii ki bu iki ülke arasındaki tüm sorunların birden yok olacağı anlamına gelmiyor. Ancak Harris’in ekibinde Gordon’un yer alacak olması, Beyaz Saray’da Türkiye hakkında bilgi ve farkındalık, ilgi ve odaklanma olacağı anlamına gelir. Bu da fark yaratır” diye konuştu.
Erdoğan’ın 21- 26 Eylül tarihleri arasında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na katılmak için New York’a gitmesi öngörülüyor. Erdoğan’ın bu ziyareti sırasında Biden ya da Harris hatta Trump ile görüşüp görüşmeyeceği merak ediliyor.
Harris’in başkan yardımcılığı boyunca bir çok lider ile teması, görüşmesi oldu. İstisnalar arasında Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile birlikte Erdoğan yer alıyor.