Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, “Türkiye’nin; milli devlet, millet, ülke, vatandaşlık, devlet dili, milli hukuk, milli yargı, halk, seçmen, toplum, aile ve birey açısından mevcut güvenceleri koruyacak, eksikleri giderecek, güvenceleri geliştirecek, Cumhuriyet ve Demokrasiyi güçlendirecek yeni bir anayasaya kavuşması artık kaçınılamaz bir gerekliliktir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum, X hesabından “Yeni Anayasa Notları (2) Anayasa: Bir Güvenceler Sistemi!” başlığıyla yayınlandığı yazısında şunları kaydetti:
“Anayasa bir güvenceler (teminatlar) sistemidir”
“Literatürde “anayasa nedir?” sorusuna birçok cevap verilir. En sade tanımlardan biri şu olabilir: Anayasa, devletin nitelikleri ve teşkilatı ile vatandaşın haklarını, özgürlüklerini ve ödevlerini düzenleyen esas ya da üst kanundur. Yapılan her tanım gibi bu tanıma da eleştiri yöneltilebilir. Teorik olarak anayasa tartışmaları hep devam edecektir; çünkü teori bunu gerektirir. Bununla birlikte bir anayasa, devlet ve vatandaş açısından ne ifade eder sorusu daha pratiktir. Aynı şekilde anayasanın devlet ve vatandaş için işlevi ne olmalıdır sorusu da sorulabilir. Bu soruların en kısa cevabı şudur: Fonksiyonel açıdan anayasa bir güvenceler (teminatlar) sistemidir.
“Yeni anayasa bunları mı çözecek demek, konuyu bilinçli olarak çarpıtmaktır”
Yeri gelmişken belirtelim: Bir anayasanın fonksiyonu doğrudan icrai olmak değildir. Anayasa, güvenceler oluşturmanın yanısıra aynı zamanda icrai yapılara ve süreçlere çerçeve çizen, ödev ve sorumluluk yükleyen bir düzen oluşturur. Bu düzeni işletmek devlet erklerinin yani icrai mercilerin görevidir. Bu nedenle uygulama sorunlarını veya genel meseleleri öne çıkararak ‘Yeni anayasa bunları mı çözecek?’ demek, konuyu anlamamak veya bilinçli olarak çarpıtmaktır. Bir anayasa hangi hususlarda güvenceler oluşturmalıdır? Asıl konu budur.
“Serbestlik fetişizmi tuzağına düşmemek gerekir”
Elbette günümüzde temel hak ve özgürlükler, anayasa ile güvence altına alınır. Ancak anayasanın yalnızca bireysel hak ve özgürlüklere ilişkin bir güvence sistemi üretmesi yeterli olmaz. Bir anayasanın yalnızca bireyi değil, aileyi, toplumu ve devleti de güvence altına alacak bir dengeye sahip olması gerekir. Özellikle anayasanın yalnızca bireysel özgürlükleri korumaya odaklanması gerektiğini savunan görüşlerin neoliberal bir hukuk anlayışından doğduğu açıktır. Bireysel hak eksenli paradigma olarak savunulan bu görüşler, aslında milli devleti zayıflatan ve küresel emperyalizme hizmet eden uygulamaların kapısını açmaktadır. Eğer anayasa neoliberal hukuk anlayışlarına karşı milli hukuku koruma misyonunu yerine getiremezse, o ülkenin bağımsızlığı erozyona uğrar ve küresel sermaye, devletin egemenlik alanını aşındırmaya başlar. Bu nedenle hak ve özgürlükleri, küresel sistemin ideolojik dayatmalarına karşı aslına uygun şekilde anlamak ve ‘serbestlik fetişizmi’ tuzağına düşmemek gerekir. Her şeyin serbest olması özgürlük değildir. Neredeyse sınırsız serbestliğe sahip sosyal medya ve dijital mecraların nasıl bir anti-özgürlük alanı ürettiği ve dijital faşizme yol açtığı bunun en yıkıcı delillerinden biridir.
“Milli olan korunmazsa her türlü dış müdahaleye açık hale gelir”
Günümüzde anayasanın işlevi sadece bireyin haklarını korumakla sınırlı değildir. Bugün anayasalar bireyin haklarının yanında genel olarak milli olanı özel olarak milli devleti, milli hukuku, milli yargıyı korumak zorundadır. Aksi halde ülkenin varlığını sürdürmesi zorlaşır. Eğer bir anayasa milli olanın özünü ve esaslarını koruyamazsa o devlet iç bütünlüğünü kaybeder ve her türlü dış müdahaleye açık hale gelir.
“Anayasa’nın öncelikle milletin birliğini güvence altına alması gerekir”
Bir ülkenin küresel sistem içinde hukuken nasıl konumlandığı anayasal ilkelerle belirlenir. Milli devlet, milli hukuk ve milli yargıyı zayıflatan bir anayasal sistem ülkenin bağımsızlığını tehdit eden bir anayasal risk oluşturur. Bu riski pozitif hukuk açısından ortadan kaldırmak için anayasanın öncelikle ülkenin bağımsızlığını ve bağımsızlığın ana güçlerinin başında gelen milletin birliğini güvence altına alması gerekir.
“Türkiye’de yeni anayasa ihtiyaçtır”
Türkiye’de yeni anayasa her şeyden önce daha güçlü bir güvence sistemi için ihtiyaçtır. Çünkü mevcut anayasa, hiçbir konuda tam güvence sağlayan bir norm düzenine sahip değildir. Türkiye’nin; milli devlet, millet, ülke, vatandaşlık, devlet dili, milli hukuk, milli yargı, halk, seçmen, toplum, aile ve birey açısından mevcut güvenceleri koruyacak, eksikleri giderecek, güvenceleri geliştirecek, Cumhuriyet ve Demokrasiyi güçlendirecek yeni bir anayasaya kavuşması artık kaçınılamaz bir gerekliliktir. İzleyen yazıda bu konulardaki güvencelerin neler olduğunu ele alacağız.”
Kaynak: T24