Bazen bir fotoğrafa bakmak, bir ülkenin kendisine bakmaktır. Bazen bir kız çocuğunun fotoğrafına bakmaksa, aslında bu tükenmiş ülkenin değişmeyen kaderi haline dönüşmüş kitlesel yoksulluğuyla yoksunluğuna bakmaktır.
Bazen bir fotoğrafa bakmak, korkunç bir yoksulluğun ana vatanından bir gün tüm haklı isyanıyla çıkıp gelerek çığlığını tüm ülke sathında duyurmayı başarmış çaresiz bir kız çocuğunun “Çok pahalı etmişler her şeyi, hiçbir şeyi ucuz bırakmamışlar. Ayakkabılarımızın hepsi yırtık, ekmek bile alamıyoruz!”da kendisini ulu orta ele veren o yürekleri dağlayan tükenişine göz yaşları içerisinde tanıklık etmektir.
Bu kahredici yoksullukla yoksunluğun mengenesine sıkışıp kalmış koca bir ülkenin tüm devlet-i ve milleti ile göz göre göre ezilip elden kayıp gidiyor olmasının yasını hep birlikte tutmak zorunda kalmaktır.
Bazen bir fotoğrafa bakmak, bir ülkenin kendisine bakmaktır. Bazen bir kız çocuğunun fotoğrafına bakmaksa, aslında bu tükenmiş ülkenin değişmeyen kaderi haline dönüşmüş kitlesel yoksulluğuyla yoksunluğuna bakmaktır.
Bazen bir fotoğrafa bakmak, bu derin yoksulluğun sebep olduğu umutsuzluğun şu lanet olası acımasız hayata yaşıtlarına göre 1-0 geride başlamak zorunda kalmış dünyalar masumu naif bir kız çocuğu tarafından yüreğimizi dinlene dinlene hırpalayacak şekilde dile getirilişini hiçbir zaman unutmamaktır, memlekete dair gerçeklerle yüzleşmemize vesile olan bu ağır sözleri her duyduğumuzda ya da hatırlamak zorunda kaldığımızda köksüz, köhne bir bina gibi her defasında kendi üzerimize yıkılacak oluşumuzun hiçbir zaman kendisinden kaçamayacağımız bir kaderimiz, bir alın yazımız haline dönüşeceğini net olarak bilmektir.
Daha çocuk yaşında tepeden tırnağa “kahıra” kesmiş, çaresiz bırakılmış dünyalar tatlısı bir evladın, derdini anlatırken ki döktüğü bütün o sitem dolu, çile dolu göz yaşlarının, kendisine bu zulmü, bu insafsızlığı ve tabii bu fakirliği reva görenlerin zamanla bir kamyon lastiği kıvamına gelmiş o kahrolası kalın derilerinin üzerine, onları yakıp dağlayacak kızgın bir lav parçası olarak düşmesini istemektir.
Bir gün bu kusursuz hayalin gerçekleşeceği umudu ile ne olursa olsun hayatın kuytu yerlerine de olsa hayata sıkı sıkıya tutunmaktır.
Bazen bir fotoğrafa bakmak, bir ülkenin kendisine bakmaktır. Bazen bir kız çocuğunun fotoğrafına bakmaksa, aslında bu tükenmiş ülkenin değişmeyen kaderi haline dönüşmüş kitlesel yoksulluğuyla yoksunluğuna bakmaktır.
/Şubat 2022, Adana/