Neden kazanıyorlar yerine neden kaybetmiyorlar başlığını bilerek seçtim. Çünkü şu son seçimde olduğu gibi hem AKP “suç ve haram” organizasyonunu hem de bu organizasyonun malum paydaşları, kazanamasalar bile eski kazanımlarını bir şekilde muhafaza ederek “kaybetmemeyi” her defasında kolayca başarabiliyorlar.
Peki bunu nasıl yapıyorlar? 1) Hiçbir şekilde sormayan, sorgulamayan, eleştirmeyen, okumayan, araştırmayan, iktidar tarafından kendisine sunulanı akıl, mantık ve en önemlisi de vicdan süzgecinden geçirmeden olduğu gibi, direkt olarak kabul eden kemik bir kitleye sahip oluşları bu konuda kendilerine müthiş bir avantaj sağlıyor. Misal, geride bıraktığımız seçim döneminde bir yandan CHP-HDP birlikteliğini yalan dolan kayıtlarla gayet rahat “terörize” ederlerken, öte yandan da işleri düştüğünde aynı HDP ile gayet normal siyasi ilişkiler kurmaktan, ya da kurmaya çalışmaktan asla çekinmiyorlar. İşte belki de başka hiçbir partiye kolay kolay nasip olmayacak bu siyasi manevra rahatlığını, kendilerine oy veren “sadık ve şaşkın” kalabalıkların bu iflah olmaz “analiz” ve “hafıza” fukaralığından devşiriyorlar.Böylece iktidarları açısından tehlike arz edenleri, ki bu genellikle HDP’liler oluyor, kendilerine oy verenlerin nazarında kolayca terörist yaparak onları kendi arkalarında konsolide edebiliyorlar.
2) Ekonomik krizlerin, ya da Süleyman Demirel’in ifadesiyle “Boş tencerelerin götürdüğü iktidarların” dönemi çok gerilerde kaldı artık. Çünkü ekonomik krizlerin yoğun olarak yaşandığı ve iktidarları zorladığı yıllarda önce radyo, sonra yazılı ve görsel medya bir iktidar tarafından hiç bu kadar net bir şekilde ele geçirilmemişti. Zaten gerçeğe ulaşma konusunda ciddi sıkıntıları olan, bu konuda hiçbir çabası ve arzusu olmayan genişçe bir kitleye hükmeden siyasi iktidar, sadece kendilerinin inandıkları saçma sapan iktisat teorilerini uygulayarak sebep oldukları büyük ekonomik yıkımları kendi kitlelerinden kolayca saklayabildi, hala da saklayabiliyor. Bir şekilde bu ekonomik sıkıntıları fark edebilen sadık seçmenlerini ise şeytana pabucunu ters giydirecek cinsten “akıl ve algı oyunları” ile hipnotize ederek, bu sıkıntıların dünya lideri(!) olan “reislerine” karşı yapılmış ekonomik bir saldırı olduğuna onları kolayca inandırabiliyorlar.
3) Yine eskiden siyasi partiler bu ülkede iktidara gelebilmek için kendi aralarında amansız bir yarış içerisinde olurlardı. Ama artık bu durum değişti. Zira AKP bildiğimiz bir siyasi parti değil artık. AKP, tıpkı 30’ların Nazi Almanya’sında görüldüğü gibi, “parti-devlet” bütünleşmesini yıllar önce tamamlayarak, askeriyle, polisiyle, jandarmasıyla, YSK’sıyla, TÜİK’iyle devletin bir partisi, bir aygıtı, bir organı haline dönüşmüş durumda. Dolayısıyla CHP ya da millet ittifakı, bir siyasi partiye karşı mücadele etmiyorlar aslında. Devletin sahasında bizatihi devlete karşı mücadele etmek zorunda kalıyorlar ve devletin sınırsız imkanlarıyla baş edemedikleri için de doğal olarak kazanamıyorlar!
4) Çalıyorlar! Zira, çalmak, yağmalamak bu siyasi oluşumun adeta fıtratında var. Ayrıca sadece oy çalmıyorlar, seçim zamanlarında her türlü manipülasyonu, her türlü hokkabazlığı yaparak kendilerine büyük avantajlar sağlıyorlar. Tabii devletin tüm kurum ve kuruluşlarının kendilerinin emir ve görüşlerine amade olması da, bu tarzdaki şeytanlıkların hayata geçirilmesinde kendilerine büyük avantajlar sağlıyor.
5) Yapamadıklarını gönüllerince yapanlardan, söyleyemediklerini korkusuzca söyleyenlerden, yazamadıklarını özgürce yazanlardan, yaşayamadıklarını inadına yaşayanlardan ve hissedemediklerini en içten, en insani şekilde hissedebilenlerden ölümüne nefret eden kompleksli, genişçe bir kitlenin hislerine, nefretlerine ve kıskançlıklarına her daim tercüman olabiliyor AKP “suç ve haram” organizasyonu. Dolayısıyla AKP, her kazandığı seçimle birlikte, aslında bu ülkenin en alt tabakasında olan “kaybedenlerin” de, maddi olarak olmasa bile en azından ruhen “kazanmalarını” sağlamış oluyor. Bir anlamda onların “komplekslerinin” ütülenmesini sağlıyor bu seçim zaferleri ile.
6) Ve geldik en önemli sebebe; DİN! AKP’ye yıllardır oy veren ve Allah ömür verdikçe de oy vermeye devam edecek olan muhafazakar seçmen kitlesinin sandıktaki en önemli motivasyon kaynağı tahmin edeceğiniz gibi dindir, Sünni Müslümanlıktır. Bu kitle için kamunun kaynaklarının yıllardır yağmalanıyor olması, cari iktidara muhalif olan insanların özgürlüklerine hukuksuzca el konuluyor olması ya da ülkenin berbat yönetiliyor olması zerre önemli değildir. Onlar için önemli olan tek gösterge, “Alnın secdeye değiyor” olmasıdır, gerisi de laf-ü güzaftır! İstediğiniz kadar çalabilirsiniz, zulmedebilirsiniz, kul hakkı yiyebilirsiniz, bunların hiçbiri sorun değildir.
Kafanıza takacağınız beyaz bir takke ve okuyacağınız şöyle okkalı bir Arapça dua ile bütün bu suçlarınızdan, günahlarınızdan arınabilirsiniz, en azından malum seçmen kitlesinin gözünde!