Ünlü Kürt Soprano Pervin Çakar: Kürt müziğine yeni bir soluk getirdiğimi düşünüyorum

Söyleşi

Son yıllarda adından çokca söz edilen ünlü Kürt soprano Pervin Çakar, hayatına damgasına vuran operayla 14 yaşındayken tesadüfen karşılaştığını söylüyor. ‘Lise yıllarımda bana hediye edilen bir Maria Callas CD’siyle hayatım değişti’ diyor. Dünyanın en önemli sopranolarından Callas’ın sesiyle büyülendiğini ve onun etkisiyle opera sanatçısı olmaya karar verdiğini belirtiyor…

Filiz DENİZ

Çakar, operayla birlikte Kürt müziğine yeni bir soluk getirdiğini de düşünüyor. Çok yönlü kullanma yeteneğine sahip tiz ve ışıltılı sesiyle etkili bir biçimde okuduğu klasik eserlerin yanı sıra Kürtçe halk şarkılarını da opera tekniğiyle seslendiriyor. Klasik müziği ve operayı Kürt müziğiyle hakkını vererek, başarılı bir şekilde harmanlıyor…

Kürt ezgilerinin kederlerini ve özlemlerini operaya taşıyan, kendine özgü vurgularıyla Kürtçe müziğinin görkemini sesine yansıtan Pervin Çakar’la hayatında köklü değişimler yaratan opera serüvenini konuştum…

 

Başlangıçta opera var mıydı? Sanat hayatınız operayla mı başladı? Başladıysa nasıl ve ne zaman başladı?

Başlangıçta halk müziği vardı. Müziğe 14 yaşında halk müziği söyleyerek başladım. Elbette aklımda opera şarkıcısı olmak yoktu.

BİR CD HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ

Tamamiyle tesadüf sonucu operayla karşılaştım. Lise yıllarında bana hediye edilen bir Maria Callas CD’si ile hayatım değişti. Dünyanın en önemli sopranolarından biri olan Callas’ın sesi ile büyülendim. Hediye edildikten 4 sene sonra bu CD’yi dinleme şansım oldu. Daha sonra Ankara’daki üniversite yıllarımda tiyatroya opera izlemeye gittim. Sahnedeki sopranonun büyüleyici sesi beni çok etkilemişti. Daha sonra opera şarkıcısı olmaya karar verdim ve bunun için ne gerekliyse onu yapmaya çalıştım.

Opera öncesi Pervin Çakar nasıl bir yaşam sürdürüyordu? Opera onun hayatında ne gibi yeniliklere, değişim ve dönüşümlere yol açtı dersem ne dersiniz?

Opera ile tanışıklığım üniversite yıllarıma dayanıyor. Elbette bundan önce de müzikle ilgileniyordum. 14 yaşında halk müziği, pop ve arabesk şarkılar söylerdim. Daha sonra Bismil’de düzenlenen bir halk müziği yarışmasını kazandım. Müzik öğretmenimin teşvikiyle Diyarbakır Güzel Sanatlar Lisesi müzik bölümüne girdim. Opera ile tanıştıktan sonra hayatım değişti. Tamamıyla klasik müzik ve opera odaklı bir yaşantım oldu. Özel dersler aldım, çaba sarfettim daha iyi bir opera eğitimi alabilmek için.

Kökleri çok eskilere giden, dengbejleri, çirokbejleri, efsanaleri ve mitolojik öğeleriyle yaşama ruhunu veren Kürt müziğinin egemen olduğu bir ailede ve coğrafyada yetiştiniz ancak, siz operayı tercih ettiniz? Bunun nedenleri olmalı?

Ben operayı değil Opera beni seçti. Operanın ne demek olduğunu da bilmiyordum. Fakat tesadüfler beni operaya doğru götürdü. Halk müziği söylüyordum fakat zamanla sesimin bu yönde bir gelişim gösteremeyeceğini anladım ve operaya yöneldim. Ankara’da tanıştığım bir İtalyan opera menajeri ile hayatım değişti. Sesimi dinledi, beğendi ve beni İtalya’ya davet etti. Daha sonra benim için yeni bir dönem başladı.

Peki ya aileniz ve çevreniz opera tercihinizi nasıl karşıladılar? Ne tür tepkiler aldınız?

Ailemin opera ile ilgili bir fikri yoktu. Yabancı bir sanat dalıydı onlar için. Her aile gibi kaygıları oldu başlarda ancak şimdi olumsuz herhangi bir tepki almıyorum.

Geleneksel Kürt müziğinde kadın besteci olarak karşımıza çıkıyor. Kürt müziğine kadının özlemi, sevgisi, acısı, kederleri damgasını vuruyor! Eminim duyarlı okurlarımız da sizin beste yapıp yapmadığınızı merak edecektir!

Kürt müziği bestecisi değilim öncelikle. Bu alanda çalışmalar yapan besteciler, müzisyenler oldukça var. Kürt müziğinde aslında her türlü öğe var. Sevgi, aşk, özlem, kan davası, kız kaçırma, isyan, dağlar, doğa hemen hemen her şeyi bulabilirsiniz.

KÜRT MÜZİĞİNE YENİ BİR SOLUK GETİRDİĞİMİ DÜŞÜNÜYORUM

Bu da Kürt müziğinin ne kadar zengin olduğunu göstermektedir. Bir yandan üreten müzisyenler bir yandan da Kürt müziğinden beslenen müzisyenler var. Ben kendimi icracı olarak görüyorum. Kürt müziğine yeni bir soluk getirdiğimi düşünüyorum. Klasik müziği ve operayı Kürt müziği ile harmanlıyorum ve bu da herkesin büyük ilgisini topluyor. Kürt müziği operaya oldukça elverişli. Başlarda halkıma daha yakın olabilmek için Kürtçe opera söylemek istedim daha sonra kendimi büyük bir okyanusta buldum. Operayı halkıma nasıl sevdirebilirim, nasıl onlara kendimi tanıtabilirim ile başladım. Büyük bir ilgi ile karşılaştım. Bu bana daha da güç verdi.

Kaç dilde opera söylüyorsunuz? Kürtçe, Türkçe, İtalyanca dışında hangi dilleri kullanıyorsunuz?

Hemen hemen her dilde opera eserleri var dünyada. Her dilde opera aryalarını söylüyorum fakat Kürtçe henüz yok. Ben de Kürtçe halk şarkılarını opera tekniğiyle söyleyerek bu boşluğu doldurmaya çalışıyorum. Umuyorum bir gün Kürtçe bestelenmiş bir operamız olur. Bunun için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Mem û Zin destanının Kürtçe bir opera olarak bestelenmesi ne kadar güzel olurdu.

Kürtçenin operaya uygun olup olmadığı konusunda neler söyleyebilirsiniz?

Kürtçe, Zazaca operaya uygun diller. Kürtçe’nin tek zorluğu bazı harflerin daha düzgün ve vurgularının doğru bir şekilde kullanılması gerekir. Mesela We, wê gibi ya da gûl, rihe min kelimesindeki H harfinin biraz daha havalı ve düzgün söylenilmesi gibi.

Sizin dışınızdaki Kürt opera sanatçılarını dinliyor musunuz? Diyana Vekil ya da Mizgin Tahir aklıma ilk gelenlerden siz kimleri dinliyor ve nasıl değerlendiriyorsunuz?

Diyana Wekil gerçekten çok iyi bir sesmiş. Kendisini şahsen tanımıyorum fakat ilk ondan dinlemiştim; Ermenice şarkıları Kürtçe seslendirdiği bir kaydı vardı elimde. Bunun dışında dünyaca ünlü opera sanatçılarını daha çok dinliyorum. Beğendiklerim arasında Edita Gruberova, Jonas Kaufmann var.

Kürt müziğinin katettiği aşama hakkında ne düşünüyorsunuz? En çok hangi sanatçıları dinliyorsunuz?

Kürt müziği aslında beklentilerden iyi ve güzel gidiyor. Şu an albümler yerine dijital ortamlar, sosyal medya ve bir takım sanatsal platformlar mevcut. Üretim hala devam ediyor. Takdire şayan işler yapan müzisyenler var fakat yeteri kadar kendilerini gösterecekleri ortamlar yok. Bu da endişe verici. En çok Nizamettin Ariç dinliyorum. Gani Mirzo’nun da hayranıyım.

Bir söyleşinizde yalnızlıktan yakınıyorsunuz! Yalnız sahneye çıkıyor, yalnız yaşıyor, tek başıma ödüller alıyorum diyorsunuz! Ahmet Altan bir yazısında; yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığı için yalnızım ben‘ diyor. Sizinki nasıl bir yalnızlık?

Tek başına bir yalnızlık diyebilirim. Tek başına mutlu olabilen, kazandıklarını kendiyle paylaşabilen bir yalnızlık. Çünkü günümüzde bir çok değerleri yitirmiş bir kitleyle karşı karşıyayız.

YALNIZLIK BANA ÇOK ŞEY KATIYOR

Dostluk, güven ve dürüstlük kavramlarının tüketildiği bir ortam var. Müzisyenin dostu olmazmış derlermiş. Çünkü ne kadar çok başarı elde ederseniz aslında dostlarınız azalır etrafınızda çoğalan insanlar olsa da. Hayatı pek çok olumsuz tecrübeyle öğreniyorsunuz. Yalnızlık aslında çok güzel . Bunu belki de olumsuz düşünenlerimiz olmuştur. Daha önce yalnızlıktan yakınırdım fakat şimdilerde yalnızlık bana çok şey katıyor. Kendimi tanıma, ne istediğimi anlama ve hayata daha farklı açılardan bakmamı öğretti.

Göçebelik de Kürt müziğini etkileyen faktörlerin başında geliyor. İzleyebildiğimiz kadarıyla siz de göçebe hayatı yaşıyor gibisiniz. Yoksa yerleşik misiniz? Yurt dışında mı yaşıyorsunuz, memlekette mi?

11 sene İtalya’da yaşadım. Yaklaşık 3 yıldır Almanya’da yaşıyorum. Hayatım hep uçaklarda, trenlerde, otellerde ve tiyatrolarda geçti bir dönem. Şu an daha durgun bir hayatım var; çocuk sahibi olduktan sonra. Yarı yerleşik bir hayat diyebilirim. Kimi kez göçebe kimi kez de evde.

Yurt dışındayken en çok neyi özlüyorsunuz? Ya da memlekete gittiğinizde ilk ne yapmak istiyorsunuz?

Yurtdışındayken en çok memleket havasını ve ardımda bıraktığım bir takım dostlukları özlüyordum. Şimdi ise ardımda bıraktığım dostlarım beni terkettikleri için yani öte yakaya göç ettikleri için sadece memleketi özlemekle yetiniyorum. Memlekete geldiğimde de yurtdışının kurallarını, hayata daha özgür ve demokratik bakan o havasını özlüyorum.

Yeni çalışmalarınız, konserleriniz, albümleriniz, kısaca bu yıl içindeki çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Yeni konserlerim olacak elbette. Eylül ayından itibaren hem yurtdışında hem de Türkiye’de konser turnelerim olacak. Sabırsızlıkla bekliyorum. Albüm yapmayı çok istiyorum fakat gerekli maddi imkanlar elverişli olduğunda bunu gerçekleştireceğim. Orkestralı Kürtçe ve lehçelerinden oluşan bir albüm bırakmak istiyorum bu dünyaya. Umarım hayallerim gerçek olur….

/nupel/

İlginizi Çekebilir

Aydın Deniz: Devlet katliamın ortağı gibi davrandı
Kayuş Çalıkman Gavrilof: 24 Nisan; Soykırım kurbanlarını anma ve yas tutma günüdür

Öne Çıkanlar