Zülküf Kurt: İşboşet’in gizli kahramanları

Yazarlar

“Çok uzak bir yüzyılda, bir tek gün, yüzyıllarca sürmüştü.”

M.Angel Austrias – Guatemala Efsaneleri

Karmakarışık bir yumağın ortasındayken yeşil bozkırlar içinde akan derelere aniden açılan resimler. Hiç kimsenin beklemediği bir anda çözülen düğümler. Filmin en can alıcı kısmında yönetmenin hepimizi şaşırtması. Hiç denk gelmesen de, hayatın sürprizleri…

“Bence hayatın sürprizi yok ama var diyenler de var. Yalan demeyeyim de, nasıl desem, neyse bir şey demeyeyim” diye yankılanan iç seslerimizin dışa vurması. Kurduğumuz büyük cümleler nedeniyle yedi tas suyla yıkanan belleğimiz, kılıcımızı elimize alıp ortaya atılmaya mahal vermiyor. En fazla afişe adımızı sürpriz sanatçı olarak yazdırabiliyoruz ya da o afişin altında oturabiliyoruz. Mahallî olmak bunu gerektiriyor.

Ama yine de her mahallenin bir kahramanlık hikâyesine ihtiyacı var. Kılıç olmak zorunda değil ki, “Xaço’nun Xançeri”nden sonra kılıç çağının çoktan kapandığını düşünenlerdenim. “Sahne, ışık, kamera ve motor” denildiğinde heyecanın zirvede yaşandığı, cümle ahalinin alkışlarla yolları inlettiği bir an.

Ruhumuzun bir rüzgârın yerden yaprağı kaldırıp, çok uzaklara götürdüğü şekilde göğe doğru adım adım yükselmesi… “Abi bölmek istemiyorum ama hikâyeyi unuttuk” diyen bir sese verilen haklılık payı.

Herkesin kendi payına düşene razı olması…

“Bizim bir hikâyeye ihtiyacımız” var. Coşkun akan dereler, oradan oraya zıplayan kuzular, baharı karşılayan cümle haşeratın kendini, içinde mutlu hissettiği bir duyguya ihtiyacımız var. “Gelecek, umut her zaman iş görür abi” diyen yeni reklamcıları pisten alıyoruz hemen. “Ekonomi kötü, ekonomide yeni bir hikâyeye ihtiyaç var” diyenlerin, tüm paraların çalınmasını hikâyesizliğe bağlamasına hâlen anlam verebilmiş değiliz.

Buradan bir hikâye çıkmayacağını bilenler, yeniyi yenide değil, eskinin yenilgisinde aramak gerektiğini de bilirler. Rotamızı mahallemizin tövbe edenlerine çeviriyoruz…

Daha ilk cümlede “Bakın çocuklar siz daha gençsiniz” diye yüzümüze çarpan davudi ses, o andan itibaren zaten söylenen hiçbir şeyi dinlemeyişimiz. Nedendir bilinmez ama bir şey öğrenmek için soru sorulduğunda hepimizin sesinin aniden davudileşmesi, “Afrika dâhil”. Aniden Davud’a olan ilgimin artması. Bize “Abi bölmek istemiyorum ama hikâyeyi unuttuk” diyen mahallemizin gencine Davud’u araştırması görevini verdik.

Gelen ilk bilgilere göre “Davud, Tanah’a göre, İşboşet’den sonra gelip, üçüncü İsrail ve Yahuda Birleşik Monarşisi kralı olmuş olan Yahudi kral ve din büyüğüydü.” Bu bilgilerin Wikipedia’dan alındığını hemen ortaya çıkması için “İşboşet kim?” diye sormamız yetti. Kral’dan din büyüğü olmaz İşboşet deyip, çocuğu eve gönderdik. O günden sonra adı İşboşet kaldı. “İçi boş poşet” diye çocuğa takılanları da kenara çekip, “ayıptır biz sana poşet desek hoşuna gider mi?” deyip, mahallemizdeki vasatlığa izin vermedik. Ama vasatlık hiçbir zaman peşimizi bırakmadı…

Bir gün yine duvarda oturup hikâyemizin ne olacağını düşünürken, zehir gibi bir genç, zepzehir bir fikir verdi. “Abi madem bir hikâyemiz yok…” Bu cümleyi bitirmesine izin veremezdik. Hikâyemiz yok değildi, sadece henüz bulamamıştık. Ayrıca biz hikâyesizliği henüz kabullenmemiştik, sen hangi ara düşündün de, buna karar verdin. Bizden gizli kıyıda köşede düşündüğünü itiraf edip, özeleştiri verdi. Kırmızı masamız olmadığı için duvarın dibinde bir konuşma gerçekleştirdi, hemen affettik.

“Kendimize gizli kahramanlar diyelim abi” dedi sonra. Kulağa aslında fena da gelmiyordu. Herkese yardım eden ama kimsenin kim olduklarını bilmedikleri birileri. Esrarengiz desen var, isim güzel desen güzel, tutar da, neden olmasın diye aniden düşünmeye başladık. Bu konuyu araştırması için eve gönderdiğimiz İşboşet’i çağırdık, hemen çalışmaya başladı. Elinde bir parti tüzüğüyle aniden karşımıza çıktı. “İki gözümüz İşboşet, abisi biz parti kurmuyoruz ki, hikâyemizin peşindeyiz” dedik, sonra o da bize son zamanlarda yapılan röportajlarda “gizli kahramanlar” söylemleriyle kitle toplanmaya çalışıldığını söyledi. Kulağa enteresan geldi.

“Abi işte bu partiyi gizli kahramanlar kurdu…” diye başladığı cümleyi bitirmesine izin vermedik. “Partiyi unut İşboşet, hikâye diyelim dedik, çocuk komple kitlendi. “Abi ama partinin gizli kahramanları diye geçiyor.” Dedi. “Uwla gizli kahramanlar nasıl parti kurabiliyor, miting yapacak örneğin, gizli kahraman afişe fotoğrafını adını nasıl yazacak, otobüsün üzerinden nasıl  konuşacak, nasıl gizli olacak İşboşet abisi” deyip iyice hış ettik.

“Ben biraz daha çalışayım abi deyip eve gitti, zaten anası da yemek hazır diye eve çağırmıştı… Buradan da bir şey çıkmayacağını anlamamız uzun sürmedi. Buradan parti çıkarmaya çalışanlara da hayret ettik. İnsan iki dilim Kars kaşarı yiyip, tefekkür etse, böyle cümleler kurmaz. Soğuk yanığı herhalde bu hastalık…

Mahallemiz için bir kahramanlık hikâyesi bulamadık zaten gerek de yoktu. Kendi hikâyemizin baş aktörü bile olamadık çoğumuz. Bazı yan rollerle teselli olanlarımızı ise şanslı saydık. Ama çoğumuz sürpriz sanatçı afişleri altında hikâyesiz, müziksiz, donuk bir zamanın içinden geçtik, geçiyoruz. Belki de bizim hikâyemiz budur…

Kısa Kısa

İnsan Hakları Eylem Planı

Erdoğan’ın Salı günü açıkladığı “İnsan Hakları Eylem Planı”nı, içinin boşluğu nedeniyle olsa gerek muhalefet partilerinin eleştirilerine yeterince mazhar olamadı. 18 yıllık bir iktidarın çaresizliğinin en net göstergesi olsa da, bu tür gündemlerin yaşanan haksızlıkları daha fazla gündeme getirmek için fırsat olduğu düşüncesindeyim. Siyaseten yapılan haksızlık ve hukuksuzlukları tekrar etmekten geri durmamak gerek. Ancak Kürdistan ve Türkiye’deki siyasetçilerin çoğu bir kez söylediğini, bir daha tekrar etmemeye çalışan bir hat izliyor. Bu yöntem yazılı iletişim de kullanılabilir ama siyaseten ne kadar çok tekrar edilirse, tekrar edilen söylem o kadar yerleşir, kalıcılaşır, diye düşünüyorum.

İYİP’in dokunulmazlık açıklaması

İYİP Genel Başkanı Meral Akşener, dokunulmazlık oylamalarında fezlekelere göre tutum alacaklarını belirtmiş. Bu açıklamaları birçok kesim tarafından olumlu karşılandı. Anayasa’nın 83.maddesine göre yasama dokunulmazlığının kaldırılması konusunda partiler grup kararı alamıyorlar ancak bu tutum almalarına engel değil. Meral Akşener daha önce Demirtaş’ın ceza alması konusunda Bahçeli’nin yargıya çağrısını desteklemiş, HDP’yi bir siyasi parti olarak görmediğini ilan etmişti. O nedenle de İYİP’in dokunulmazlık konusunda yaptığı açıklamalar, iktidarın yedeğine düşülmesi görüntüsü vermemek içindir. HDP’lilerin hırsızlık ya da yolsuzluk dosyaları olmadığına göre İYİP’in TBMM Karma Komisyonunda dokunulmazlıkların kaldırılması için iktidar lehine oy vereceğini öngörmek gerek.

Ancak bu tutumları ilerleyen süreçte İYİP için manevra alanı yaratıyor. HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması karşısında tepkiler büyür ise HDP’nin hazine yardımı almayan, mecliste de küçük bir grup olarak kalmasını sağlayan bir formülasyon ortaya çıkabilir ve İYİP bu formülasyonu destekleyebilir. Ancak bu durum AKP-MHP İttifakının yaptığı seçim hesaplarıyla bağdaşmayacaktır. İYİP’in CHP’li ve MHP’li küskünlerin oylarını konsolide etmek için oluşturulan bir devlet projesi olduğunu unutmadan, gündemi okumakta fayda olabilir.

Açlık Grevleri 101. gününde

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması amacıyla cezaevlerinde başlayan süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemi 101. gününde…

İlginizi Çekebilir

 Suna Arev: 8 Mart Kızıllığı
Oktay Candemir: Üç Ahmed, Bir Türkiye

Öne Çıkanlar