Sanatçı Ferhat Tunç, geçmişte Diyarbakır’da verdiği bir konseri yazdı. Sanatçının sosyal medya hesabından paylaştığı yazısı şöyle:
1993 yazıydı, bir konser için Diyarbakır’daydık. Bu, Diyarbakır’a 1989’dan sonra ikinci gidişimdi. Çatışma ve ölüm haberlerinin eksik olmadığı, ateşten günlerin yaşandığı karanlık bir dönemdi.
Konser, adını tam olarak anımsamadığım üstü açık bir sinemada gerçekleşecekti. Sahneye dinmeyen alkış fırtınası içinde çıktığımı hatırlıyorum. Salonu dolduran dinleyiciler, şaşkınlık ve korku dolu bir ortamda alkışlarla karşılıyordu beni. Sahneden gördüğüm tablo gerçekten korkunçtu. Salon, dışarıda ve içeride sivil kıyafetli, sarkık bıyıklı özel tim mensubu kişilerin ablukasındaydı. Ellerindeki devasa silahlarla korkutmaya hevesli bir görüntüleri vardı. Her şeye rağmen konsere izin verilmişti ve bir imkânsızı gerçekleştirmenin heyecanıyla söylemeye başladım. Art arda seyircinin de katılımıyla şarkılarımızı söyleyerek birinci bölümü tamamladık.
Ara için gittiğim kuliste özel tim elemanları karşıladı beni. Küfür edercesine “Lan daha söylemeye devam mı edeceksin” şeklindeki tacizleri duymazdan geliyordum. Konseri düzenleyen arkadaşım, ikinci bölümün daha kısa süreceğini anlatarak kendilerini “ikna etmeye” çalışıyordu.
Konserin ikinci yarısı henüz başlamıştı ki dışarıdan sahneye aralıklarla taşlar düşmeye başladı. Sahneye her taş düştüğünde şarkıya ara vermek yerine, daha da coşkuyla söylüyordum. Bu duruma daha çok sinirlenmiş olmalılar ki, sahneye düşen taşların sayısını artırmaya başladılar. Taşın biri kucağımdaki bağlamaya denk gelince yerimden kalkmak zorunda kalmıştım. Seyirci bu durumu alkışlarla protesto ederken konseri devam ettirmememin de mesajını veriyordu.
’90’lı yılların o kahredici karanlığında Diyarbakır’da konser vermenin bedeli mutlaka olacaktı. Üstü açık sinemada dışarıdan atılan taşlar, sahneden sonra seyircilerin olduğu bölüme düşmeye başladı. Bu durumda yapılacak tek şey konseri sonlandırmaktı ve öyle yaptık. Final şarkısı yarıda kesilmiş ve ayağa kaktığımda dakikalar içinde salon boşalmıştı.
Kulise girdiğimde kendimi özel tim elemanı polislerin küfür, tekme ve tokatları arasında buldum. Gözaltına alınacağımı düşünürken kulisten ayrıldıklarını görmek rahatlatmıştı. Organizatör arkadaşımın çağırdığı bir taksiyle Demir Otel’e attık kendimizi. Otel silahlı özel tim elemanlarının ablukasındaydı yine.