Alattin BİLGİÇ: Lozan’da Bayrak Fetişizmi Mi, Ulusal Birlik Mi?

Yazarlar

“Gücümüzü hırlaşmak için değil, birleşmek için harcamalıyız.” – Malcolm X

Kürtlerin tüm haklarının gasp edildiği, egemen güçlerce ameliyat masasında kadavraya dönüştürülmesinin yıl dönümünün 100. Yılı olan Lozan, bu yıl büyük bir öneme sahip. 22-23 Temmuz 2023 tarihleri arasında ilk defa Lozan’a karşı yek bir ağızdan Kürtler birlikte seslerini yükseltti. Bu, Kürtlerin geleceği açısından heyecan verici bir gelişmedir. Lozan etkinliklerine Güney parçasının önemli gücü olan PDK dışındaki güçler katılırken, diğer parçalardaki ve dünyadaki tüm diaspora Kürtleri de büyük oranda dahil oldular. Her şeye rağmen çok büyük bir birliktelik yakalandı.

Lozan Konferansı sonuç bildirgesi, Kürtler açısından son derece anlamlı ve güçlü mesajlar içeriyordu. Alınan kararlar ve yapılan tespitler, bugüne kadar yapılan ortak toplantılardan daha fazla irade içermekte ve daha fazla ulusal ruh taşımaktadır. Umut edilmelidir ki, bildirge sadece yazılı bir metin olarak kalmaz, aynı zamanda tüm Kürtlerin ortak bir iradeyle, ortak amaca hizmet etmesini sağlar. Bunun yanında katılımcıların güçlü olması ve birlik mesajını açığa çıkarması, önemli bir nitel sıçramaya da zemin oluşturur.

Gelişmeler bu düzeydeyken ve birlik ruhu etrafında ortaklaşmaya çalışan Kürt parti, dernek, grup, sivil-siyasi inisiyatif, federasyonlar vb. her parçadan gelip birleşmeye çalışırken ne yazık ki bazı çevreler, Kürtlerin birlik ve beraberliğine hizmet etmeyen izandan uzak eleştiriler yapmalarını dönem açısından anlamsız, gereksiz ve hiçbir faydasının olmadığını vurgulamak gereklidir. Bir takım kesimlerin yaşam biçimi haline dönüştürdükleri, ayrıca mücadele etme yöntemi olarak belirledikleri kaba bir tarzları var, o da sadece eleştirmek. Eleştiri zamanı doğru, mekan uygun, yöntem sağlam ve içerik açısından da güçlü ise kıymetlidir ve sürekliliği olmalıdır. Fakat bunun dışındaki olanlar doğru değildir, iticidir, kırıcıdır ve halkın geleceğine hiçbir katkı sağlamamaktadır.

Her açıdan bu çevrelerin birçok etkinlik ve eylemde ayrı hareket etmeleri, sürekli marjinal ve sınırlı sayıda etkinlik düzenlemeleri toplumsal taleplere, toplumun kendisine ne gibi bir faydası var. Dolayısıyla her açıdan birlik ve beraberliğe ekmek su kadar ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde ayrıksı, tek başına, kitlesiz eylem ve etkinlik düzenlemek başlı başına bir sorun teşkil etmektedir. Çünkü bu tip etkinliklerde hedeflenen mesajlar muhatapları tarafından ciddiye alınmaz. Ayrıca Kürtleri de parçalı, bölünmüş ve kendi aralarında dahi anlaşamayan bir toplum görüntüsünü de çirkin bir biçimde yansıtır.

Uzun yıllardır Kürtler birçok etkinlik ve birlik platformlarında bir araya gelemiyorlar. Bu konuda çelişkiler olduğu gibi canlılığını koruyor. Örneğin; Newroz Bayramı milyonlarca insan tarafından meydanlarda bir protesto ve bayram havasında kutlanırken, alternatif Newroz bayramları kutlamak, seçim süreçlerinde ittifak yapamamak, eylem birlikteliği oluşturamamak, Kürtlerin genel geçer sorunları hakkında ortaklaşamamak gibi uzamaya devam eden somut durumlar.

Bu pratiklerin benzerini Lozan’ın 100. Yılında da gördük. Lozan’a onlarca örgütlü Kürt inisiyatifi ve çevreleri yürüyüş ve mitinglerle mesajlarını on binlerce insanla verirken, bu çevrelerin bir kısmı 30-40 kişi ile Cenevre’ye gittiler.

Elbette ki bu çevrelerin eylemselliklerini küçümsememek lazım. Fakat birlik mesajının verileceği ve Kürtlerin 100 yıl önce uzuvlarına kadar parçalandığı böyle bir günde ayrı durmak, ayrı mesaj vermek, ayrı bir güç havası yaratmak doğru değildir. Bu durum bencil bir yapıyı ortaya çıkarır, toplumsallık içermez ve amaca da hizmet etmez. Çünkü parçalanmışlığın ve paylaşılmışlığın protestosu parçalı ve ayrıştırıcı bir biçimde yapılmaz. Böyle yapanın arkasına teneke takarlar.

Yine Lozan Konferansında dikkat çekici olan, birlik mesajını içeren ve dört adet bayraktan oluşan sembolik bir görselle heyecan verici bir tabloyla karşılaştık. Ancak eleştiriyi eylem biçimi haline getiren bu çevreler, bu durumdan da rahatsız oldular, bu görseli anlamsızca, cahilce ve ucube bir dil ile tepki gösterdiler. Ne kadar acı ve trajik bir durum! Ne kadar şaşırtıcı ve hayret içeren bir durum!

Bayrak ve bayraklar üzerinden bu kadar yaygara kopartmak ne zamanın ruhuna uygun, ne ilerici bir tartışma, ne de faydalı bir aksiyondur. Resmi olarak Güney Kürdistan’da kullanılan bayrağın tabii ki Güney parçası ve diğer parçadaki Kürtler için oldukça değerlidir, korunmalıdır ve üst düzeyde temsili vardır. Kimse saygısızlık yapmamalıdır. Ayrıca bu saygı diğer parçalarda da kullanılan bayraklar için de geçerlidir ve küçümsemek gerekiyor. Bayrak yarışı yapmak, bunu bir fetişizme dönüştürmek tam bir gaflet durumudur. Bu bayrak iyidir (Güney) diğeri kötüdür (Rojava) demek de bir kadar yanlış ve kırıcıdır. Bu gün bayraklar üzerinden tartışma yapmak doğru, gerekli ve anlamlı değildir. Kürtlerin tüm bayrakları kıymetlidir. Dolayısıyla ideolojik farklılıkların üzerinden gelişen bu tartışmalar yararlı değildir ve birlik ruhunu zedelemektedir. Bayrağa kutsallık atfetmek ve bunun üzerinden tartışma geliştirmek, bu tartışmanın sonucunu ağır ithamlar ile ete kemiğe büründürmek yanlıştır.

Bayrak gerçekten kutsal mıdır? Kutsal olduğunu sıradan bir yaklaşım ile iddia edebilirsiniz. Lakin bayrakların kullanım amaçları ve temsil ettikleri olguları değerlendirdiğiniz zaman kutsal olmadığını görmek mümkün. Çünkü bayrak/bayraklar siyasal organizasyonları temsil eder. Bayrak ulusların değil, devletlerin sembolüdür. Devlette bir siyasal organizasyondur. Yani siyasal iktidarlar kendilerine oluşturdukları yönetim biçimlerini siyasal ve ideolojik olgular ile taçlandırarak bir temsiliyet simgesi oluştururlar. Kendilerini diğer devletlerden, iktidarlardan veya siyasal yapılardan ayırt etmek için bir nişan olarak kullanırlar. Dolayısıyla o devlet yıkıldığı zaman aynı ulus ya da aynı halk tarafından yeni bir devlet kurulduğunda kendilerini temsil eden simgeyi de değiştirirler. Bütün tarihi süreçleri, kurulan ve yıkılan imparatorlukları, krallıkları, devletleri incelediğimiz zaman bu gerçeği görebiliriz. Günümüzde var olan birçok ulusun geçmişte onlarca devleti olmuştur ve her devleti farklı bayrak ile temsil edilmiştir. Dolayısıyla bayraklara kutsallık atfetmek ve bunu bir fetişizme dönüştürmek doğru değildir.

 

Örneğin Çar Rusya’sının bayrağının yerine Ekim 1917’de Kızıl zemin üzerine sarı renkte Orak-Çekiç ve Yıldız’lı bir simge geldi, bu bayrak SSCB’yi temsil etti. Hitler Almanya’sının bayrağı gamalı haç iken yerine 1949’da siyah-kırmızı-sarı renklerden oluşan bu günkü Almanya bayrağına dönüştü. Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce Osmanlı her padişah döneminde kendini temsil eden bayraklar kullanmış, yerini yeni devlet kurulunca ay yıldızlı bu günkü bayrağı kullanmaya başlandılar.

Kürtlerde kurdukları tüm devletlerde, beylik ve krallıklarda ayrı bayraklar ile temsil edildiler. Kürtlerin tarihinde onlarca bayrak bulunuyor. Medler, Eyubiler, Zendler, Soran Emirliği, Kürdistan Krallığı, Mahabad, Ağrı Cumhuriyeti, Xoybun, Rojava, Başur gibi birçok örnek var. Bu bayrakların hangisi ulusaldır? Ya da hepsi kendi dönemine göre ulusal ve milli değil midir? Veya kime göre ulusaldır? Elbette bu bayrakların hepsi Kürtler açısından kıymetlidir. Lakin öncelikle Kürtlerin kendi arasında birlik olamama gibi derin bir sorun söz konusu. Kürtlerin ruhi ve fiziki bir birliğe ihtiyaçları var. Birlik yoksa istediğiniz kadar bayrak yapın, ne işe yarar. İstediğiniz kadar kutsallık yükleyin, ne ağırlığı olur. Öncelikli mesele birlik sorunun çözülmesi gerekiyor. Birlik, Kürtlerin çözüm mekanizmalarını geliştirebilmeleri açısından hayati önemdedir. Bayrak dediğiniz şey, basit bir teferruattır.

Lozan gibi önemli bir platformda birliği güçlendirmek ve fırsata çevirmek her Kürt yapısının olmazsa olmaz ödevi olmalıdır. Basit konularla uğraşmak, eleştiri mekanizmalarını laçkalaştırmak ve şekillerle zaman harcamak, Kürtler arasında gerçek bir birlik sağlayamaz ve herkese kaybettirir. Lozan’da açığa çıkan Kürtler arasındaki birlik mesajına odaklanmak ve siyaseti bu birlik üzerinden geliştirmek, ve Kürtlerin mevcut kazanımlarını korumak tüm Kürtlere fayda sağlayacaktır. En önemli hedef, birliği güçlendirmek olmalıdır ve her Kürt tüm ayrıştırmalara karşı çıkmalıdır.

 

25.07.2023

İlginizi Çekebilir

‘Hayata Dönüş Operasyonu’ soruşturmasını yürüten savcının ‘görevi ihmal’ suçlamasıyla yargılandığı davadan beraati onandı
Avrupa Parlamentosu önünde Öcalan açıklaması

Öne Çıkanlar