🔴 DİB tarafından Beşiktaş Süleyman Seba Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansta, Suriye’deki iç savaş sonrası durum, Alevilerin karşı karşıya olduğu tehditler, Kürtlerin güvenlik sorunu ve Filistinlilere yönelik katliamlar konuları ele alındı…
Konferansın açılış konuşmasını Demokrasi İçin Birlik Platformu’ndan Levent Tüzel gerçekleştirdi.
Her geçen gün yeni skandal sayılabilecek haberlerle karşılaştıklarını söyleyen Tüzel, “İktidar eleştirildiği için hakaret ve benzeri gerekçelerle insanlar gözaltına alınıyor. Gözaltına alınmakta kalınmıyor tutuklanmayacak suçlamalardan, ithamlardan, sırf ibretlik ve sindirmek adına siyasetçiler, gazeteciler, hukukçular tutuklanıyor. İstanbul Barosu gibi bir anayasal kuruma, görevden alma davası açılabiliyor, siyasi parti başkanları, cezaevinde olanlar dışında yenileri tutuklanıyor. Seçimlerde ittifak yapmış güçler, kent uzlaşısı adı altında başarı elde etmiş güçler, bu suçmuşçasına bir algı oluşturularak topyekun operasyonlarla tutuklanıyor, halkın seçtiği, seçilmiş belediye başkanları uyduruk siyasallaşmış yargılamalarla cezalara çarptırılıp görevden alınıyor” dedi.
Gazze’deki durum
Filistin’de 7 Ekim’den bu yana İsrail’in saldırılarıyla başlayan sürecin Suriye’de Esad rejiminin yıkılmasıyla yeni bir aşamaya evirildiğini belirten Tüzel, şöyle konuştu:
“İsrail’in güvenliğini her şeyin önünde tutan Amerikan emperyalizmi, bölgede sınırları ve yönetimleri yeni rejimleri dizayn ediyor. Hemen yanı başımızda cihatist bir süreçten gelen HTŞ yönetimi devlet başkanlığının ilan etti. Suriye Arap Cumhuriyeti olarak adını da koyarak Kürtleri, Ezidileri, Hristiyanları, Alevileri, Dürzileri, bütün halkları yok sayarcasına böyle bir rejim inşasına koyuldu. Şimdi Suriye topraklarını ve Gazze’yi satın almaktan söz eden bir Trump yönetimi bölgede yeni iş birlikçiler oluşturarak, yeni karakollar oluşturarak yeniden oluşturmaya çalışıyor. “
‘Suriye’deki Aleviler ciddi bir kaygı yaşıyor’
Suriye’deki Alevi’lerin durumuna dikkat çeken Tüzel, “Aleviler, gelen haberlere göre ciddi bir kaygı yaşıyorlar, ciddi bir tehdit altındalar. Bunları önleyebilecek güçler henüz devreye girmiş durumda değil. Dolayısıyla Suriye halkını kendi kaderini belirleme konusunda yabancı güçlerin devreden çıkması, kendi anayasal düzenlerini oluşturmaları ve demokratik geleceklerini belirlemeleri bütün bir Orta Doğu halklarının, başta Türkiye halkları olmak üzere hepimizin önünde bir dayanışma, bir mücadele süreci olarak duruyor” dedi.
Yeni süreç tartışmaları
Tüzel, yeni süreç tartışmaları hakkında da şunları kaydetti:
“Erdoğan yönetiminin bu meseleyi ele alışı ve yapmak istedikleriyle başta Kürtler olmak üzere ülkemizdeki demokrasi güçlerinin beklentilerinin çelişkisi olduğu gibi duruyor. İktidar, terörsüz Türkiye diyor, ama başta Kürtler olmak üzere halklarımız, demokrasi, eşit haklar, ortak yaşam, demokratik bir anayasa, barışçıl bir çözüm, buna benzer barışın toplumsallaştırılmasında ısrar ediyor. Bir barış ve çözüm olacaksa Kürt halkının yıllardır özlemini taşıdığı bir toplumsal yaşam olacaksa bunun bir mücadeleden geçtiği açıktır.”
Suriye’de Alevilerin durumu
Açılış konuşmasının ardından “İktidar Değişimi Sonrası Suriye’de Aleviler” başlıklı oturum yapıldı.
Oturumun moderatörü Aydın Deniz, “Suriye’deki gelişmelerde burada yükselen bir çığlık var aslında. O çığlık henüz toplu katliamlara dönüşmese bile baskının, şiddetin, cinayetlerin arttığı bir dönemi ve soykırıma dönebilecek gelişmelerin yaşandığı bir süreci tüm dünyadaki Aleviler bir kaygı içerisinde izliyor. Korucu unsur dışında bıraktığı tüm ötekiler içerisinde Dürziler, Hıristiyanlar ve Aleviler de yer alıyor. Bunun sonucunda ileride gerçekten de ötekileştirmenin daha da ötesinde bu saldırıların bir toplu katliamlara dönüştürme ihtimalinden de ciddi kaygı duyuyoruz.” diye konuştu.
‘İdlib’te kurulan sistem Şam’a taşınıyor’
Ardından konuşan gazeteci Hasan Sivri, iktidara gelen HTŞ’nin Suriye’deki tüm kurumları yok ettiğini belirterek, “Suriye’de yaşanan şey devrim değildir. Şu an iktidarı ele geçirenler için ‘tekfirci azınlık diktası’ demek gerekiyor. IŞİD’e, El Kaide’ye bağlı grupların elinde şu an iktidar. Colani’nin Bağdadi’yle fotoğrafları, İslam Emirliği kurduğuna dair sözleri var. Suriye’de Alevilere yönelik saldırılarda birkaç önemli motivasyon var; 800 yıl önce verilmiş ‘katli vaciptir’ fetvası var. Bu fetvalar savaşın başından beri defalarca kez dağıtıldı. Aleviler’e yönelik birçok saldırı düzenleniyor. İdlib’te kurdukları sistemi Şam’a taşımak istiyorlar” dedi.
“Suriye ve Ortadoğu’da barış ve adalet nasıl sağlanabilir?” başlığında gerçekleştirilen oturumda konuşan gazeteci İslam Özkan, sunumunu paramiliter yapı ve selefilik anlayışına dair yaptı. Ardından konuşan tarihçi Erdoğan Aydın, farklı etnik ve inanç gruplarının reddedildiğini dile getirerek, ekledi:
“Kapitalizm, modernleşme ve ulus devlet formuna geçişle başka bir seçenek, modern koşullarda eşitlik vadeden bir tasarımla yeni bir süreci örgütledi. Türkiye’de anayasaya konu olmuş ‘devletin ülkesi ve milleti’ üzerinden bir kurumsallaşmaya maruz kaldık. Birey olma, vatandaşlık haklarının kullanılması kategorize edilerek reddedildi. Cumhuriyetin herkese eşit davranma, ülkenin farklı aidiyetlerine sahip insanların hak ve özgürlüklerini tanımasının inkarı üzerinden gerçekleşti. Devlet, ülkeye bir norm dayattı ve bu normun tüm toplum tarafından kabul edilmesi için yasak, sürgün gibi anti demokratik uygulamaları dayatmaya çalıştı. Ortadoğu’nun barış, demokrasi, kadın hakları, kimliklerin eşit hak ve özgürlüklere sahip olma hakkını çiğnemek üzerinden bir politika izlendi.”
‘Çözüm demokratikleşme’
“Ortadoğu’da yaşanan sorunların Türkiye iç ve dış politikasına yüklediği sorumluluklar” başlıklı üçüncü oturumda ise ilk olarak Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli söz aldı.
Ülkede barışın sağlanabilmesi için herkesin bir araya gelmesi gerektiğini belirten Temelli, “Demokrasi mücadelesinde yan yana gelebiliriz. Seküler, çoğunlukçu bir cumhuriyet özlemimiz varsa bunun yolu demokratikleşmek. Barış ve adalet istiyorsak bir araya gelmemizin şimdi tam zamanı. Çünkü önemli bir eşikteyiz. Büyük demokratik bir dönüşümün eşiğindeyiz ve bunu hayata geçirecek bir mücadeleyi örgütlemek gerekiyor. Dün Van’a kayyıma atandı, İstanbul’da 10 arkadaşımız ‘kent uzlaşısı’ gerekçesiyle tutuklandı. Bugünkü iktidar kendisinden önce miras aldığı şeyleri yeniden üretiyor. Gerçek anlamda gazetecilik yapmak suç, belediye eşbaşkanları, belediye meclis üyeleri tutuklanıyor. Biliyoruz ki Türkiye demokratikleşirse barış da bölgeye gelir” diye belirtti.
‘Suriye’deki zulmü duyurmalıyız’
Ardından konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan, Şam’da HTŞ’nin yönetimi ele geçirdiği 8 Aralık 2024 tarihinden bu yana Alevi kurumların bir kamuoyu yaratmaya çabasında olduğunu söyledi. Aslan, “Birçok yerde Alevi kurumlarıyla ortak basın açıklaması yaptık. Siyasi partilerin grup başkan vekilleriyle görüştük. Suriye’de yaşanan zulmü dünyanın her tarafına yayma ihtiyacımız var ama maalesef ya çok cılız ses verdiler ya da görmezlikten geldiler” dedi.
Konuşmaların ardından konferans sona erdi.
/ANKA-MA- İlketv/