Oktay Candemir: Patküt Yumruk Demokrasisi

Genel

Türkiye’de demokrasi kadük olunca, çoğu zaman yumruklar konuşuyor. “Kodum mu oturtan” lider isteyen milletimiz, yumruğu yedi mi oturan liderleri pek sevmez.

Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Kemal Kılıçdaroğlu… Siyasi tarihimizin çenesi kuvvetli isimleri ama yeri geldiğinde hepsi çeneye yumruğu yemiştir. CHP Lideri Özgür Özel de geçtiğimiz günlerde yediği yumrukla “Yumrukrasi Kulübü”ne üye oldu.

“Devletin demir yumruğunu göreceksiniz” diyerek sert mesajlar veren siyasi liderler, çoğu zaman yumrukların hedefi oldular. Kürt siyasetçiler Ahmet Türk ve Akın Birdal ise bu demir yumruğunun mağdurları oldular.

Gelin, bu yumruk demokrasisinin tarihine bir bakalım:

Bülent Ecevit, nam-ı diğer Karaoğlan, 1977’de Çiğli Havalimanı’nda yumruğu yedi. Çenesine inen o darbe, çok partili demokratik sistemimizin “çok yumruklu demokrasi” evresinin ilk örneği oldu.

Süleyman Demirel bir gün yediği yumrukla burnu kırıldı. Yumruk sonrası açıklama yapan “Baba”, dedi ki: “Siyaset sabırdır, ama bu kadarı da fazla be!”

Mesut Yılmaz, 1996’da Budapeşte’de bir Türk vatandaşından uluslararası bir yumruk yedi. Kırılmış, sargılı burnuyla yurda döndü. Yumruk denilince akla gelen ilk siyasetçilerdendir.

Kemal Kılıçdaroğlu, 2014’te Meclis’te, 2019’da Çubuk’ta cenazede… daha neler neler! Onun başına gelenler, pişmiş tavuğun başına gelmedi.

Özgür Özel ise “Yeni lider, taze yumruk!” sloganıyla bu kulübe hızlı bir giriş yaptı.

Peki, bu yumruk muhabbeti neyin nesi? Demokrasi dediğin fikirlerin kavgası değil mi? Ama bazıları bu kavgayı yanlış anlıyor olmalı ki, “Al sana kroşe!” deyip önüne çıkan siyasetçiye dalıyor. Yumruklar sağ-sol ayrımı yapmıyor. Sağ kroşe, sol kroşe demeden iniyor çeneye.

Peki, bu yumrukların sonuçları ne oldu?

Bülent Ecevit, yumruğu yedikten sonra soldan sağa hızlı bir geçiş yaptı; bir daha “Toprak işleyenin, su kullananın” demedi. Üstüne bir de esnafın fırlattığı yazar kasayla siyasi hayatı paket oldu.

Budapeşte’de yumruğu yiyen ANAP Lideri Mesut Yılmaz, yumruk demokrasisini uluslararası boyuta taşıyarak adeta “Yurtta yumruk, cihanda yumruk” dedirtti.

Çok yumruklu demokrasimizin en büyük mağduru CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise “Benim naçiz vücudum elbet bir gün yumruk yiyecekti; ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” dedi ve Erdoğan’a karşı 8 seçim, 1 referandum kaybetti.

Süleyman Demirel, yumruk yiyenlerin içinde belki de en şanslısıydı. Yediği yumruğun ardından ‘Baba’ lakabını aldı. Siyaset hayatında 7. kez başbakan oldu ama asla tek başına iktidarı göremedi.

Siyasetçiler haricinde yumruk yiyen gazeteci Ahmet Hakan, malum olduğu gibi şimdilerde iktidarın dizinin dibinden ayrılmıyor. Kodum mu oturtan cinsinden yediği yumrukla hemen o iktidarın dizinin dibine oturdu, bir daha da kalkmadı.

Yumruk yemeyen liderlere ne oldu peki?

Turgut Özal, 7 yıl boyunca tek başına iktidarın başbakanı, ardından 4 yıl da cumhurbaşkanı oldu.

“Kodum mu oturtan” Kenan Evren ise 7 yıl boyunca cumhurbaşkanlığı yaptı.

Bugüne gelirsek… Yumruk yemeyen, “kodum mu oturtan” malum lider, yüksek güvenlikli siyasi hayatını sürdürüyor. Ona bir yumruk geldiğini hayal edin: Yumruğu atanı tutar, ayağının altına alır, evire çevire döverdi. Sonra da: “Heyttt! Var mı ulan başka yan bakan? Ha? Var mı ulan?” diye nara bile atardı.

Ve her yumruklu saldırıdan sonra mutlaka şu veciz söz kurulur:

“Bu yumruk demokrasimize atılmıştır.”

Gören de memlekette demokrasi şenliği var zanneder. Demokrasimizin bu denli güçlü olmasını hazmedemeyen dış güçler, yumruklarla demokrasimizi yıkmaya çalışsalar da… Asla hain emellerine ulaşamayacaklardır!

Ne kadar yumruk, o kadar demokrasi, budur memleketin hali!

İlginizi Çekebilir

Temel Demirer: Dünya Hâl(ler)i Ve Kuzey Irkçılığı
İsrail ordusunun Lübnan’da İHA’yla hedef aldığı araçta bir kişi öldü

Öne Çıkanlar