Ruken Yılmaz: Bu topraklarda sanatçı olmaktan önce kadın olmanın zorluklarıyla yaşıyoruz

GündemSöyleşi

 *Dile hakimiyetimdeki en büyük etken, anne ve babamın evde bizimle Kürtçe konuşuyor olmalarıdır. Anne ve babam bu konuda oldukça bilinçli ve hassaslardı. Ama ne yazık ki okul hayatına başlamamla birlikte Kürtçem gerilemeye başladı.

*Ne yazık ki bu topraklarda sanatçı olmaktan önce kadın olmanın zorluklarıyla yaşıyoruz. Tarihten miras kalmış, sahiplenilmiş, ruha işlemiş ve egemen olmaktan vazgeçmeye gönlü olmayan bir zihniyet var. 

*Bir ve beraber olma özlemi yüzyıllardır Kürtlerin gündemindeki önemini ve ihtiyacını koruyor. Cigerxwîn’ de usta kalemiyle bu gerçekliği, ‘Serxwebuna Mirîşkan’da çarpıcı bir biçimde ifade ediyor. Ben de bu gerçekliği verdiğim değer nedeniyle müzik aracılığıyla bir kez daha hatırlatmak istedim. 

*Elimde kayıt ve çekimlerinin bitmesini beklediğim üç yeni şarkım daha var. Bundan sonrasına şarkıların kayıtlarını bitirip kliplerini çekerek devam ediyor olacağım…

Nûpel Yayın Koordinatörü Filiz Deniz, kadifemsi güzel sesi ve nev-i şahsına münhasır yorumlarıyla dikkat çeken Kürt müziğinin başarılı ve sevilen sanatçılarından Ruken Yılmaz ile Serxwebûna Mirîşkan şarkısı üzerinden sanat yolculuğunu konuştu.

Ruken Yılmaz’ın sanat yolculuğu nerede ve nasıl başladı?

Buna dair eski anılarımı düşündüğümde aklıma sadece şarkı söylediğim zamanlar geliyor. Çocukken seslere çok duyarlıydım ve duyduğum her şarkıyı,her müziği taklit ederdim. Okul zili, babamın kasideleri, televizyon… Maruz kaldığım her şeyi tekrar etmekten çok keyif alırdım. Evde, sokakta, okula giderken her zaman dilimde bir şarkı olurdu. Düşündüğümde o eski anlarım bugünkü yolculuğumunda başlangıcıymış….

Sonrasında 11 yaşımda gitarla tanışmam, sesleri daha iyi kavramam da, müziği hissetmem de büyük bir adım oldu benim için. Gitar çalmaya başladıktan kısa bir süre sonra, duyduğum şarkıları akorlarıyla çalabiliyordum. Ortaokul yıllarımda, okulun müzik grubuna katılıp sahnelere çıkmaya başlayarak amatör olarak müzik yapmaya başladım diyebilirim, ardından da bir çok müzik grubuna dahil olup müzikle ilişkimi bir şekilde sürekli kıldım.

İstanbul’da büyüyen biri olarak Kürtçeyi çok iyi kullanıyor olmanız dikkatimi çekiyor; bunun nedeni ne olabilir? 

 Dile hakimiyetimdeki en büyük etken, anne ve babamın evde bizimle Kürtçe konuşuyor olmalarıdır. Anne ve babam bu konuda oldukça bilinçli ve hassaslardı. Çocukluğumda tek bir Kürt ailenin olmadığı bir mahallede yaşıyorduk ve annem bize camdan seslenirken bile Kürtçe sesleniyordu. Ama ne yazık ki okul hayatına başlamamla, yani Kürtçenin eğitim dili olmaması sebebiyle, ana dilimle arama mesafe girmeye başladı. Çoğunlukla maruz kaldığım dil değişmeye başlayınca Kürtçem de gerilemeye başladı. Çünkü dışarıda, okulda arkadaşlarımızla geçirdiğimiz  vakit, gün içinde anne ve babalarımızla geçirdiğimiz vakitten çok daha fazla oluyordu. Haliyle dil de yavaş yavaş kendini unutturmaya başlıyordu. İşte bu sebep bile ana dil’ de eğitimin elzemliğini ortaya koyuyor. Maalesef ki kişisel çabaların anadilde bir süreklilik getirmediğini de görmüş oluyoruz. Tabii tüm bu zorlu gerçeklere rağmen, bugün Kürtçe konuşabiliyor olmam da ebeveynlerimin kişisel çabasının, ısrarının  rolü oldukça büyüktür. Ben de bu rolü sahiplenerek,  hala dil konusunda kendimi geliştirmek, dilin inceliklerini öğrenmek için çalışmalarımı sürdürüyorum.

Çıktığınız sanat yolculuğunuzda Kürt kadın sanatçı olarak ne tür zorluklarla karşılaştınız? 

Sanat ve sanatçılıktan önce, ne yazık ki bu topraklarda kadın olmanın zorluklarıyla yaşıyoruz. Çünkü tarihten miras kalmış, sahiplenilmiş, ruha işlemiş egemen olmaktan da vazgeçmeye gönlü olmayan  bir pratik, zihniyet var. Ve bu pratik neredeyse tüm kararlarıyla dünyadaki tüm canlıların yaşamında birçok zorluk yaratıyor. Bu durumda farklı hallerle kendini sanat çalışmalarında (ki incelikli bir alan olmasına rağmen) kabaca müzik dünyasının her alanında kendini gösteriyor. Ama bu tespitten daha  önemlisi,  kadınların tüm özgünlük, incelik ve öncülüğüyle üreterek  yollarına devam etmesi. Üzerinde durulması, tekrar edilmesi gerekenin de daha çok bu gerçeklik olduğunu düşünüyorum.

Cegerxwîn’in “Serxwebûna Mirîşkan” şiirini yorumlamak fikri nasıl oluştu?

 Şiir, hem teknik olarak, yani meselesini hayvanlar aracılığıyla anlatılması bakımından hem de içeriği  açısından çok ilgimi çekti. Bir ve beraber olma hali yüzyıllardan günümüze kadar Kürtlerin gündeminde önemini ve ihtiyacını koruyor.  Cigerxwîn’ de usta kalemiyle bu gerçekliği, gerçekliğin önündeki engelleri şiirinde çok yalın ve çarpıcı bir anlatımla dile getirmiş. Ben de bu gerçekliği verdiğim değer nedeniyle müzik aracılığıyla bir kez daha hatırlatmak istedim. ‘Serxwebuna Mirîşkan’ ı böylece dinleyiciyle buluşturmuş oldum.

Aslında şiir orjinalinde oldukça uzun, ilk olarak;  şiiri analiz edip hikaye bütünlüğünü koruyabilecek kıtaları seçmekle başladım…Şiirin kendi içindeki ritmi de böyle güzel bir müziğin ortaya çıkmasını sağladı. Nurhak da bu kıtaları güzel melodilerle buluşturup şiiri Kürt müziğine ve dinleyicisine  kazandırmış oldu.

 Kürt edebiyatında önemli bir yere sahip olan Cegerxwîn’in bu şiiri Kürtlerin sosyolojini, siyasi yolculuğunu mizahi bir üslupla anlattığı önemli eserlerinden biri. Siz, Cegerxwîn’nin şiirlerinin tarihin her döneminde aynı ruhla Kürtlere ayna tutmasını  nasıl yorumluyorsunuz?

 Cegerxwîn şiirleriyle Kürtlerin yaşadığı zorlukları, zorluklar karşısındaki tutumlarını, Serxwebuna Mirîşkan özelinde de birlik olamama halini şiirleriyle dile getirmiş, bunların yanında kendi yol haritasını da sunmuş, öneride de  bulunmuş. Burada şüphesiz kaleminini yeteneği çok önemli… Bunun yanında onlarca yıldır Kürtlerin, tarihin her döneminde maruz kaldığı baskının, haksızlığın, hukuksuzluğun devam etmesi var… Ne mutlu ki, Kürtler bugün her anlamda çok daha bir arada, çok daha güçlü ve kendi geleceklerine dair çözümünü de kendisi ortaya koyuyor. Sanırım bir çok şeyin yanında,  şiirlerinden de gereken dersler çıkarılmış, o aynada halk kendini görmüş.

Biraz da klipten söz etmenizi istiyorum. Gerçekten beste, yorum, görsellik tam bir bütünlük sağlamış. Klibin kurgusu üzerine okuyucularımıza ne söylemek istersiniz?

Berk Kuruçay’ ın yönetmenliğinde çektiğimiz klibimiz büyük bir ekibin büyük emekleri sayesinde ortaya çıktı. Herşeyden önce yapımcı ekibimizle birlikte şiir üzerinde tartışmalar yürütüp, ortak bir fikir birliğine vardık.  Fabl bir anlatım olduğu için, hayvanları klipte nasıl canlandıracağımız meselesi içerisinde riskler barındırıyordu. Klibin  karikatür bir hal alması meseleyi duygu ve anlatımından uzaklaştırıp absürd bir hale getirebilirdi.  Bunun önüne geçmek içinde ışıktan, kostüme, kamera açılarından, makyaja kadar tüm detaylar netleştirildi ve provası yapıldı. Gülce Oral öncülüğünde de dansçı arkadaşlarımızla bir araya gelip çok keyifli provalar yaptık… Her dansçı arkadaş kendi karakterine özgü hareketleri, bedenlerine aktarıp klibi çok daha güçlü kıldı. Ve ortaya müzikal tadında  güzel bir işi çıkarmış olduk.

Başka dillerde de söylüyor musunuz? Yoksa sadece Kürtçe ve Türkçe mi söylüyorsunuz?

Esas olarak kendi dilimde şarkılarımı söylüyorum, fakat farklı diller de okuduğum bir kaç eser var. Bir tanesi  bestesi bana ait olan Türkçe  ‘’Umut’’ isimli şarkım, yanılmıyorsam 2020’nin başlarında kayıt etmiştim, düzenlemesini de Nurhak Kılagöz yapmıştı. Yine aynı yıllarda okuduğum Farsça bir şarkı var, Solthane Ghalbha… İlk albümüm Zelî’ de Ermenice bir şarkıyı okumuştum.

Ruken Yılmaz, önümüzdeki döneme nasıl hazırlanıyor, gelecek için ne gibi planlar yapıyor?

Önümde kayıt ve çekimlerinin bitmesini beklediğim üç yeni şarkım daha var. Bundan sonrasına şarkıların kayıtlarını bitirip kliplerini çekerek devam ediyor olacağım. Hatta geçtiğimiz hafta Dersim’in Ovacık ilçesinde, kayıtlarını tamamladığımız yeni şarkımın klibini, Mayıs ayının rengarek ortamında tamamladık. Yine bir Cegerxwîn şiiri… Buna paralel olarakta iki yeni şarkının yaratım sürecindeyiz,  kayıt ve prodiksiyon çalışmaları devam ediyor. Bir tanesi üzerinde heyecanla çalıştığım ve sözlerini yazdığım bir eser. Kürt tarihinde önemli bir yeri olan destansı kadınlarından birine dair…

Her birini heyecanla paylaşacağım zamanı bekliyorum. Aynı zamanda da yeni dönem konserlerini netleştirmeye çalışıyoruz. Umarım her şey yolunda gider, biz de çok daha güzel bir ortamda çalışmalarımızı tamamlayıp, dinleyicilerimle buluşabilirim.

İlginizi Çekebilir

İzmir Barosu: İşçi cinayetleri politiktir
İspanya’da boğa güreşinin yasaklanması için eylem

Öne Çıkanlar