Ali Engin Yurtsever:  Sürecin Getirecekleri Nelerdir ?

Yazarlar

    İçeriğine ilişkin net bir bilgi olmamasına rağmen bu ayın içinde sayın Öcalan tarafından bir çağrı yapılacağı ve bu çağrıda da savaşın bitirilmesi, silah bırakma ve demokratik siyaset alanının açılarak mücadelenin bu temelde yürütülmesinin olacağı medyaya düşen haberlerden öğreniliyor. Elbette bunlar şimdilik bir fikir niteliği taşıyor, çünkü sayın Öcalan tarafından yazılı veya görsel bir açıklama henüz yok. Ancak bu kadar yoğun bir şekilde gündeme gelmesi ve heyet tarafından da kısmen teyit edilmesi nedeniyle doğru kabul edeceğimiz bir bilgi olarak ele alabiliriz. İçinde cevaplanmamış pek çok soru işareti barındıran bu süreç için öneriler bölümü çoktan geçildi. Neler konuşuldu, hangi konularda anlaşıldı bu zamanla yansıyacaktır. Bu nedenle söylenen ve yazılan her şey birer fikir olmaktan öteye değildir ve bağlayıcılığı yoktur. Bu noktadan yola çıkarak yazmak ve söylemek gerekiyor. 

    Kürtler açısından temel noktalar genel anlamıyla belirlidir. Dolmabahçe Mutabakatı olarak anılan süreçte talepler karara bağlanmıştı. O kararların üstünden elbette geçen zamanla birlikte sorun daha da ağırlaştı ve yaşatılan zulüm siyasi hafızaya kazıldı. Öldürülen insanlarımız, işgal edilen ve işgali genişletilen yaşam alanlarımız, zindanlara ve sürgünlere hapsedilenlere baktığımızda kolayca benimsenecek bir süreçte olmadığımızı, bu temelde Kürtlerin temkinli olması eşyanın tabiatina uygundur. Bin yıllık geçmişine baktığımızda Türk devletinin sadece kendi iktidarını ayakta tutmak için günün koşullarına uygun attığı adımların izlerini bir süre sonra sildiği, yaptığı anlaşmaları bozduğu ve yerine getirmekle yükümlü olduğu sözleri çiğnediği sadece biz değil, dünya tarafından da bilinen bir gerçektir. 

     Bu sürece ilişkin 2024 Ekim ayından beri devlet hiç şaşmadan aynı talepleri dile getirdi. “Silah bırakma, Türk devletinin siyasi yapısını kabul etme”, bunun dışında hiçbir talebin karşılığının olmadığı iktidar tarafından dile getirildi. Hiç kuşkusuz bu tür görüşmelerde elinde gücü barındıran taraf, kendi dayatmalarının dışında bir konunun masada olmadığını söyler ama arka planda tavizler verir. Ancak bu sürece ilişkin hangi konularda adım atacak bilinmiyor. Kabul edeceğimiz bir gerçek var ki; bir anlaşma olacaksa tek taraflı olmaz. Bu ancak kaybedilen bir savaşın sonucudur, oysa Kurdistan Özgürlük Hareketi savaşı kaybetmedi. Bu nedenle yüksek perdeden konuşmaların karşılığı sadece güven kaybetmektir. Savaşın dili konusunda kendilerine bir çeki düzen verildiği görülüyor. İktidardan başlayarak medyaya kadar hakaret içeren üsluplar birden kesildi. Emirle çalışan bir güruh oldukları için bir rota değişikliğinde daha ağır üslup kullanılacağını biliyoruz. 

    Zindanlarda bulunan hasta ve genel olarak tüm tutsakların özgürlüğü, sömürge mahkemelerinde açılan davalar, seçilmiş yöneticilerin görevden alınması, anadil eğitimi, fişlenenler ve uzayıp giden sorun listesi. Bunlara ilişkin neler yapılacak bilinmiyor. Oysa her biri birbirinden ayrılmayan bir öneme sahiptir. Birinden bile vazgeçilemez. D. Bahçeli tarafından dile getirilen “umut hakkı ve ev hapsi” uygulamaya konulup diğerlerinin üzerine yatılmaya çalışılırsa, sayın öcalan’ın sözünü onlara hatırlatmak gerekir; “ben ömrümün sonuna kadar da burada kalırım, bu benim için sorun değil. Sorun Kürtlerin özgürlüğüdür.” 12-03-2008

    Öncelik içeren adımların atılması tarafların irade beyanına dair niyeti gösterir. Bu konuda Türk devletinin bu adımları atması gerekir. Sorulmayan bir soru cevapsız olarak duruyor. Neden talepler sürekli devlet tarafından isteniyor? Kürtler karşılarında emir buyrulacak bir halk olarak mı duruyor sanıyorlar. Silah bırakma ve savaşı bitirme noktasından bakarsak, bir devlet bir gerilla hareketinden daha geniş olanaklara sahiptir. İlk adımı atabilirler. Ellerinden tutan yok. 

     Sayın Öcalan büyük bir hamle yaptı, sıra devlette. Savaşın sonuçlarından bir ders çıkarıp, buna ilişkin adımlar atacaklar mı bunu zaman gösterecek.

     Bu süreç bir noktada kaderini Rojava’nın kaderine bağlamak zorunda. Bu istek temelinden daha çok diyalektik bir tarzda gelişecek ve birbirini tetikleyen bir süreç olarak görülmektedir. Statü sahibi olan bir yönetimin tanınmasının getireceği atılım, savaş bağlamına sokulmuş bir yönetimin sorunlarından arınması, geleceğe daha örgütlü bakması demektir.

    Savaş son elli yılda görünür olmasına rağmen çok daha uzun süredir gündemi ele geçirmiş bulunuyor. Karar sırası Türk devletinde. Eski ilişki tarzıyla yönelecekse bir kıyametin topunu ateşlemeyi göze almış demektir. Her şey sayın Öcalan tarafından yapılacak açıklamanın karşılığının nasıl verileceği noktasında düğümleniyor.

İlginizi Çekebilir

Behice Feride Demir: Maziden Müstakbele – Ozan Zozan
Ev hapsindeki gazetecilerin ilk duruşmaları görülecek

Öne Çıkanlar