Liberal bir Avrupa demokrasisinde bu kadar çok seçmenin giderek otoriterleşen bir yöneticiyi tercih etmesi, Berlin’in entegrasyon politikaları konusunda yeni tartışmalara yol açtı.
Almanya’daki Türklerin geçen hafta sonu yapılan tarihi seçimlerde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güçlü destek vermesi, Berlin’de entegrasyon politikalarının başarısız olup olmadığı konusunu gündeme taşıdı.
28 Mayıs’taki ikinci tur oylamada Almanya’da yaklaşık 1,5 milyon kayıtlı seçmenden sandığa gidenlerin yüzde 67’si Erdoğan için oy kullandı.
Yurtdışında dünyanın en büyük Türk toplumuna ev sahipliği yapan ülkede Erdoğan’ın sandıktan zaferle çıktığı akşam ise şehirlerde sevinç gösterileri yaşandı; Türk bayraklarıyla süslenmiş araçlar sokaklarda korna çalarak ilerledi.
Liberal bir Avrupa demokrasisinde bu kadar çok seçmenin giderek otoriterleşen politikalar izlemekle suçlanan bir yöneticiyi tercih etmesi, Berlin’in entegrasyon politikaları konusunda yeni tartışmalara yol açtı.
Batı “kötülük diyarı” olarak görülüyor
Muhafazakar Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde yer alan bir yorum yazısında, Erdoğan’ın zaferini kutlayanların çoğunun Almanya’da doğduğu, okula gittiği, özgürlük ve refahın “tadını çıkardığı”, ancak Batı’yı “kötülük diyarı” olarak gördüğü öne sürüldü.
Sonuçlar, sol eğilimli SPD liderliğindeki koalisyon hükümetinin Alman vatandaşlığı kazanma ve mevcut kurallara göre neredeyse imkansız olan çifte vatandaşlığı kolaylaştırma planına ilişkin siyasi bir tartışmayı besledi.
Sağcı CSU partisinden milletvekili Andrea Lindholz Bild gazetesine verdiği demeçte, “Türkiye’deki seçimlerden sonra (koalisyon) nihayet şunu anlamış olmalı: ‘turbo vatandaşlık’ ve herkes için çifte vatandaşlık yanlış yol” dedi.
Ancak İslami araştırmacı Ahmad Mansour, sonucun çifte vatandaşlık kurallarının değiştirilmesini engellememesi gerektiğini, zira oy kullananların çoğunun sadece Türk vatandaşlığına sahip olduğunu ve iki pasaporta sahip olmalarının yasaklandığını savundu.
Erdoğan’ın “duygusal yaklaşım”ı
Türkiye kökenlilere daha fazla hak tanınmasını savunan Almanya Türk Toplumu Başkanı Gökay Sofuoğlu, Erdoğan’ın Almanya’daki başarısının büyük ölçüde iyi örgütlenmiş ve iyi finanse edilen yurtdışı kuruluşlarının yardımıyla gerçekleştiğini söyledi.
AFP’ye verdiği demeçte “Elbette çok sayıda insanı harekete geçirebilirler” dedi.
Erdoğan, Almanya’daki Türklere hitap eden güçlü ve başarılı bir lider olarak görülüyor.
Günümüz Almanya’sında pek çok Türk yüksek eğitim seviyesine, iyi işlere ve makul gelirlere sahip olsa da, eleştirmenler bazılarının siyasete ve sivil topluma nispeten düşük katılım seviyeleri nedeniyle hala hayal kırıklığına uğramış olabileceğini söylüyor.
Ülkede yaşayan Türk gazeteci Eren Güvercin, “Almanya’daki Türklere duygusal erişim sağlamak için karşı teklifler geliştirmeye çalışmayanlar, Erdoğan’ın bu boşluğu doldurmasına şaşırmamalı” diyor ve Erdoğan’ın Avrupa’nın en kalabalık ülkesindeki Türk toplumuna “duygusal yaklaşımının” aksine, Almanya’nın sunacak çok az şeyi olduğunu söylüyor.
‘Muhafazakar tutumlar’
Almanya İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden ayağa kalkmaya çalışırken, yüz binlerce Türk inşaattan otomotive kadar çeşitli sektörlerde çalışmak üzere geldi.
Birçoğu Almanlardan daha düşük maaş alan ve düşük kaliteli konutlarda yaşayan göçmenler için genellikle zor zamanlar oldu. Ancak birçoğu Türkiye’ye geri dönmedi, ailelerini getirdi ve toplumun ayrılmaz bir parçası haline geldi.
Almanya yaklaşık üç milyon Türk kökenliye ev sahipliği yapıyor, ancak birçoğu mevcut çifte vatandaşlık yasağı nedeniyle sadece Alman vatandaşlığına sahip.
Bu sebeple hafta sonu yapılan seçim sonuçlarının yarattığı endişelere rağmen, Almanya’da Erdoğan’a verilen desteğin alarm zillerini çaldırmaması gerektiği savunuluyor.
Gözlemciler, entegre olmuş Türklerin birçoğunun aslında yıllar içinde Alman vatandaşlığına geçtiğini ve bunun da oylamanın dışında kalmalarına neden olduğunu belirtiyor.
Duisburg-Essen Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi’nden Yunus Ulusoy AFP’ye yaptığı açıklamada, bu sonucun, Almanya’da olduğu gibi göçmen toplulukların kırsal kesimden geldiği Avrupa’nın diğer bölgelerindeki Türkler arasında lidere verilen güçlü destek eğilimiyle de uyumlu olduğunu belirtiyor.
“Göç ettikleri ülkelere muhafazakar, dindar tutumları da beraberlerinde getirdiler” diyen Ulusoy, Türk göçmenlerin genellikle daha varlıklı bir geçmişe sahip olduğu ABD ve İngiltere gibi ülkelerde muhalefetin genellikle daha iyi bir performans sergilediğini de sözlerine ekliyor.
/euronews/