🔴 Antibiyotik, ateş düşürücü şurup ve tuzlu su çözeltileri tedarikinde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Peki bir dönem “dünyanın eczanesi” olarak adlandırılan Almanya’da baş gösteren ilaç kıtlığının arkasında ne yatıyor?
Deutsche Welle’den
Almanya’da tuzlu su çözeltileri tedarikinde yaşanan sıkıntı gün geçtikçe büyüyor.
Aslında sadece birkaç euro cent’e mal olan bu çözeltiler, temin edilmesi zor ilaçlar listesine eklendi. Ameliyat, lavman ve serumlar için bu çözeltilere duyulan acil ihtiyaç artmış durumda.
Nordrhein Eczacılar Birliği Başkanı Thomas Preis, Rheinischen Post gazetesine verdiği demeçte son aylarda sıkıntının “dramatik boyutta kötüleştiğini” söyledi.
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Sağlık Bakanlığı, birkaç aydır hastane ve kliniklerin tuzlu su çözeltileri ihtiyaçlarının yalnızca yaklaşık yüzde 50’sinin tedarik edilebildiği bilgisini paylaşarak darboğazı doğruluyor.
Üstelik Alman Federal İlaç ve Tıbbi Cihaz Enstitüsü’ne (BfArM) göre bu çözeltilerin tedarikinde yaşanan sıkıntılar önümüzdeki aylarda da devam edecek.
Son yıllarda tedarik edilemeyen ilaç sayısı artıyor
Almanya’da antibiyotik ve çocuk ilaçlarının tedarikinde son yıllarda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Hatta hekimlerin bir bölümü bunun hastalarının tedavisini, dolaysıyla sağlıklarını etkilediğini düşünüyor.
Bu yıl Pediatri ve Ergen Doktorları Meslek Birliği üyeleri arasında yapılan bir ankete göre doktorların üçte biri ilaç sıkıntısının tedavilerin kalitesini tehlikeye attığı görüşünde.
Üstelik ilaç kıtlığı nedeniyle tedavi süreçleri daha çok zaman alabiliyor. Çünkü doktorlar önce hangi ilaçların mevcut olduğunu, hangilerin temin edilebildiğini öğrenmek için zaman harcamak durumunda kalıyor.
Alman Eczacılar Birliğine göre halihazırda yaklaşık 500 reçeteli ilacın temin edilmesinde sıkıntı yaşanıyor.
Sadece Almanya değil, Avrupa Birliği (AB) üyesi diğer ülkelerde de benzer sorunlar yaşanıyor. Avrupa Birliği Eczacılık Grubu’nun (PGEU) 2023 yılındaki anketi başta İsveç, Portekiz ve İspanya olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinde durumun kötüleştiğini ortaya koydu.
Bu noktaya nasıl gelindi?
İlaç sıkıntısına neden olan sebepler, tıpkı ilaçların üretim süreçleri gibi karmaşık.
Bir zamanlar “dünyanın eczanesi” olarak adlandırılan Almanya’nın aslında Bayer, BASF, Boehringer Ingelheim ve BioNTech gibi büyük ilaç şirketleri var. Ama dünyanın farklı bölgelerine yayılmış ilaç üretim süreçleri çetrefil, tedarik zincirlerinde yaşanan bir sıkıntı ciddi sorunlara neden olabiliyor.
İlaçların hammaddelerin büyük bölümü artık Çin ve Hindistan’da üretiliyor. Sadece ücretlerin daha düşük olması değil, çevre düzenlemelerinin de Avrupa’dakinden daha az rol oynaması, bu ülkelere avantaj sağlıyor. Ayrıca hammaddeleri daha ucuza sunabilmek için seri üretim ve tekelleşmeye de odaklanılıyor. Bu da giderek daha az sayıda tedarikçinin daha büyük miktarlarda üretim yapmasına yol açıyor.
Worms Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nden tedarik zinciri uzmanı Profesör David Francas, DW’ye “Örneğin, eskiden parasetamol ateş şurubu için on tedarikçimiz varken, bugün sadece bir ana tedarikçimiz kaldı” sözleriyle ilaç üretiminde gelinen noktaya ışık tutuyor.
Würzburg Üniversitesi’nden ilaç sanayii ve tıbbı kimya uzmanı Profesör Ulrike Holzgrabe ise az sayıda üreticiye bağımlı olunduğu için risklerin arttığına işaret ederek “Bunlardan birinde sıkıntı yaşandığında tüm tedarik zincirinde sıkıntı yaşanıyor” diyor.
“Tedarik rotalarında bir felaket yaşandığında ilaç üretimi için gerekli hammaddeler bize ulaşmıyor” sözlerini kaydeden Holzgrabe, koronavirüs pandemisi esnasında Şanghay limanının kapandığı, Süveyş Kanalı’nda bir geminin yan yatması sonucunda deniz ulaşımının sekteye uğradığı günleri anımsatıyor.
Stoklamak mümkün değil mi?
Düşük stok seviyeleri ve sıfır stoklu üretim yani anında üretim de ilaç sıkıntısı sorununun büyümesine yol açabilir. Çünkü bu üretim zincirlerinde eksikliklerin kolayca telafisini zora sokuyor.
Ancak uzmanlar stoklamanın da pahalıya mal olacağına dikkat çekiyor. Zira depolama tesisleri maliyetli ve depolanan ilaçların gerçekten satılıp satılmayacağı da kesin değil. Talepteki dalgalanmalar çok büyük.
Örneğin koronavirüs pandemisi sırasında maske takmak yaygınlaştığı için bazı bulaşıcı hastalıklarda keskin bir düşüş yaşandı, bunun sonucunda da Infectopharm gibi bazı ilaçlara talep çok azaldı, şirket ürettiği bu ilaçları satamadığı için imha etmek zorunda kaldı. Ama iki yıl sonra talep yeniden yükseldi.
Üretim süreçlerinin AB’ye taşınması mümkün mü?
Fiyat sorunu özellikle arzın yaklaşık yüzde 70 ila 80’ini oluşturan jenerik ilaçlarda akut hale geliyor.
Holzgrabe, bu ilaçların üretim marjlarının son derece düşük olduğunu söylüyor. Alman sağlık sistemine yıllar önce dahil edilen indirim anlaşmaları ve diğer bazı düzenlemeler de üreticileri mümkün olduğunca ucuza üretim yapmaya zorluyor.
Bütün bu nedenler, üretimin yeniden bütünüyle AB’ye kaydırılmasını zorlaştırıyor. Özellikle etken maddeler için gerekli ince kimyasal maddelerin üretimi güç olacak.
Holzgrabe, “Bunu neredeyse imkansız hale getiren bir çevre mevzuatı oluşturduk” derken tedarik zinciri uzmanı Francas ise üretim tesislerin yeniden Avrupa’da kurulmasının en az beş yıl alabileceğine dikkat çekiyor.
Özetle çözüm yolları aransa bile bunlar bu kış artacak ilaç kıtlığına çare olmayacak.