Analiz: Amerika’da demokrasi tehdit altında mı?

DünyaGündem

🔴Başkan Donald Trump, ikinci kez göreve gelmesinden bu yana ABD’de hukukun üstünlüğünü tanımayan kararlara imza atıyor, uygulamaları hayata geçiriyor. ABD demokrasisi mi tehlikede mi?

Deutsche Welle’den Thomas Latschan yazdı:

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasının üzerinden sadece üç ay geçti. Ancak bu üç ayda ABD sadece iç politikada sarsılmakla kalmadı, aynı zamanda ülke demokrasisinin temel taşları yerinden oynadı.

Washington merkezli saygın düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü, yaşananları “ABD demokrasisinin sütunlarında tehlikeli çatlaklar” oluştuğu tespiti ile özetliyor. Bu sütunlara yönelik saldırılar birçok düzeyde meydana geliyor. İşte onlardan bazı örnekler:

Üniversitelerle yaşanan gerginlik

Donald Trump, Çarşamba günü kendi platformu Truth Social’da “Harvard bir şaka, nefret ve aptallık öğretiyor ve artık fon almamalı” paylaşımında bulundu. Bu, ABD hükümeti ile ülkenin elit üniversiteleri arasındaki gerginliğin tırmanışına yeni bir örnek oldu.

Gerginliğin başlama nedeni ise Harvard ve diğer özel ABD üniversitelerinin, kampüslerinde Gazze savaşına karşı düzenlenen Filistin yanlısı protestolara yeterince sert karşılık vermediği ve böylece Yahudi öğrencileri tehlikeye attığı iddiasıydı.

Ancak yaşanan gerginliğin boyutu bunu aştı ve artık Trump yönetimi tarafından zaten (çok) solcu olarak görülen elit üniversitelerin genel siyasi yönelimi ve duruşlarına evrildi. Söz konusu üniversitelerin federal fonlarla desteklenmesinin sürdürülmesi için öğrencilerin ve öğretim üyelerinin siyasi görüşlerinin incelenmesi ve tüm öğrencilerin üniversiteye kabul sırasında kaydedilen verilerinin hükümete sunulması talep ediliyor.

Ancak Harvard Üniversitesi Rektörü Alan Garber hükümetin bu taleplerine karşı çıkarak, araştırma ve öğretim hürriyetinin tehlikede olduğunu söyledi. Garber, üniversitenin ne bağımsızlığından ne de anayasa tarafından garanti altında alınan haklarından vazgeçmeye hazır olduğunu vurguladı. Garber tepkisini “Hangi parti iktidarda olursa olsun, hiçbir hükümet özel üniversitelerin ne öğretebileceğini, kimi eğitime kabul edip işe kimi alabileceğini ve hangi çalışma ve araştırma alanlarına odaklanacağını dikte etmemeli” sözleriyle dile getirdi.

Mahkeme kararları uygulanmıyor

Hukukun üstünlüğü ve yargı kararlarına uyulması, Batı demokrasilerinin temel taşlarından biri, ancak Trump yönetimindeki ABD’de bu giderek daha sık şekilde ihlal ediliyor.

Trump yönetimi, yargı kararlarını şimdiye kadar birkaç kez görmezden geldi ve hatta mahkeme kararlarına rağmen sınır dışı işlemleri de gerçekleştirdi. Bu konuda, yanlışlıkla özellikle El Salvador’a sınır dışı edilen ve namı kötü yüksek güvenlikli CECOT hapishanesine yerleştirilen Kilmar Abrego Garcia’nın davası dikkati çekiyor. Sorumlu yüksek mahkemenin, ABD hükümetinin Garcia’nın ABD’ye hızlı bir şekilde geri getirilmesi yönünde çaba göstermesi gerektiğini bildirmesi ve Federal Yargıç Paula Xinis duruşmada özellikle buna vurgu yapmasına rağmen, Garcia’nın geri getirilmesi için şu ana kadar hiçbir adım atılmadı.

Trump yönetimine direnen, planlanan sınır dışı işlemlerini askıya alan James Boasberg gibi yargıçlar da Amerikan kamuoyunda “deli sol radikaller” olarak karalanıyor. Bu yargıçları görevden alma ile tehdit eden Trump, bu isimleri kendisine daha uygun yargıçlarla değiştirmenin yollarını arıyor.

Aynı zamanda Trump, kendisine muhalif olan yargı mensuplarına karşı Adalet Bakanlığı’nı da kullanıyor. Göreve geldiği ilk günlerde kendisine yönelik yürütülen soruşturmalara katılan çok sayıda çalışanı kovdu veya görev yerlerini değiştirerek cezalandırdı.

Trump, Şubat ayında da önceki Başkan Joe Biden döneminden kalan tüm federal savcıların görevden alınmasını emretti. Kendi avukatlarından bazılarını hükümette üst düzey görevlere getiren, hatta bu avukatlardan birini Adalet Bakanı Yardımcısı olarak görevlendiren Trump, Adalet Bakanlığı’na da kendisine tamamen sadık Pam Bondi’yi atadı.

Bütün bunlara ilaveten Trump ayrıca, 6 Ocak 2021’deki Kongre baskını nedeniyle mahkum edilen yaklaşık bin 600 şüphelinin de neredeyse tamamını affetti.

Basın özgürlüğü kısıtlanıyor

Donald Trump, hakkında yapılan eleştirel haberlerden uzun zamandır rahatsız. ABD Başkanı, geçen ay ortasında Adalet Bakanlığı’ndaki bir konuşmasında CNNveya MSNBC gibi büyük ABD yayın kuruluşlarının “Yozlaşmış ve yasa dışı” olduğunu iddia etti.

Söz konusu medya kuruluşlarının kendisi hakkında “yüzde 97,6” oranında olumsuz haber yaptığını öne süren Trump, “Demokrat Parti’nin siyasi kolu” olduklarını savundu. Trump, seçim kampanyası sırasında da, sevmediği bu yayın kuruluşlarını lisanslarını iptal etmekle tehdit etmişti.

Trump aynı zamanda uluslararası yayın yapan ABD kurumu Amerika’nın Sesi (Voice of America) ile Radio Liberty’nin finansmanını tamamen keserek onları kapanmanın eşiğine getirdi.

Ancak basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar bunlarla sınırlı kalmadı. Trump yönetimi ayrıca, Meksika Körfezi’ni Trump’ın istediği gibi “Amerikan Körfezi” olarak nitelemeyi reddeden Associated Press (AP) haber ajansının Beyaz Saray basın bölümüne akreditasyonunu iptal etti. Sorumlu mahkeme bu adımı da “yasa dışı” ilan ettiyse de Trump yönetimi bu kararı da görmezden geldi ve AP mensuplarını basın toplantılarına almamayı sürdürdü.

Devlet aygıtının yapılanmasındaki değişiklikler

Trump, Mart başında Kongre’de yaptığı konuşmasında “seçilmemiş bürokratların iktidardaki dönemi sona erdi” dediğinde Demokratlardan alaycı kahkahalar duyulmuştu. Ancak Ocak ayından bu yana ABD’deki devlet kurum ve kuruluşlarının daha verimli hale getirilmesi ve gereksiz harcamaların durdurulması için görevlendirilen Elon Musk da demokratik meşruluğu olmayan, atanmış biri ve tüm devlet aygıtını Trump çizgisi yönünde düzenlemekle meşgul.

ABD Kongresi Bütçe Ofisi eski Direktörü Douglas Holtz-Eakin, Şubat ayında “Beğendikleri şeyleri yapan kurum ve bakanlıklara gitmiyorlar, icraatlarına katılmadıkları kamu kurumlarına gidiyorlar” sözleri ile Musk’ın faaliyetlerini eleştirmişti.

Son aylarda vergi, çevre ve sağlık alanında faaliyet gösteren kurumlarda, Pentagon’da ve diğer bakanlıklarda çalışanlar toplu olarak işten çıkarıldı. Ülkede çeşitlilik ve kapsayıcılık (inklüzyon) alanındaki çalışmalar “Solcuların vergi israfı” olarak nitelendirilerek, durduruldu. Çevre alanındaki düzenlemeler geri çekildi, sosyal alanda ve sağlıkta harcamalar radikal ölçüde azaltıldı. ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve diğer bazı kurumlar tasfiye edildi. Bu konuda ABD Kongresi’ne danışılması gerekirken, bu yapılmadı.

Ayrıca, Musk’ın yönetimindeki Hükümet Verimliliği Dairesi’nin (DOGE) yapay zeka yardımıyla hükümet çalışanlarını izlediği şüphesi de söz konusu. En az bir federal dairede, Trump’a ilişkin eleştirel yorumlar yaptığı ileri sürülen çalışanların saptanıp işten çıkarılması için dahili iletişimlerinin izlendiği iddia ediliyor. Muhalifler bu noktada “devlet aygıtının siyasi temizliği”nden bahsediyor.

İlginizi Çekebilir

Trump, ABD’nin Rusya-Ukrayna barış görüşmelerinden çekileceği konusunda sessiz
Ayhan Bora Kaplan’la anılan Yargıtay üyesi Kocaman HSK’ye aday oldu

Öne Çıkanlar