🔴 Yeşiller, 2019 seçimlerinde elde ettikleri başarıyı, genç seçmenlere borçluydu. Şimdiyse 30 yaş altı seçmenlerin, Avrupa Parlamentosu’nda aşırı sağa güç kazandıracağı beklentisi mevcut…
Deutsche Welle’den Ella Joyner’in haberi:
Avrupa Birliği’ne (AB) eleştirel yaklaşan ve göçmen karşıtı olan ideolojiler, artık yalnızca yaşlılara hitap etmiyor.
23 yaşındaki Allan Arnera, Fransız vatandaşı ve Belçika’nın başkenti Brüksel’de yaşıyor. Uluslararası bir arka plana sahip, genç, beyaz yakalı, iyi bir iş sahibi olan Arnera, birçok kişinin kafasındaki aşırı sağcı seçmen profiline pek uymuyor.
Siyasi tutumunu DW’ye anlatan Arnera, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde aşırı sağcı Rassemblement National (RN), Türkçesiyle Ulusal Birlik partisine oy vereceğini söylüyor. Sosyal çevresindeki birçok akranının kendisiyle hemfikir olmadığını aktaran Arnera, siyasi görüşlerini kendine sakladığını söylüyor.
Son anketler, her üç Fransız vatandaşından birinin RN’ye oy vermeyi planladığını ortaya koyuyor. RN partisine, AP’de, 28 yaşında genç bir siyasetçi olan Jordan Bardella liderlik ediyor. 1970’lerde, açık bir biçimde ırkçı bir siyasetçi olan Jean-Marie Le Pen tarafından Front National (Ulusal Cephe) adıyla kurulan RN’ye, bugün Le Pen’in kızı Marine Le Pen liderlik ediyor.
Partinin AB entegrasyonu konusuna milliyetçi yaklaşımını destekleyen Arnera, bizzat bir göçmen olarak AB’nin göç politikasına eleştirel yaklaşıyor. Genç seçmen, Bardella’nın Fransa’nın ulusal sınırlarında sistematik kontrollere başlamak suretiyle Schengen bölgesinde göçmenlerin serbest dolaşımını sınırlandırma planlarını da destekliyor.
“Konu, Fransa’nın çıkarlarını en iyi şekilde savunmayı gönülden isteyen tek partinin onlar olmasından ibaret” diye konuşan Ardera, “Fransa’da yüksek işsizlik oranı ve geçinme krizi gibi sorunlara sahip olduğumuz noktaya gelmiş bulunmaktayız” serzenişini paylaşıyor.
Yeşil dalgadan yeşil hezimete
2019 yılındaki AP seçimlerinde, genç seçmenler, verdikleri oylarla Yeşil partilerin yükselişine zemin hazırlamıştı. O dönemde iklim değişikliğiyle mücadeleye odaklanan partiler, tarihi bir rekor kırarak AP’de 74 koltuk kazanmıştı. Bu başarıya o dönemde “yeşil dalga” ismi yakıştırılmıştı.
Ancak şimdi Yeşil ideoloji, hezimete uğrama tehlikesiyle karşı karşıya. 6 Haziran’da başlayan ve 9 Haziran’da sonlanacak olan seçimlerde, Yeşil partilerin sandıktan büyük kayıplarla çıkması bekleniyor. Anketler haklı çıktığı takdirde Yeşiller, 720 koltuğun yalnızca 41’ini kazanabilmiş olacak.
Allan Arnera, Haziran seçimlerine giden yolda Avrupa genelinde yükselişte olan radikal sağ seçmen nüfusunun yalnızca küçük bir parçası. Kısa süre önce yapılan bir Ipsos anketi, 30 yaş altındaki Fransızların yüzde 34’lük kısmının sağ popülist Bardella’ya oy vermeyi planladığını ortaya koydu.
Bardella’yı yüzde 14 ile sol eğilimli “Boyun Eğmeyen Fransa” partisi, yüzde 12 ile merkez sol Sosyalist Parti ve yüzde 11 ile Yeşiller partisi takip ediyor.
Washington merkezli basın kuruluşu Politico’nun yapılan çeşitli anketleri mercek altına almak suretiyle hazırladığı analiz, aşırı sağ partilerin genç seçmenlerin gözündeki yükselişinin Avrupa genelinde yaşanan bir trend olduğunu ortaya koydu. İspanya, Portekiz, Belçika ve Finlandiya’da da benzer eğilimler yaşanıyor.
Artık “yaşlı öfkeli adamlardan” ibaret değil
Seçimler konusunda araştırmalar yürüten Hollandalı uzman Josse de Voogd, kendi ülkesinde de benzer bir eğilimi gözlemlediğini aktarıyor.
De Voogd, “Brexit referandumunun yapıldığı ve Donald Trump’ın ABD Başkanı seçildiği 2016 yılının ardından, aşırı sağ ve sağ popülizmin öfkeli, yaşlı, beyaz erkeklere özgü olup olmadığına dair çok tartışma yapıldı. Bunu abartılı bulsam da, bu tür bir durum o dönemde gerçekten de mevcuttu” değerlendirmesini aktarıyor.
Ancak bu durumun giderek değiştiğini kaydeden de Voogd, Hollanda’da Kasım 2023’te yapılan seçimlere atıfta bulunuyor. Uzman, Amsterdam gibi giderek daha da pahalı hale gelen kentlerde zorluklar çeken çok sayıda genç insanın, İslamofobik ve göç karşıtı Özgürlük Partisi’ne (PVV) oy vermeyi tercih ettiğini kaydediyor. Erdoğan karşıtı açıklamalarıyla da tanınan Geert Wilders’in liderlik ettiği PVV’ye, geçen yılki seçimlerde genç Hollandalı seçmenler büyük rağbet göstermişti.
De Voogd, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Ancak bir partinin genç seçmenler nezdinde güçlü olması, fikirlerinin de otomatik olarak gençler arasında popüler olduğu anlamına gelmiyor. Gençlerin bu partilere rağbet göstermesinin nedeni, yaşı ileri seçmenler geleneksel partileri tercih etmeyi sürdürürken, genç seçmenlerin tutumunun daha değişken olmasıyla açıklanabilir.”
Aşırı sağcı gençlik mi geliyor?
Hollanda’daki Radboud Üniversitesi’nden Roderik Rekker ise gençler arasında aşırı sağcı bir dalganın var olduğu anlatısının, medya tarafından yanlış biçimde oluşturulduğu görüşünde:
“Bana pek mantıklı gelmiyor. Yapılan her araştırma, bugünkü gençliğin, bugüne kadar görülmüş en ilerici nesil olduğunu gösteriyor.”
Aşırı sağ konusunda gençler arasında “yapısal bir trend” gözlemlemediğini kaydeden Rekker, gençlerin genel olarak hâlâ Yeşil ve sol partilere meyilli olduğu görüşünü savunuyor ve genç sağ seçmenlerin aşırıcılığa kaçmadığı ve toplumun geri kalanı ile uyum gösterdiğini sözlerine ekliyor.
Rekker ve de Voogd’un dikkat çektiği bir nokta da bugünkü genç neslin kültürel meseleler konusunda geçmişteki genç nesillere göre çok daha kutuplaşmış olması. De Voogd, şu görüşü paylaşıyor:
“Bugünün yaşı ileri nesli, din ve ekonomik konulardaki sağ-sol çatışmasının hüküm sürdüğü bir dönemde büyüdü. Bugünün gençleri ise göç, küreselleşme ve çeşitlilik (diversity) politikalarının gündemde olduğu bir dönemde büyüyor.
“Dünya karanlık bir yer”
Peki çok sayıda gencin aşırı sağa yönelmesi nasıl açıklanabilir?
Allan Arnera, oy kararının bir tepki oyu niteliğinde olduğunu ve bu kararını güvensizlik hissi nedeniyle aldığını söylüyor. Arnera, “23 yaşında bir insan olarak, dışarıya çıkıp dünyayı görmenin pek motive edici olmadığı bir durumda olduğumuzu düşünüyorum. Dünya karanlık bir yere benziyor. Ekonomik açıdan çok zorlu bir yere” diye konuşuyor.
Partinin örneğin Rus yanlısı olan bazı siyasetçilerinin kendisini rahatsız ettiğini de sözlerine ekleyen Arnera, hayatı boyunca RN’ye oy vermeyeceğine aşağı yukarı emin. Aşırı sağa vereceği oyun AB’ye bir “şok terapisi” niteliğinde olacağını uman Arnera, sözlerini şöyle tamamlıyor: