Donald Trump’ın başkanlık töreni nedeniyle birebir katılamayacağı, Dünya Ekonomik Forumu’nun dört günlük mesaisi Davos’ta başladı. Aynı günlerde dünyanın gözü Washington’da olacağı için, bu yılki forumda politik tansiyonu yükseltecek tartışmalar beklenmiyor. Ancak hem toplantının bu yılki sloganı hem de forum öncesi hazırlanan küresel risk raporunun içeriği, bizzat Trump’ın politik hedefleri, ilgileri ve vaatleri çok örtüşüyor.
Toplantının başlığı “Akıllı Çağ için İş Birliği” olarak belirlenmiş. Çevre, göç, jeopolitika, dijital gelişmeler ve giderek istikrarsızlığı çoğalan küreselleşmenin restorasyonu dikkat çeken konular.
Aynı raporda dünyanın geleceğine dair karamsar bir tablo çizilirken, devletlerin, söz konusu olaylara karşı harekete geçme talebi başlıca tavsiyeler arasında. Devamında
“ Devlet temelli silahlanma” sorun üretici etkenlerden biri olarak kayda geçirilmiş. Bu yanıyla, İnsan hakları, uluslararası hukukun çiğnenmesi, kurumların işlevsizliği, gelir ve vergi dağılımındaki adaletsizliğin çoğalmasında silahlanmanın katkısı tescillenmiş oluyor. Yine sosyal devletin küçülmesinden doğan şiddet, yoksulluk, ayrımcılık ve istikrarsızlığın artması, resmi otoriteleri de kaygılandırmışa benziyor.
Buna şirketlerin, siyaseti, üniversiteleri, dini cemaatleri, sivil toplumu, bilgiyi, kültürü ve düşünsel değerleri piyasanın çıkarına göre manipüle edişini eklediğimizde, bir değil birçok kriz alanı karşımıza çıkıyor.
Hatta geçen yıl “Güvenin Yeniden İnşası” olarak adlandırılan hedefler bile yakalanmış değil. Medya platformları ve siyasilerin ayrımcılık kokan provokasyonları katlanmış durumda. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın, çocuk ve yaşlıları koruyan yasaların sayısı giderek azalıyor, azaltılıyor.
Özellikle raporun sonuç bölümü, tüm bu durumları ve geleceğin
“ Küre-i esiri”ni tümden uyaran öngörüler içeriyor.
“ Yeryüzü sisteminde kritik değişiklikler” olarak tarif edilen bu öngörü, hem Davos’taki hem de diğer uluslararası arayışları samimiyet testine tabii tutuyor. Zira AB ile ABD arasındaki ticari rekabet, ABD- Çin arasındaki jeopolitik çekişme ve İran’ın nükleer çalışmaları akıllara yeni savaşlar getiriyor.
Bir Amerikan başkanının başka bir ülkeden toprak talep ettiği ve bu konuda ciddi olduğunu düşündüğümüzde, yeryüzü haritası ve havasının tamamen değişmemesi için Davos bürokrasisinin ne kadar etkili olacağı daha da merak konusu.
“Akıllı Çağ için İşbirliği”isteğinin kimlerin lehine, kimlerin aleyhine sonuçlanacağını zaman gösterecek. Ancak Jean Paul Sartre’ın yazdığı “Akıl Çağı”nın çok uzakta kaldığı kesin.
İyi okumalar!