Behice Feride Demir: Paris  Siyaset Haftası  

Yazarlar

30 Haziran ve 7 Temmuz arasındaki süreci Paris siyaset haftası olarak değerlendirebiliriz. 

Cumhurbaşkanı Macron’un, Avrupa Parlamentosu’nda (AP) çoğunluğun sağcılara geçmesi üzerine hükümet seçimlerini yenileme kararı gündemi bir anda değiştirdi. 

 Macron, halkın öfkesine neden olan reformlara imza atarken, artan göç akını, enflasyon, ukrayna savaşı ve yeni dünya düzenin yarattığı çekişmeler karşında beklentilerin altında bir performans sergilemek ve FN’nin yükselmesine sebep olmakla suçlanıyor. 

 Kuşkusuz Fransa’da sağ kanat uzun zamandır ikinci parti konumunda ve 9 Haziran’daki AP seçimlerinde bu konumlanma 12 milyon oy ve yüzde 34 gibi net bir rakam ile iktidar adaylığına dönüştü.

 Özellikle kendisi de bir göçmenin torunu olan Jordan Bardella’nın ajitatif ve faşizan açıklamaları sokağı etkilerken, kıta genelinde yükselen sağcılık ve artan yabancı düşmanlığı yeni kitlelerin sağcılar lehine konsolide olmasını beraberinde getirdi. 

RN’in ilk turda oy patlaması yapması, ülkenin tarihsel imajını zedelerken, gerek Marcon hükümeti gerekse de sol blok bu durum karşısında yeni arayışlara yönelerek Fransa’yı kuşatan bu dalgayı durdurmaya mecbur kaldı. 

Özellikle Sosyalist Parti, Komünist Parti ve Ekolojistler gibi ana akım sol cephenin ivedilikle uzlaşıya varması bu mecburiyeti toplumsal uyanışa çevirirken,Cumhurbaşkanı Macron’un merkez parti hayallerini de yeniden canlandırmışa  benziyor. 

Bu nedenle 9 Haziran ile 8 Temmuz arasındaki süreçte Fransız siyasetinin geleneksel kanatları, kadro ve kurumları yeterli olmasada kimi yeniliklerle tanışmak zorunda kaldı. Sosyalist Parti,Olivier Faure’nin akılcıl, realist ve uzlaşmaya açık girişimleri ile kabuğunu kırmaya çalışırken, ekolojistler Marine Tondelier ile ciddi bir çıkış yaptı. Komünist Parti Melanchon’un eskimiş provalarına hapsolurken, Başbakan Gabriel Attal’ın polemiklerden uzak tavrı seçmenin takdir ettiği şeyler oldu.

Jordan Bardella’nın Marine Tondelier ile açık oturuma katılmayı reddetmesi siyasetteki cinsiyetçiliği, çiğliği bir kez daha karşımıza çıkarırken, Bardella ve ekibinin ikinci turdaki yenilgisini seçmenin tokadı olarak görebiliriz. 

Aslında 7 Temmuz’da ortaya çıkan ve solun kış uykusundan uyanması ile sonuçlanan tabloyu özetleyen pek çok neden var. Ancak iki karikatür bu nedenleri açıklamak için yeterlidir. İlk karikatürde halk, sol bloğu sağ bloğun üzerine iterken, L’ Humanité Dergisi Japon ressam Hokusai’nin “ Dalgalar”isimli portresini insan seli ile süsleyerek kapağına taşıdı. Bu iki karikatür halkın ve siyasetin bir haftalık dönüşümünü simgeleyen en realist tablodur. 

Bu nedenle 7 Temmuz’da elde edilen ve muhtemelen liberaller ve Cumhuriyetçilerin koalisyonu ile sonuçlanacak olan seçimde halkın sola bahşettiği imkanları sol partilerin kalıcı başarısından ziyade 

Fransız halkının tarihi deneyimlerine yormak daha gerçekçi olur. 

Seçim sürecinde sol kesim yeni figürler ile yeni söylemler üretmeyi kısmen başarırken, sağ kesimin Le Pain ailesi ve Bardella ile ne kadar yol alabileceği önümüzdeki dönemin başat sorunu olacaktır. 

Özellikle sol cephe Matignon için François Ruffin, Olivier Faure, Raphaël Glucksmann, Manuel Bombard ve Marine Tondelier gibi yeni yüzleri siyaset sahnesine kazandırırken, sağın Le Pain’lere angaje hali yeniden yükselişe geçer mi belli değil. 

Ancak sol partilerin sağın durdurulmasına odaklanmaları muhalefetin manevra alanını daraltırken, Macron’un işini kolaylaştırıyor. İki uçta ki partilerle hükümet kurmak yerine onların kitlesel gücünü canlı tutarak, kendi partisi ve reformistlerle bir hükümet kurması Macron‘a daha çok yarıyor. 

Macron’un babası Jean Michel Macron’a göre, erken seçim tuzağı iki ay evvelinden hazırlamış ve iç siyasetin yeniden dizaynı için tasarlanmış. Yani Elysse ile Matignon arasındaki tüm taşlar 2027’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yeniden döşeniyor. 

Tek sorun solun kazandığı bu kitlesel blokaj sağın sabitlenen 12 milyonluk taraftarı karşısında Gabriel Attal’ın cumhurbaşkanlığını mı, yoksa yeni siyasi sürece öncülük edebilecek kendi adaylarını çıkarmalarına  bağlı.

Macron için siyaset artık

“Veni, vidi, vici” formülünden ibaret.

Geldim, gördüm, yendim. 

İyi okumalar! 

İlginizi Çekebilir

Avustralya, antisemitizmle mücadele için özel elçi atadı
Stoltenberg: Ukrayna savaşını sona erdirmenin en hızlı yolu savaşı kaybetmek

Öne Çıkanlar