CHP lideri Özgür Özel, Taksim’in 1 Mayıs’a açılması için İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yla bir kez daha görüştüğünü ancak yine olumsuz yanıt aldığını belirtti. Özel, Taksim çağrısını tekrar ederek “AYM işçiler haklı dediği için, Beşiktaş’tan ve Saraçhane’den toplanarak Taksim’e yürüyorlarsa CHP olarak onlarla birlikte olacağız” dedi. MEB’in yeni müfredat taslağını da kabul edilemez bulduklarını vurgulayan Özel “Ortak akıl olmadan bilimsel eğitim, başarı olmaz, kalkınma olmaz, zenginleşme olmaz” ifadelerini kullandı.
Partisinin grup toplantısında konuşan Özel konuşmasının başlangıcında geçmişte İYİ Parti Eğitim Politikaları Başkanı olarak görev yapmış olan Sevinç Atabay’ın CHP’ye katıldığını duyurdu.
Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
“Busenazlar yüzümüzü güldürdü. Aradım tebrik ettim. İzmir’in artık bir temsilcisi var, Göztepe’yi kutluyorum. Amedspor’u da kutluyorum.
Haftasonu İYİ Parti’de Sayın Meral Akşener’in görevi bırakmasından sonra vedası ve bayrak değişimi vardı. Meral Hanım’a sağlık ve mutluluk diliyorum. Sayın Müsavat Dervişoğlu seçildi, hayırlı uğurlu olsun diliyorum.
“İZİN VERİLMESİNİ TALEP ETMİŞTİK”
Bir meydanın 1 Mayıs’a kapalı olması o iktidarın başarılı olmasını değil aslında muhtedir olamadığını, iktidarda olduğunu ama o meydanda kutlamaya yasak getirerek aslında lüzumsuz bir tedirginlik içinde olduğunu güvenliği sağlayamayacağını peşinen itiraf ettiğini ve bunun demokrasilerde özgüvensizliğin iktidarlara hiç iyi gelmeyeceğini bu yüzden bizim sorumlıuluk almaya hazır olduğumuzu ve sendikalarla birlikte göev yaparak kimsenin burnu kanamadan o meydandaki kutlamalara izin verilmesini talep etmiştik. 1 hafta geçti dün sayın İçişleri Bakanını aradım bu konudaki talebimi taahhüdümü ve meseleye koyduğumuz kefaleti ifade ettim. Ve iş birliği teklif ettim. Kendisi bana görevi gereği birtakım mahsurları birtakım istihbaratları birtakım yasadışı örgütlerin yapmış olduğu çağrıları da gerekçelendirerek buna izin vermeyeceklerini tekrar etti. İletişime açık olumlu bir yaklaşım içindeydi. Ama sonuçta bir yasaklama vardı o ona kısıtlama diyordu.
Esasen Taksim Gezi Parkı birileri tarafından kendi egemenlik sancaklarıymış da oraya toplum giderse egemenliklerini iktidarlarını kaybedeceklerini sanıyorlar. Oysa siz bir yasaklamayla egemenlik korumaya başladıysanız zaten orada artık egemenlikten muhtedirlikten iktidardan bahsedilemez. Baskıyla güçle tesis edilen iktidarlar önünde sonunda kaybetmeye mahkumdur. Ülkeyi yöneten akıl bu özgüvenden de demokrasi anlayışından da mahrum. Bütün uyarılarımıza rağmen olmadı.
“ÇAĞRIMI TEKRAR EDİYORUM”
Bu sabah sayın İçişleri Bakanıyla bir görüşme daha yaptık. Benim önerimi talebimi yerine getiremeyeceklerini söylediler, biz de kendilerine bunun doğru olmadığını söyledik. Hala geç değildir. Buradan çağrımı tekrar ediyorum.
ANAYASA ÇIKIŞI
Bugün bir anayasa tartışması var. Sayın Kurtulmuş, geldiler ziyaret ettiler. Diyorlar ki, ‘Yeni bir anayasa yapma sürecine CHP de dahil olsun.’ Açıklamamda da söyledim, Kurtulmuş’a da söyledim.
Anayasalar toplumsal mütabakat besinleri, anayasalar her doğan için yapılır, Erdoğan için anayasa yapılmaz.
Anayasalar toplumu kuşatırlar, kapsayıcı, çoğulcudur. Anayasa demokrasisinin elbisesiyse, sen ona uymuyorsan, yenisini alsan ne olur. Türkiye’nin bir anayasası var. Hepimizin beğendiği ve beğenmediği maddeleri var. Yenisi yapılana kadar eskisine uymak herkesin görevi.
Anayasa der ki, AYM kararları bağlayıcıdır. O karara uymak herkesin yükümlülüğüdür. AYM yürütmeye “Taksim’i yasaklayamazsın” diyor. Bu karara uymayan birisi yarın, elbette müzakere edeceğiz ama iş anayasaya gelince, mevcut anayasaya uyulmasını beklemek kadar doğal bir şey yoktur. Can Atalay kararı ortadadır. Gezi tutuklularının her biri için verilen hak ihlali kararı vardır, onları tutmak anayasa uymamaktır.
Siyasilerin el sıkışmasını hep savundum, savunacağım. Müzakere başka bir şeydir, iletişim başka bir şeydir. Anayasa’ya yemin etmiş bizlerin birbirine yeminine sadık kalmasını beklemek her birimizin görevidir.
AYM işçiler haklı dediği için, Beşiktaş’tan ve Saraçhane’den toplanarak Taksim’e yürüyorlarsa CHP olarak onlarla birlikte olacağız.
FİLİSTİN AÇIKLAMASI
Gazze’de insanlığın yüreklerini sızlatan katliamlara batıdan tepkiler yükseliyor. Şiddetle bastırıldığında utanç verici görüntülerdir, bizler de onlara tepki gösteriyoruz. O eylemleri öven iktidarın, Türkiye’de Boğaziçi’nde öğrencilerin yaptığı eylemlere müdahale etmesini, dekanlarını öğretim üyelerini sokmayacak kadar ileri gitmesini, ODTÜ’de Devrim Stadı’nda mezuniyet töreni yapılmasına izin verilmemesini, ABD’deki eylemleri övmesi ikiyüzlülükten başka bir şey değildir. ODTÜ’deki Devrim Stadı’na “Devrim” yazısını yazan Filistin davasında hepimizin önderi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıdır.
Filistin meselesinde ABD’ye demokrat, Boğaziçi’nde despot olmanın izahı yoktur. İzah için 31 Mart seçim sonuçlarına bakın.
MEB’E EĞİTİM REFORMU TEPKİSİ
Bu müfredatı reddediyoruz. Bir oldubitti bir müfredat yapılması son derece sakıncalıdır. Çağdaş, laik eğitimden uzaklaşınca eğitim olmaz. Bu konuda bir kez daha yetkilileri uyarıyorum, Milli Eğitim Bakanını uyarmıyorum, çünkü onun en zayıf olduğu konu okuduğunu ve duyduğunu anlama. O dersten zaten başta kalmış zaten
MEB 85 bin ücretli öğretmen çalıştırıyor. Diğer taraftan 85 bin öğretmen atama bekliyor, atanmıyor. Mülakat kaldıracak deniliyor, mülakat gibi mülakat gibi yapıyorlar. Bundan 22-23 yıl önce 68 bin atanmayan öğretmen var, atamayacaksan niye okutuyorsun diyen Erdoğan, 1 milyon öğretmeni okutmuş ve atamamıştır. O hesabı şimdi size soruyoruz; madem atamayacaksınız niye okuttunuz?
Eğitimde reform yapılmasına ihtiyaç var. AK Partili kadın seçmen kırılımına bakın. Çocuğunun aldığı eğitim en düşük. En yüksek oy veren seçmen grubu, evladının eğitiminden 100 üzerinden 19 veriyor. En çok değiştirilen bakan Milli Eğitim Bakanı. Milli Eğitim’i reforma muhtaç hale getireni kim atadı?
Yapboz tahtasına dönmüş, kuralları, müfredatı değişen, oyuncak haline getirilen eğitim sistemine müfredat değişikliğiyle… Geçen mayısta seçimi Tayyip Bey’in değil de CHP’nin Kemal Bey’in kazandığını düşünün. CHP’nin hepimizin evlatlarının okuyacağı müfredatın adını, kendi partisinin adını koyduğunu düşünün. Türkiye Yüzyılı, AK Parti’nin bakanlıkları da alet ettiği bir seçim kampanyasının adıdır.
Bu ülke haftalar süren MEB şuralarını biliyor. Ortak akıl olmadan bilimsel eğitim, başarı olmaz, kalkınma olmaz, zenginleşme olmaz. Bu müfredatı çalışacağız, uyaracağız. Ancak bir oldubittiyle bir müfredat yapılması son derece sakıncalıdır.”
/Cumhuriyet/