🔴 DEM Partili Siirt Belediye Eşbaşkanı Sofya Alağaş’a gazetecilik döneminde yaptığı haberler nedeniyle ‘örgüt üyesi olmak’ suçlamasıyla yargılandığı davada 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
Siirt Belediye Eşbaşkanı Sofya Alağaş hakkında gazetecilik döneminde yaptığı haberler nedeniyle ‘örgüt üyesi olmak’ suçlamasıyla açılan davaya Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediliyor. Davanın yedinci duruşmasına Sofya Alağaş katılmazken avukatları Resul Tamur, Veysel Ok ile Pirozhan Kareli Güler hazır bulundu.
Ayrıca Siirt Barosu Başkanı Muhammet Alptekin, Diyarbakır Barosu, DEM Parti Milletvekilleri Ceylan Akça, Sabahat Erdoğan Sarıtaş, Adalet Kaya, DEM Parti ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Siirt ve Diyarbakır İl örgütleri, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), Almanya Büyükelçiliği temsilcileri ile çok sayıda kişi katıldı.
Duruşma öncesi Diyarbakır Adliyesi önünde yoğun güvenlik önlemleri alındı.
‘GİZLİ TANIĞIN İDDİANAMEYE KONU EDİNİLMEDEN DİNLENMESİ POLİTİK MÜDAHALEDİR’
Mütalaaya karşı savunma yapan avukat Resul Tamur, “Hukuki bir iddianameye karşı değil, siyasi bir davaya karşı savunma yapıyoruz. Gizli tanığın iddianameye konu edinilmeden dinlenmesi davaya politik müdahaledir. Mahkemeye talimat anlamına gelir. Müvekkil bu dosyaya gazeteci olması sebebiyle maruz kaldı. Davanın sonlandırılma arzusu belediye başkanı olmasından kaynaklanıyor” dedi.
‘DOSYADAKİ GİZLİ TANIK ANKARA’DA GAZETECİLERİN YARGILANMASINA NEDEN OLAN GİZLİ TANIK’
Tamur, “Olağan yürüyen bir sürecin aniden kesilmesi yargıya doğrudan siyasi bir müdahale olduğu kanısını uyandırıyor. Örgüt üyeliği suçlarında bir kayıt tarihi oluşturulur. Ve geriye doğru yargılama devam eder. Ankara ilinden gelen K8 isimli bir gizli tanık dinlendi. Dosya hazırlandıktan sonra gizli tanığın dinlemesi gerekiyor. Bu gizli tanık Ankara ilinde gazetecilerin yargılanmasına da neden olan gizli tanıktır. Gizli tanığın dosyaya bildirilme biçimi de politik bir müdahaleye işaret ediyor” diye konuştu.
‘ALELACELE GELİŞTİRİLEN BU SÜREÇ DAVANIN HUKUKİ DEĞİL, POLİTİK MECRADAN YÜRÜTÜLÜDÜĞÜNÜ GÖSTERİYOR’
Tamur, “Alelacele geliştirilen bu süreç de meselenin hukuki değil politik bir mecradan yürütüldüğünü gösteriyor. Soruşturma iddianamesi tanzim edilmeden gizli tanığın dinlenmesi yargılama usulüne aykırılık teşkil ediyor. Savcının hazırladığı mütalaa o kadar acele bir mütalaa hazırlamış ki kendisine ait cümle bile bulamamış. Kopyala yapıştır bir şekilde hazırlanmış. Bu algı Kürt gazeteciler üzerinde oluşturulması istenen algıdır. Hâla da birçok Kürt gazeteci tutuklu. Bu aslında Kürt gazeteciliğine yönelik bir yargılamadır” dedi.
‘DEVLET BAHÇELİ VE KÜRT GAZETECİLERE YARGI FARKLI İŞLİYOR’
Yargılama değil, cezalandırma arzusuyla hareket edildiğini vurgulayan Tamur, “Basın literatüründe farklı baskı unsurları vardır. Olağanüstü hal dönemlerinde devlet gazetecileri suçlarken ‘devlet karşıtı bir örgüte’ yardım etmekle suçlar. Bu durum Cezayir’de de oldu, Fransa’da da oldu. Seçtiği gündeme, editöryal işlerine müdahale ediliyor. Tek tip bir gazetecilik yaratılmaya çalışılıyor. Kürt basını da bunun dışında kalarak kendisine özgür basın diyor. Yargılama değil, cezalandırma arzusuyla hareket ediliyor. Öcalan’a, tecrite, çatışmaya yönelik haberler cezalandırılmaya çalışılıyor. Yazılan haberler, kamu otoritesini rahatsız edebilir, hoşunuza gitmeyebilim ama bu gazeteciliktir. ‘Sadece devletin alanı ile sınırlı bir alanda çalışacaksınız’ deniyor. ‘Kendi sorununuza, varlığınıza dair kamuoyuna bilgi vermeyin’ deniyor. Öcalan üzerindeki tecridin ortadan kaldırılması gerektiğini söylemesi nasıl cezalandırılır? Bu haberi gündeme taşıdığı için ödüllendirilmesi bile gerekiyor. Ama bugün Devlet Bahçeli’ye ve Kürt gazetecilere yargının farklı işlediği aşikar. Somut gerçeklik ile yapılan haberler doğru. Öcalan yıllardır cezaevinde ve ailesi ile avukatları ile görüştürülmüyor. Buna tecrit deniyor. Yapılan haberde bunu dile getirilmiş” diye konuştu.
‘GİZLİ TANIK ‘DEVLETE ÇALIŞIYORUM’ DEDİ, BU YARGILAMA İHLALE YOK AÇAR’
Tamur, “Yapılan aramalarda tutulan tutanakları esas alacak 31 gün arama usule aykırıdır. Orada 31 gün boyunca ne yaptılar? Hazirun orada bulunmazken hangi evraklara müdahale ettiler? Bunları hiç tartışmıyoruz. Hukuk bu kadar belirsiz bir alan olamaz. Gizli tanık Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde dinlendi. Orada bir arkadaşımızın, ‘gazeteciler ile ilgili bilgi toplarken devlet adına mı çalışıyorsunuz?’ demesi üzerine, ‘evet devlete çalışıyorum’ dedi. Mahkeme başkanı da şaşırdı, tekrar sordu ve yine aynı cevabı aldı. Sadece kendi yorumları ile Sofya Alağaş’ı örgütle bağdaştırıyor. Gizli tanığın yalan söylediği açıktır. Bir ajan faaliyetidir. Bu yargılama Anayasa ve İnsan Hakları Mahkemesi kapsamında ihaleli yol açacaktır. Sadece şekli olarak ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla cezalandırılmak istendiği açıktır. İhlale sebebiyet vermemesi açısından müvekkilimin beraatini talep ediyoruz” dedi.
‘ÖRGÜT ÜYELİĞİ İÇİN SOMUT DELİL OLMALI, TANIĞIN BEYANLARI HUKUKEN UYGUN DEĞİL’
Avukat Pirozhan Kareli Güler, “İddia makamının hazırladığı mütalaaya katılmıyoruz. Müvekkilimin gazetecilik faaliyeti dışında hiçbir şey yaptığı yok. Müvekkilimin gazetecilik faaliyeti dışında örgüt üyeliği yaptığına dair hiçbir somut kanıt bulunamadı. Söz konusu tanığın bu dosyada dinlenmemesi gerekiyor. Bu şahsın örgütle iletişim sağladığına, nasıl iletişim kurduğuna dair soruya ‘söyleyemem’ demesine şahit oldunuz. Bu tanığın beyanları usulen ve hukuken uygun değildir. Bir kişinin örgüt üyesi olup olmadığını söylemek için somut deliller olmalı. Farazi konuşmalar ile kimseyi suçlayamayız. Hukuk pozitif bir bilimdir. Hukuka apaçık aykırıdır. Müvekkilimizin derhal beraat edilmesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘TÜRK GAZETECİLERE HELAL OLAN KÜRT GAZETECİLER CEZA OLUYOR’
MLSA Eş direktörü Veysel Ok ise, “Tüm iddianameyi incelediğimizde KCK’nin işleyişi ve tanımına 10 sayfa ayrılmış. 30 tane imzalı haber var. Bu haberler Abdullah Öcalan, tecrit, kadın ve siyasi tutsaklar ile ilgilidir. Devlet Bahçeli, ‘Abdullah Öcalan gelsin Meclis’e konuşsun’ dedi. Tüm televizyonlarda Abdullah Öcalan konuşuluyor. Türk gazetecilere helal olan Kürt gazetecilere ceza oluyor. Bu haberler sizi şok edebilir, rahatsız olabilirsiniz ama Anayasa Mahkemesi de ‘bu haberlere bakarak suçlama yapamazsınız’ diyor. Talimat varsa kimden alınmış, bu haberler kamusal alanlara nasıl zarar vermiş? Bunların hiçbiri yok” dedi.
‘DÖRT AYDAN SONRA HABER ZAMAN AŞIMINA UĞRAR’
Ok, “Biz gazetecinin evine gittiğinizde elbette haberler ile karşılaşırsınız. Evde ele geçirilen kitap ve yazıların örgüt ile ilişkisini ispatlamak zordundasınız. Yapılan basın açıklaması suç sayılmış. Bu iddianamenin ne kadar özensiz ve dikkatsiz bir şekilde hazırlandığını gösteriyor. Zaman aşımına uğramış haberleri dava konusu yapıyor. İnternet haberciliğinde usul budur. Dört aydan sonra haber zaman aşımına uğrar. Bu dava da zaman aşımından bozulacaktır. Usul eksiklikleri giderilmeden karara gidilemez. Savcı iddianamesinde haber içeriklerini tartışmıyor. Savcı beyin bu konuda net bir açıklama yapmalı. Bu şekilde karar verilirse karar hukuki olmaz. Müvekkilin beraatini talep ediyoruz” diye konuştu.
ALAĞAŞ’A 6 YIL 3 AY HAPİS CEZASI
Avukatların savunmalarının ardından mahkeme duruşmaya ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme Alağaş’a ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Mahkeme kararı oy çokluğuyla aldı.
/Kaynak: Artı Gerçek/