Bundan 4 yıl önce bugün, Ankara Gar meydanında 103 canımız, göz göre göre vahşice katledildi. Her biri barışa kanatlanmış birer güvercindi.
Kolkola girerek başlattıkları o barış halayı, yan yana düştüklerinde susmuştu. Geride sonsuz büyük bir acı ve bu vahşi saldırıyı yanıtsız kılan sorular kaldı.
Ankara garında yiten canlarımızın anıları Barış mücadelemizde ölümsüzleşecek.
Savaş, bir cinayet halidir ve göz göre göre işlenen bu cinayetin ne tarafı ne de seyircisi olunabilir. Aksine karşısında durmak, en temel insani hak ve görevdir. Toplum, öyle bir yere sıkıştırıldı ki, savaşa karşı çıkarken korkması isteniyor.
Oysa korkunç olan savaş ve onun çığırtkanlığına karşı barışı savunmak ise insan kalmaktır! Barışı bulamamış bir akıl, ancak kanla kendini var eder. AKP/MHP iktidarı, bir akıl tutulması içinde bugün bu derin mahkûmiyeti yaşıyor ve topluma da dayatıyor.
Çöküşünü durdurmak için silaha sarılıyor; yani canımıza ve ekmeğimize kastediyor. İnsan canından önemli olmamakla birlikte, savaş, büyük toplumsal yıkımı tetikleyen, insan onurunu zedeleyen bir kötülüktür aynı zamanda:
Ekonomik kriz adeta küçük bir azınlık dışında herkesin mutfağında hissedilirken, ülkenin bütçesini savaşa ayırmanın bu sonuçları da gecikmeyecek.
Dünyadaki bütün savaşlar kirlidir. Savaşlar ardından felaket ve yıkım bırakmış; insanlığın bütün değerlerini, kazanımlarını toprağa gömmüştür.
Çocukların gülüşleri, annelerin yürekleri, duaları; babaların çaresizliği ve gençlerin bedenleri adeta uçurumdan aşağı fırlatılmıştır. En önemlisi de insanlığı yetim bırakmıştır.
Suriye’de Kürtlerin varlığı, Türkiye için asla tehdit değildir; barış kadar hakikati korumak da elzemdir ve AKP-MHP, böyle bir tehdit yalanına sarılarak meşru zemin hazırlıyor. Asıl tehdit ise Kürt düşmanlığını dayatan ırkçı politikalardır.
Bugün tarihi bir görev ve sorumlulukla karşı karşıya olduğumuz unutulmamalı. Gün, insanların korku ve yalan üzerinden yürütülen savaş politikalarına teslim olmadan ‘hayır’ deme günüdür.
Suriye’de asıl tehdidin IŞİD olduğu gerçeğini unutup Kürtlerin kazanımlarını, yaşam alanlarını hedefleyen bir savaş başlatmak, kabul edilemez. Bu tehlikeli gidişata ‘dur’ diyecek güçlü bir duyarlılığa, akla ve vicdana ihtiyaç var. ,
Ülkemizin vicdan sahibi sanatçıları olarak görevimizi yapalım. Savaş çığırtkanlığına teslim olmadan #Savaşahayır diyerek, sesimizin daha gür çıkmasını sağlayalım.
Gerçek sanatçılar, insanlar ölürken kaybedecek bir şeyleri olmadığını bilirler.